VURUN KAHPEYE [ ALINTILAR ]
“ Toprağınız toprağım, eviniz evim; burası için, bu diyarın çocukları için bir ana, bir ışık olacağım ve hiçbir şeyden korkmayacağım; vallahi ve billahi! “ Her zaman, her tehlike dakikasında iyi kötü bir güce sahip olduğu sanılan insanlardan herkes medet umar. Hak Teala ne zaman hükümet denilen nesneyi bu zavallıların başından kaldırırsa o zaman
Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
Osmanlı'nın yönetim şekli
Gülhane Hatt-ı Hümayunundan [1839] önce Osmanlı Devleti, Osman ve Orhan Gazi zamanından beri beyliklerden farklı bir yönetimle idare ediliyordu. Bu idare gayet sağlam ve usta bir idareydi. Allah Teala bu yönetim sayesinde Osmanlı Devletine Ortadoğu ve İslâm dünyasını yönetme imkânı vermişti. Ayrıca Osmanlılar hilafeti de bünyelerine almışlardı.
Reklam
"Hımm?" Gözlerimi kapatıp bir kez daha Sara'nın tadına baktım. "Burası mükemmel." İçine gireceğim yeri öpüyor- dum. "Tam burası." Lütfen. Hadi." Avuçlarımdaki kalçalar tir tir titriyordu. "Ağzıma gelmek istemiyor musun?" Çoktan doğrulmuş kemerimi çözüyordum. "Çok vaktimiz olmadığını
Sayfa 38
'' HER ŞİİRİN BİR HİKAYESİ VARDIR.'' giriş ''öMÜR YOLCULUĞUNDA SON İSTASYONA DOĞRU BİR ADIM DAHA YAKLAŞMAKTAYDI. KİM BİLİR DAHA KAÇ KIŞ GÖRÜRDÜ BU KENTİN SOKAKLARINDA. YÜREĞİNİ ÜŞÜTÜYORDU İSTANBUL RÜZGARLARI.'' sh.5 ''İSTANBUL, BU SEMTTE DOĞMAMIŞTI BELKİ AMA KENDİSİNİN TÜM İHTİŞAMIYLA BU SEMTTE
Sayfa 999 - KDYKitabı okudu
Biraz ağır olmuş sanırım:)
Toprağın üstünde koşan, onun üstünde beş on para kazanmak kaygısıyla dönüp dolaşan insanlar ne tuhaf mahluklardı. Ve denize bir dakika durup bakmaya vakitleri olmadığını söyleyen bu insanlar ne zevksiz mahluklardı.
Sayfa 8 - İş BankasıKitabı okudu
Yaşam, kaybetmeyi öğrenmektir
"Yaşam, kaybetmeyi öğrenmektir," diye başlardı rahmet­li Tufan Abi. Genellikle ikinci kadehin dibine darı ektikten sonra felsefe yapma hastalığı tutar, sağ elinin tersiyle dudaklarını kurulayarak, iştahla girişirdi söze: "Kaybetme ma­ceramız daha ana karnından çıktığımızda başlar. Hiç emek harcamadan hüküm sürdüğümüz, dünyanın en
Sayfa 487Kitabı okudu
Reklam
Onun muhteşem göğsüne bakmak, belden aşağısını ilk defa çıplak görmekten daha az utanç vericiydi. Mitchell'ın elleri Kate'in omuzlarına yöneldi, başparmakla- rıyla sutyeninin askılarını indirdi. Askılar gevşekçe Kate'in kolları üzerine düşerken, ellerini genç kadının arkasına götü- rüp bunu daha önce birçok defa yapmış gibi
Sayfa 168
Clayton'ın dudakları, Whitney'in dudaklarını kana kana içerken, tutku ve hasretle serseme dönen genç kadın, içini dolduran vahşi heyecanla kendinden geçiyordu. Whitney, genç adamın öpücüğüne karşılık verirken Clayton'ın elleri genç kadının sırtından aşağı, belkemiğine doğru indi; ardından daha da aşağı inip kalçasının dolgun kıvrımlarında gezindi. Bitmek bilmeyen dakikaların ardından, Clayton dudaklarını ondan ayırdı ve Whitney'in yüzünü ellen arasına aldı. Başparmakları ile Whitney'in al al olmuş yanaklarını okşamaya başladı. Whitney'in parlayan yeşil gözlerine bakarken, gri gözlerine şefkat ve tutku dolu bir ifade yerleşmişti. "Seni güzel, yaramaz, muhteşem küçük aptal," diye fısıldadı sert bir ses tonuyla. Sonra yine ağır ağır dudaklarını Whitney'in dudaklarına götürdü ve onu damarlarında akan kanın alev alev yandığını hissettirinceye dek öptü. Genç kadın Clayton'ı deli gibi arzulamaya başlamıştı. Genç adamın elleri Whitney'in göğüslerinde geziniyor, dokunuşları genç kadının içini ürpertiyordu. Bu dokunuşlar genç kadının bedeninden aşağı kayıyor, Clayton genç kadını kalçasından kavrayıp sert uyluklarına bastırıyor ve onu orada adeta hapsediyordu. Ansızın durdu genç adam. Dudaklarını, Whitney'in dudaklarından bir hamlede ayırdı. Gözlerini ve alnını öpüp çenesini genç kadının başına dayadı. Whitney kımıldayınca, Clayton ona daha da sıkı sarıldı. "Gitme, küçüğüm," diye fısıldadı. "Biraz daha kalalım böyle."
