Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Biz iki bacaklı rahimleriz, hepsi bu: kutsal tekneler, gezgin kadehler
Bilmem ki bu hengâmede tükenen hep biz miyiz? Yâr gönlünde âşinâ mı yoksa belirsiz miyiz?
Reklam
Biz kaplarız, önemli olan şey sadece bedenlerimizin içi. Dışı sert ve kırışık olabilir, düşün­dükleri şey bu, bir fındığın kabuğu gibi
Coşkun (Servis yapan garsona bakarak Saffet'e): Bu adamı sanki bir yerden tanıyorum. Sanki bu adam daha önce çok başka bir iş yapıyordu. (İçini çeker.) Son günlerde herkesi birbirine karıştırıyorum zaten. Saffet (Aldırışsız): Oyun yazmaktan olmuştur. Coşkun (Duymamış gibi): Belki de karıştırmıyorum. Belki de insanlar aynı oyunları oynuyorlar, hayatlarını birbirine benzer oyunlarla geçiriyorlar. Saffet: Ama biz başkayız, değil mi? Coşkun (Heyecanla): Evet, evet biz herkesten başkayız, öyle olmak zorundayız.
“Ne kadar çok merkezinde kalırsan, o kadar çok yaşamla birsin ve her şey o kadar önüne dökülür. Bu âlemde her şey senin için, yeter ki biz kendi yolumuzda gidelim.”
Bugün bu memlekette kibar yer yok, sevgilim, düşmanla­ra ırzlarını satanlar var. Biz de onların içine girecek değiliz. Sen olup bitenleri bilmiyorsun. Beni dinle ruhum, palavranın hiçbir çeşidinden hazzetmediğimi bilirsin! Sözlerimi sakın yanlış anla­ma! Bir vatan kaybetmek üzereyiz. Bu felakette öncelikle bizim gibi yaşayanların büyük suçluluğu var. Biz, bu toprakların ni­ metlerinden bol bol yararlanmışız! Sonra, bizi bolluk, zenginlik, sefihlik içinde yaşatanlara, bu uğurda asırlardır perişanlık çe­ kenlere karşı hiçbir zaman vazifemizi yapmamışız. Bir vatan kaybediyoruz, karıcığım, bunun anlamını kavrayamadığına emi­nim. lnşallah, kavramana da meydan kalmaz. Ben Hindistan'ı, Siyam'ı, Mısır'ı, yani sömürgeleri hep dolaştım. Oralarda, yabancı üniformasiyle dolu, salonları, sarayları gördüm. lngiltere'de tanıdığımız subaylardan hiçbirisi, sömürgelerinde gördüklerime benzemiyordu. Londra'da insan olan bir binbaşı, Hindistan'da hayvan haline gelmişti. Bugün, lstanbul'da, seni bunlardan biri­siyle konuşurken görmeye bile katlanamam. Biz burada kalaca­ ğız, karıcığım, bu kırmızı yün kazağınızla siz burada oturacaksı­ nız. Sonuna kadar boğuşulacak. .. Zafer kazanılacak. .. Kılığımızı, kıyafetimizi o zaman düşünürüz.
Reklam
İleride ne olacağımızı ve neyin acısını çekeceğimizi biz daha beşikteyken bir kuş cıvıldayarak kulağımıza mı fısıldar? Bilmiyorum, belki de bunları başımıza saran ne rastlantıdır ne de mucizevi bir kuşun cıvıltısıdır; aksine çok eski yüzyıllardan gelen alışkanlıklar, çoktan ölüp gitmiş kadınlardan kalan kölelik ruhudur bu esnada içimizde fısıldayan; hem de bizim olmayan bir dilde, ancak bir düşteyken, sırtımızdan bir ürperti geçtiğinde, sinirlerimiz titrediğinde anlayabildiğimiz bir dilde.
Ben bu kadar bozulmuşluğa ne diyeyim? Ne gelir elimizden? Yaz çiz, bağır çağır, kim kime dumduma. Vaay memleketin hali, vay benim halim... Biz bir yabanıl, kırıp döken, hiç bir şeye acımayan rüzgarız. Dünyanın ortasında çağlara, insanlara, doğaya bir muhalif rüzgarız. Bunun da cezasını çekeceğiz. Hem de çok ağır. Kötülükler bütün ağırlığıyla üstümüze üstümüze ağıp duruyor...
Sayfa 205Kitabı okudu
Bir Japon efsanesine göre; bütün insanlar birbirine kırmızı iple bağlıdır. Bu ip; kaderimiz de karşılaşacağımız kişilerle bağlar bizi. Zaman, mekân ne olursa olsun enin de sonunda bu kişilerle karşılaşırız. Belli mi olur belki kırmızı ip, karşılaştırır bizleri… Göz göze geliriz, biz bizi anlarız! Anlar, konuşur, düşünce denizin de yüzmeyi öğreniriz birlikte. Birdenbire, 1‘den 1’lik oluruz!
Biz ne garip “iz”leriz ki; doluyuz, bazıyız, avuntuluyuz Ve bizim en güzel öldüğümüzdür bu: Yaşamak
Sayfa 188 - YKY
Reklam
463 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Hababam Sınıfı/ Rıfat Ilgaz Bu ay öğrencilerimle "Yol Arkadaşım Kitap" projesi Rıfat Ilgaz'ın kült eserlerinden Hababam Sınıfı romanını okuyup tahlil ettik. Okuyan ve programa katılan tüm öğrencilerimi kutluyorum. Hababam sınıfının uzun bir hikâyesi var, en geçmişi Rıfat Ilgaz'ın kendi yatılı okul dönemlerine dayanır,
Hababam Sınıfı
Hababam SınıfıRıfat Ilgaz · Çınar Yayınları · 20043,046 okunma
Bu karmaşa, bu kavga, dinler arasındaki bu fark ancak biz dinin kitaplarda ve tapınaklarda olmadığını anladığımız zaman bitecektir. Bu fiili bir idrake dayanır. Ancak Tanrıyı ve ruhunu gerçekten algılamış olanın dini vardır.
Son mektup
Yıkılan tuğlalar değil yıkılan bizdik, Akşam hayaller kurarken sabahtan habersizdik, Hava buz kesiyordu ama birer birer eridik, Biz duvarın soğukluğunu tenimizle buluşunca öğrendik. Bilmezdik bu kadar ağır olduğunu, Yarına heyecan beslerken ölümün bize sağır olduğunu,. Kırıldı kanatlar teker teker ve okundu selâ, Görmezdik bilmezdik gidenin bizden olduğunu ~Hayri ARSLANER instagram.com/hayri_arslanerr...
“Dünyada iki tür insan vardır" derdi Yargıç Sullivan. "inanmaya meyilli olanlarla olmayanlar. Bu duruşma salonunda biz inanca değer veririz, neye inanılırsa inanılsın."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.