Oruç neydi?
Oruç neydi? Sadece yememek, içmemek miydi? Yoksa sahur muydu, iftar mıydı, teravih miydi...? Namaz için beklemediğimiz ezanı iftar saati için beklemek miydi...? Sabır mıydı, şükür müydü, açın halini hazır sofra ile anlamaya çalışmak mıydı...? Oruç neydi benim dilim döner mi, kalemim yeter mi anlatmaya bilinmez. Ama yazmak istedim, paylaşmak
HERKES GİDER GÜZERGAHI
Sıkıştım kaldım gecelere, Yollara, taşlara... Trafik ışıklarına, Elimde bilmem kaçıncı sigara. Ben artık yokum, Yolum yordamım kalemim ucunda. Saatlerimin hepsini kapattım,
Reklam
- Annen var mı senin? - Var tabiî. - Ne iş yapar? - Çamaşıra gidiyor. - Sen ne olacaksın büyüyünce? - Ben mi? dedi. Gözlerini gözüme kaldırdı. İkimiz de birbirimize baktık. -Ben, dedi, boyacı olacağım.
Benim Kararlarım
Bundan tam 10 yıl önce çıktığım bu yolda başlarda ürkek bir kız çocuğuydum. Korkuyordum hatta çok korkuyordum. Herkes bana neyi nasıl yazmam gerektiğini ve hatta neyi nasıl yapmam gerektiğini söyledi. Hiç unutmam bir gün bir öğretmenim bana aktif ve sosyal bir öğrenci olmamam konusunda tavsiyede de bulunmuştu.Ona göre sadece ders çalışmalıydım.
İç dökme perileri.
Adına ne denir bilmem. İster karma densin, ister ilahi adalet. İçtenlikle ve haksızca üzüldüğüm ne varsa, üzenlerin hep aynı şekilde, aynı durumda oluşlarına şahit oldum, oluyorum. Başkasından bir kötülük görmeye gerek yok. İnsan kendi kuyusunu kendisi kazan bir varlık, onu anladım. Bir yandan da şunu ezberletip uygulattım kendime: "Şimdi konuşmuyorum, seneler sonra da konuşmayacağım. Hiçbir zaman karşılarına geçip intikam almayacağım. Düştüklerinde iyi olmuş bile demeyeceğim. Benim kelimelerim sesimden çıkıp kimseye çarpmayacak. Keşke bunun anlamını biraz olsun bilseydiniz." Ben de aldım dersimi. Zira, dersimi öğrenmedikçe devam etti o döngü. Tam "artık anladım" dediğim anda bir benzeri çıktı karşıma. "Hadi bakalım, gerçekten anlamış mısın görelim" denilircesine. Ve sonuç, yine aynı hata-lar. Bu defa da yine aynı cümleyi kurdum: "artık anladım" Şimdiyse gelecek olan o sınavı bekliyorum kendimi kendime kanıtlamak için. Artık biliyorum ki, uğranılan kimi haksızlıklara insanın kendisi kapı aralayabiliyor, bile isteye. Belki de bi miktar mağdura yatmanın dayanılmaz hafifliği. Haksızlığa uğramanın kapısını aralık bırakmayıp sızlanmamak ile her haksızlıkta kendini kusurlu görmemek arasındaki dengeyi öğrenip öğrenmemenin sınanması bu. Kalemim, silgim, suyum hazır. Bekleyelim bakalım.
Olamaz olamaz sensiz yârim Kabir azabından beter hâlim Acılar, bütün derdim Sensiz bir dünyayı neyleyim? Olamaz olamaz sensiz yârim Kabir azabından beter hâlim Acılar, bütün derdim Sensiz bir dünyayı neyleyim?
Reklam
Aşk,a
Ay yine tüm çekiciliğiyle süslemiş denizi, Sokakta kimsecikler yok her zaman olduğu gibi, Ben,kalemim ve sıcacık kahvem... Hepimiz çok özlemiştik seni. Şimdi tekrar hoşgeldin deme zamanı. Umarım bu sefer, Bana ayırabileceğin çok zamanın vardır. Olmasada erken vedalara alıştı yüreğim...! İnanki yine eşin benzerin olmayacak bende, Dünyalara sığdıramayacağım seni, Her zaman birlikte olabilmek için, Yine gecemi gündüzüme katacağım. Gerçi habersiz yakaladın beni ya! Olsun ne olacak ki? Zaten kapım ardına kadar açıktı sana. Ama çok beklettin bu defa... Sonunda geldin ya, Önemli olan da bu değil mi? Şimdi yanıbaşımdasın ve de rüyalarımda... Benim için daima kutsal olduğunu sakın unutma! Ve bu defa beni bırakma...!
Namık Kemal
Namık Kemal
Bir yazıya çabalıyorum şimdilerde. Tıpkı benim gibi meçhul ve ehemmiyetsiz... Hayatını tasvir için yokluğu ve varlığı alelade bir teneffüsten ibaret vasatlar takımından bir kimseyi seçiyorum kendime. Çoğu kült eserde rast geldiğimiz anlatıyı gerçekçi kılmak adına yazılan, hani adı sanı hatta söyleyecek bir tek sözü olmayan kimselerden birini. Her
BELKİ HİÇ OLMAMIŞTI
Sabahın erken saatleri… Caddeler boş… Kırlangıç çığlıkları havayı bir jilet gibi kesip duruyor. Oyunbaz kargalar kaldırımlarda paytak adım geziniyor. Baygın bir ıhlamur kokusu diğer bütün kokuları bastırmış, gönlünce yayılıyor. Şehir yeni yeni uyanıyor. Binlerce evde aynı anda kahrolası alarmlar çalıyor; düşler belki de en güzel yerinden
Amenna ve saddakna
Firavun'un imanıdır bu, senin sevdaya inancın. Bilirim, küfre öylesine düşmedin Bilirim, küfre ölesiye düşmedin Gün olur, büyücüler asalarını atar Benim de asa nâmına bir kalemim var Sıyrılır kelimeden, mânâ bir ejderha olur
Resim