Leyla Erbil ile tanışmam bu kitapla oldu ama Erbil’ le mi tanıştım yoksa Zenime’yle mi inanın ben de bilmiyorum. İlk kitap olmak için yanlış bir tercihti kanımca.
•
Kitabın ön sözünde Erbil, Zenîme’nin gerçekten var olduğundan, ona bir kâğıt tomarı verdiğinden ve onları geri aldığında yayınlamaktan başka seçeneği olmadığından bahsetmiş. Yani kitap Erbil’in değil, Zenîme’nin aslında.
Karmakarışıktı, okuması inanılmaz zordu. Uzun ve devrik cümleler hep arkadaki anlamı perdelemiş. Güzel bir sis perdesini hep gerekli görmüşümdür ama benzetme yapacaksak sis perdesinden ziyade bir güneşlikti artık. Ön sözde bahsedilen Zenîme, o kadar ilgimi çekmişti ki! Düşüncelerini dinlemeyi, onu görmeyi çok istedim kitap boyunca ama hep boğuldum. Cümlelerin bir anlam ifade ettiğinin farkındaydım ama ne olduğunu hep anlayamadım. Bu açlıkla bitti kitap. Tekrar tekrar okuma isteği doğurdu ama bu güzelliğinden ziyade anlama isteğimdendi. Bu kitap, Erbil’in de deyişiyle, çok daha iyi olabilirdi.
Kitap da sadece Zenîme’nin düşünceleri değil, Mustafa Horasan’ın çizimleri de oldukça kapalıydı fakat hoşuma gitti. Her çizime dakikalarca bakıp anlamaya çalıştım. Kitabı beğenip beğenmediğime ise gerçekten henüz karar veremedim.