Bir şeyin nasıl çalıştığını anlamazsanız bunu dert etmeyin : Sadece pes edin ve bunu Tanrı yaptı deyin . Sinir dürtülerinin nasıl çalıştığını bilmiyor musunuz ? Güzel ! Anıların beyinde nasıl saklandığını anlamıyor musunuz ? Harika ! Fotosentez oldukça kafa karıştıran karmaşık bir süreç midir ? Şahane ! Lütfen problem üzerinde çalışmaya başlamayın , sadece vazgeçin ve Tanrıya başvurun . Sevgili bilim insanları bilinmeyenleriniz üzerinde çalışmayın . Bilinmeyenlerinizi bize getirin ki onları kullanabilelim . Değerli bilgisizliği araştırarak onu boşa harcamayın . Bu şanslı boşluklara Tanrının son sığınağı olarak ihtiyacımız var .
Sayfa 177Kitabı okudu
Eğer bir kadının ikili doğası gözden kaçırılır ve kadın sadece göründüğü biçimiyle değerlendirilirse, insan büyük bir sürprize hazır olmalıdır, çünkü kadının vahşi doğası, derinlerinden yükselip kendini göstermeye başladığında, çoğu zaman daha önce ifade ettiklerinden tamamen farklı ilgi, his ve fikirleri olduğu görülür. Bir kadın bir ilişkiyi güvenle örmek için eşiyle ilgili olarak aynı iki soruyu soracaktır. Kadınlar olarak hem kendi doğamızın hem de diğerlerinin doğasının iki yanını da bir araya getirmeyi öğreniriz. Her iki yandan karşılıklı olarak aldığımız enformasyon sayesinde, en değerli şeyin ne olduğuna ve nasıl uygun bir tepki verileceğine çok açık bir şekilde karar verebiliriz.Bir kadın kendi ikili doğasına danıştığı zaman, bilincin ötesinde olup bu yüzden de çoğu zaman içerik ve süreç açısından şaşırtıcı ve genellikle çok değerli olan malzemeye bakma, dikkatle gözden geçirip sondaj alma sürecindedir.
Reklam
Şu anda insanların saldığı karbonun dörtte birinden fazlası okyanuslar tarafından emiliyor, okyanuslar geçen elli yıl içinde de küresel ısınmanın beraberinde getirdiği aşırı ısının yüzde 90' ını emmişti. Bu ısının yarısı 1997'den beri emildi, bugünse denizler 2000 yılındakinden en az yüzde 15 daha fazla ısı enerjisi taşıyor. Sadece bu yirmi yıl içinde okyanuslar, gezegenin tamamının fosil yakıt rezervlerinde bulunan miktarın üç katı kadar daha fazla enerji emdiler. Ama bütün bu karbondioksit emiliminin sonu­cunda "okyanusların asitlenmesi" denen şey ortaya çıktı. İsmiyle müsemma olan bu süreç, gezegenin bazı su havzalarını yakıyor - hatırlarsanız buralar hayatın ilk doğduğu yerlerdi. Okyanusların asitlenmesi tek başına (havaya, bulut oluşumuna katkıda bulunan sülfürü salan fıtoplankton üzerindeki etkisi nedeniyle) ısınmaya 0,25 ila 0,50 derece katkıda bulunabilir.
Sayfa 104Kitabı okudu
Bedensel olsun ruhsal olsun, tüm becerilerimiz dış uyaranlar ile kâh yok olur. Hangisi olursa olsun dış uyaranı gitgide güçlendirme gerekliliği muhakkaktır. Eğer bu süreç düzgün ölçüp tartılmazsa son derece tehlikeli bir yöne doğru ilerleyebileceğinden ötürü kişinin kendisinin de etrafındakilerin de fark etmeyeceği riskler ortaya çıkabilir. Doktorların açıklamalarına bakarsan insanoğlunun midesi kadar tembel bir organ yokmuş. Sadece yavan prinç lapası yediğin takdirde, daha farkına bile varamadan sert besinleri sindiremez hâle geliyormuş. O yüzden doktorlar, "Her şeyi yeme talimi yapın," diyor. Ancak ben bunun sadece alışkanlık kazanmak anlamında olduğunu sanmıyorum. Kademe kademe uyaranlar arttırıldıkça sindirim işlevinin direncinin de arttığı anlamına geliyor olsa gerek. Eğer tam tersine midenin gücü yavaş yavaş azalırsa sonuç nasıl olur diye gözümüzde canlandırırsak hemen anlıyoruz değil mi?
Sayfa 243 - İthaki, 1.BaskıKitabı okudu
Bu süreç çoğu zaman epey acı vericidir ve büyük oranda endişe doğurabilir. Sevip sadık kaldığımızı sandığımızda aslında bağımlı olduğumuzun farkına varmamızı, iyi niyetli ve yardımsever olduğumuzu sandığımızda kendini beğenmişliğimizin (narsisizm) farkına varmayı, başkaları için sadece onların iyiliği için bir şeyler yaptığımızı sandığımızda sadizmimizin farkına varmayı, cezayı talep eden şeyin adalet duygumuzun olduğunu sandığımızda yıkıcılığımızı keşfetmeyi, kendimizi sağduyulu ve "gerçekçi" gördüğümüzde korkaklığımızın farkına varmayı, fevkalade mütevazi davrandığımıza inandığımızda kibrimizin farkına varmayı, hiç kimseyi incitmeme niyetiyle hareket ettiğimizi düşünürken aslında özgürlükten korktuğumuzun farkına varmayı, bilhassa tarafsız olduğumuza inanırken aslında hain olduğumuzu keşfetmeyi gerektirir. Kısaca, Goethe'nin de dediği gibi, ancak ve ancak "kendimizi anlaşılabilir bir suçu işleyen kişi olarak hayal edip" o suçu işlemeye niyetlenirsek, gerçekte kim olduğumuzun farkına varma yolunda ikiyüzlülüğü bir kenara bıraktığımızdan pekala emin olabiliriz.
Sayfa 116 - Say YayınlarıKitabı okudu
Passion: İncil'deki kelime anlamıyla ıstırap demektir. Ancak, İsa'nın Passion'u denildiğinde onun çektiği ıstırap değil, belirli bir Süreç anlaşılır. Şöyle ki, İsa, başta kendi kardeşleri ve ailesi tarafından red edilmişti; sonra kendi köyünün insanları Yahudi Şeriatı'na aykırı konuşmalar yaptığını varsayarak onu öldürmek istemişlerdi, sonra ona en yakın kişiler, yani, Havariler'den ikisi ona ihanet etmişlerdi ve Çarmık'ta can verirken sadece annesi, genç bir erkek ve bir kaç kadın yanında kalmışlardı. İşte tüm bu Süreç ve İsa'nın tüm acıları, düş kırıklıkları ve ıstırabı dahil Misyonu'nu tamamlamak için gösterdiği tüm çabalar sırasında yaşadığı olaylar onun Passion'u olarak anılır.
Sayfa 121 - Mahya Yayınları – 2. Baskı, İstanbul / Aralık 2012Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.