Minicik(!) Bir Dertleşme Postu
Bu aralar pek kitap okuyamıyorum ama bir şeyden bahsetmek istiyorum, kitapları kendim için okurdum, bittikçe gider pırıl pırıl bir hevesle yenisini alırdım, yalnızca 1 tane aldığım için de verdiğim parayı önemsemezdim, sonrasında artık arkadaş olmadığım bir arkadaşımın vesilesiyle, okuduğum kitapları yorumlamaya başladım, Papiroom isimli bir
Naat’a Naat (Şiirin Hikayesi: Geçen sene Eylül'ün sonlarına doğru hayatını yitiren! merhum Mustafa Necati Bursalı'nın ardından kaleme almaya çalıştığımız bir şiir çalışması... Ortadaki; dördüncü dörtlük, merhumun Allah Rasulü için yazmış olduğu "Efendim" isimli naatten alınmıştır... Bugün (bu gece) tamamlanmış olması da bir
Reklam
304 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Siz birbirlerinize vakit ayırabiliyor musunuz? Sürekli işten işe koşan yetişkinler, telefon yüzünden kimsenin yüzüne bakmayan gençler, tabletlerde oyun oynayan çocuklar... Bu aralar en son kiminle birlikte gözlerinizin içine bakarak güldünüz? En son ne zaman çocuğunu alıp beraber gezdiniz? En son ne zaman gökyüzüne şöyle rahatlıkla baktınız? En son ne zaman birine 'iyi geceler, günaydın' dediniz? Momo bir masal kitabı aslında. Belki de bu yüzden zorla okudum. Bayağı uzun bir sürede okudum. Kitap bittiğinde 'oh sonunda bitti' dedim. Momo küçük bir kız çocuğudur. Yapmayı en çok sevdiği şey ise insanları dinlemek. Hiç sıkılmadan saatlerce dinleyebilir. Öyle ki kavgalı gelen barışık giderdi. Çevredikiler Momo'yu çok seviyordu. Küçük kız da onları çok seviyordu. Ama Zaman Tasarruf Şirketi bu durumdan hiç hoşlanmıyordu. Bu Duman Adam denen kişiler insanlardan zamanlarını tasarruf etmesini istiyorlardı çünkü zamanını tasarruf eden insanlar oldukça Duman Adam'ların yaşamı uzuyordu. İnsanlar kolaylıkla inanmışlardı bu kişilere. Birden fazla işte çalışmaya başladılar, çocuklarıyla ilgilenmemeye başlıyorlar. Ama Momo öyle miydi? Duman Adamların gerçek yüzünü gören bir tek oydu. Peki sonrasında ne oldu? Şuanda da insanlar böyle değil mi? Bakın çevrenize 5 dakika. Herkes koşuşturma içinde, bir yerlere yetişmeye çalışıyorlar. Trafik oldukça stresleniyorlar. Ne zaman bir yere yetişme çabası olmadan bie gün geçirdiniz? Bu kitabın tek sevdiğim yönü işte buydu. Keyifli okumalar! .
Momo
MomoMichael Ende · Pegasus Yayınları · 201766,5bin okunma
288 syf.
6/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Murakami beni gerçekten çok etkileyen bir yazar. Okuduğum ilk kitabı İmkansızlığın Şarkısı'ydı ve onu okuduktan sonra bir süre başka kitap okuyamadım. Sonrasında ise hemen yazarın diğer kitaplarına yöneldim. Bu sayede Uyku ile tanışmış oldum. Ben yazarın diline, yarattığı karakterlere bayıldım. Kimi zaman kendimi buldum cümlelerinde, kimi zaman ise bu adam bunları nasıl bir kafayla yazmış dedim. Uyku da gerçekten çok enteresan bir kitap. Benim için de yeri ayrı oldu. Ben aslında genel olarak ucu açık biten kitapları severim. Çünkü yazar sonucu bir nevi sizin ellerinize bırakmış oluyor. Ki bu da çok hoş bir şey bence. Ancak kitabın sonu beni şok etti resmen. Daha doğrusu şöyle anlatayım; bu aralar biraz yoğun olduğum için kitap almaya pek vaktim olmuyor bu yüzden bende e-kitaba yöneldim. Normalde biraz eski kafalıyım bu konuda, o kitabı elimde hissetmem gerek arkadaş başka türlü zevki çıkmıyor, neyse mecburen Uyku'yu da öyle okudum. Okudum ama kitap bitti, ben sanıyorum ki sayfalar eksik. Sırf kitabın sonunu merak ettiğim için internetten sipariş verdim, merakla bekliyorum gelsin de sonunu okuyayım diye. İşte velhasıl kitap geldi ve sonuç hüsran. Meğer kitap gerçekten orada bitmiş. Yine de en nihayetinde okumaya değer bir kitap olduğunu düşünüyorum. Şimdi elimde yazarın diğer bir kitabı olan Sahilde Kafka var. Onu da okumak için sabırsızlanıyorum.
Uyku
UykuHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20153,136 okunma
Ciddi ciddi yazma işine geri dönmeye karar vermek üzereyim bu aralar. Madem başa döndük her şey eksiksiz olmalı. Üç farklı medeniyeti anlatan bir kurgunun izindeydim en son. Aynı zamanda farklı çağları yaşayan medeniyetleri. Pek de bizim gerçekliğimizin uzağında değil aslında bu. Hepimiz aynı anda farklı çağlarda yaşıyoruz. Kimimiz zincirlerle zaptedilmişken kimileri bu zincirleri umursamazca kırıp atmış. İnsan doğası o kadar karmaşık ki herkesin zamanı ve algısı kendine özgü. Benimki de öyle. Ve şimdi dönüp bakınca arkada gördüğüm şey hastalıklı ve kötücül biri. Üç medeniyetin de başına bela olan kötülüğün hikayenin en güzel kısımları olmasına şaşmamak lazım. Kötü bir insan olsanız bile bunu kağıtlarda tutun, enstrümanınıza gizleyin. Sanırım yazmayı bırakınca kötü adam hikayelerini, karakterlerim tekrar bana musallat oldu. Edebiyata bu yönden bakan birini gördünüz mü daha önce? Hikayesindeki her sayfayı radyoaktif atık torbası olarak kullanan birini? Tabi ki bu yazılan şeyin özel oluşunu ya da değerini etkilemiyor benim açımdan. Ama ilk kez görüyorum ki yazmak bana çok faydalıymış. Okumak da öyle. Özlenen şeye dönmek ise en güzeli.
80 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu zamana kadar beş yüz sayfalık ya da üç yüz sayfalık kitaplar okumuş biri olarak, bu aralar yeni adet edindiğim klasik kitapları okuma sayesinde sayfa sayım yetmişe indi. Öyle ki şunu fark ettim, ben çok sayfalı olan kitapları daha hızlı okuyorum. Sayfası az olan kitaplar resmen elimde sürünüyo Sizde de durum aynı mı acaba? Dört gündür Korku kitabını okumaya çalışıyodum ve nihayet az önce bitirdim. Kitabın konusu; Soylu bir adamla evli olan Irene, yeni bi macera edindiği aşığı ile görüşür, onun evine gider ve bir gün aşığının evinden çıkarken bir kadın görür. Bu kadın aşığının aşığıymış, ona şantaj yapar. Ağzını kapalı tutması için ondan para ister. Gel git zaman bu devam eder, kadın ondan giderek yüksek meblağa da para istemeye başlar. Tabi Irene bu arada korkudan kafayı yer, yani bu kadınları anlamıyorum kardeşim. Yapamayacağın işe burnunu sokma o zaman
Korku
KorkuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022103,9bin okunma
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.