Bu, ben ben:-)))
- Defaatle söyledim, ben değişmedim siz beni bu duruma getirdiniz.
- 198 syf.·Beğendi·8/10 puanTüm bunları ben mi yaşadım Tanrım
Kitabı okurken, doktor olduğu için Cumhuriyet sonrası tam on üç yıl askerlik yapmak zorunda kalan ve asteğmen olarak başladığı askerliğe yüzbaşı olarak veda eden rahmetli babam geldi.
Askerliğinin büyük bir bölümünü Güney Doğu’da yapan ve bu süreçte oradan oraya koşturan sevgili babam, akşam yemeklerinde aklına geldikçe ilginç anılarını anlatırdı.
Ben de aklımın ucundan geçmeyecek yaşamların varlığını bu hikayelerden öğrenirdim.
Ercan Kesal’ın kitabında, doktorluk, çocukluk ve delikanlılık evrelerinde yaşadığı hikayeleri okudukça, bazen şaşırıyor, bazen üzülüyor, bazen kızıyor , bazen de gülüyorsunuz.
Kesal, dediğini yapmış, kitabı okurken adeta film seyreder gibi oluyorsunuz.
Harika bir kitap. - Bazı anlam bozuklukları, ve tabii imla hataları ama artık alıştık buna, bulmuş olmama rağmen genel olarak beğendim; samimi buldum. Ancak bu sitedeki gibi şiir kategorisine değil de daha çok mektup kategorisine ait bir eser bence; zira yazar da pek çok 'şiir'inde mektuplar yazdığından söz ediyor ve yazıkları da her ne kadar şiirsel özellik taşıyor olsa da düzyazı şeklinde. Benim kitabı yine de beğeniyor olma sebebim aslında yakın hissetmemden ileri geliyor. Ben böylesine somut bir esere dönüştürmeyi tercih etmem ancak onu da anlıyorum; arkadaş gibi olduk. Ancak kitap şiir kategorisinde, bana göre, yer almamalı; sohbetvari bir hava var çünkü. Bu yüzden kitaba puanım yedi.
- Bıktım usandım artık, ondandır. Ama bu son olsun bana
yeter. - Bu sandalyeye çıkanın Lütfü falanin yardım ve tavsiyesi ile oturmadim .Memleket bu makamı bana sırf kendi emegimin mükafatı olarak verdi .Ben başkaları gibi bu küçük memuriyeti azimsamiyorum .
- Demokrasinin cumhuriyetin laikliğin ve İslamiyetin birbirleriyle çelişmeyeceğini bir toplumun aynı zamanda hem Müslüman hem demokrat hem laik olabileceğini iddia edenler var. O halde gelin buna biraz da karşıdan yaklaşalım. Bu ülkenin bütün alanlarına bütün kurumlarına İslamı, İslami kuralları hakim kılalım dindar insanları yönetime getirelim ben Müslümanım diyebilen ve Müslümanca kimlik ibraz edebilen insanları yönetime ve bürokrasinin en önemli yerlerine getirelim ve sonra da diyelim ki o homurdanacağını bildiğimiz telaşa kapılacağında hiç şüphemiz olmayan o laiklere “İslamiyet demek İslami yönetim demek aynı zamanda laiklik demektir cumhuriyet demektir demokrasi demektir. Madem çelişmiyor o zaman İslamla yönetilelim ne dersiniz.
Sayfa 38 - Ben bu “özel” günleri hep unuttum... Yani mart ayinin herhangi bir günü “birlikte olduk’ diye sene-i devriyesini neden kutlayalim ki? Insan nasil berbat bir duruma düser bazen... Eve girersin, isiklar söndürülmüs, mumlar yanmaktadir... O saniye anlarsin, o gün senin unuttugun, bir “özel” gündür... Allah’im neydi bugün? Ayin kaçiydi? Daha da önemlisi hangi aydayiz?
Hep küstüler bana hayatim boyunca...
Sevmedim, sevdiysem de önemsemedim zannettiler...
Yanildilar... Seviyordum, önemsiyordum Önemsemedigim, daha dogrusu anlamadigim kliselerdi. Sevdam fazla sadeydi. Aksesuarlarim eksikti. Hala da eksiktir...
239 okunma
308 okunma
15 okunma
72 okunma
18 okunma
44,6bin okunma
10,5bin okunma
9bin okunma
2.630 okunma446.jpg)
6bin okunma
3 kitap okudu
20 kitap okudu