Sayfa 428
Yalnız bir opera
ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim imrendiğin, öfkelendiğin kızdığın, ya da kıskandığın diyelim yani yaşamışlık sandığın Geçmişim dile dökülmeyenin tenhalığında kaçırılan bakışlarda gündeliğin başıboş
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
Reklam
Kendimi daha fazla rezil etmeden önce durmalı mıydım? Endişemi anlamış olmalı ki bana doğru uzanıp, "Merak etme. Yavaş hareket ederiz," diye kulağıma fısıldadı. Bu sözleri bana inanılmaz iyi geliyordu. Bütün sıcaklığıyla ve davetkârlığıyla bizi karşılayan bu arzular denizine birlikte dalmamız ve başladığımız bu işi bitirmemiz için bana
YABANCI YAYINEVİ
Kendimi daha fazla rezil etmeden önce durmalı mıydım? Endişemi anlamış olmalı ki bana doğru uzanıp, "Merak etme. Yavaş hareket ederiz," diye kulağıma fısıldadı. Bu sözleri bana inanılmaz iyi geliyordu. Bütün sıcaklığıyla ve davetkârhğıyla bizi karşılayan bu arzular denizine birlikte dalmamız ve başladığımız bu işi bitirmemiz
Sayfa 134
Sara başını çevirip dudaklarımı yaladı. Ağzını ve dilini dudaklarıma yapıştırıp ağzımın içine inlediğinde daha fazla dayanamadım. Ritmimi kaybetmiştim. Bacaklarım kalçala rina çarparken ateş içinde yanıyordum. Ta ki tüm vücudum gerilip birden rahatlayana kadar. Olduğum yerde kalmış, sersemlemiştim. Orgazm ol duktan sonra yavaşlayan ağır öpücüklerinin tadını çıkarı yordum. Oda yok olmuş, kulağa ne kadar klişe gelirse gelsin zaman durmuştu. Bu geceyle ilgili her şey onun vücuduyla ve dudaklarıyla ilgili oluvermişti. Öpüşürken Sara gözlerini açıp benimkilere baktı. Yavaşça içinden çıkıp yumuşak, aç dudaklarının benimkilerle buluşmasına izin verdim. Ağzının şeklinden zevk alıyordum. İki parmağımı cinsel organında gezdirirken altımda kıvranması hoşuma gidiyordu. İki par mağımı içine doğru bastırdım. Nasıl sıcak olduğunu, ona verdiğim zevkin kalıntılarını hissedebiliyordum. Parmaklarımı biraz daha içine sokarak, “Seni yaramaz kız," diye fısıldadım. Parmaklarımı geri çekerken vücudu gitmeme izin ver mek istemiyor gibiydi. Gülümsedim. Ama kalkıp doğrulması gerekiyordu, böylece ben de geceme devam edebilecektim. Ayağa kalkıp pantolonumu giydikten sonra eğilip Sa ra’nın bacaklarını çözdüm. Sara doğrulup masaya oturduktan sonra beni gömleğimden çekerek bacaklarının arasına aldı. “Şimdi ne yapacaksınız?” Ellerini göğsümde gezdiriyordu. "Herhalde akşam yemeği yeriz."
Sayfa 37
Onu özlemiştim. Onunla bu şekilde olmayı özlemiştim. Düğmeleri deliklerinden çıkardıkça, gömleğinin yakaları birbirinden ayrılarak önce güçlü boynunu, sonra da göğsünün birazını ortaya çıkardı. Benimle oyun oynar gibi, göğüs kaslarının hemen altındaki düğmede durup kol düğmelerine geçti. Kol düğmelerini birer birer, yavaş hareketlerle
Sayfa 201
Biraz ağır olmuş
Peter Lorre bir parça onaylanmak için Humphrey Bogart'a bakıp, "Benden nefret ediyorsun, değil mi?" diyerek bu dersi yaşayarak öğreniyor. "Seni düşünecek vaktim olsaydı muhtemelen ederdim" diye cevaplıyor Bogart.
Sayfa 132Kitabı okudu
631 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.