"Brie perilerle anlaşma yapmaktansa ölmeyi tercih ederdi. Onun için ölüm, onların zalim oyunlarından daha iyiydi. Ama Nasiğli Sarayı’nın sadist kralı kız kardeşini kaçırınca Brie, onu geri almak için her şeyi yapmak zorunda kaldı. Buna bizzat kralla anlaşma yapıp Nasiğli’lerin ezeli düşmanı Siğli Sarayı’ndan üç sihirli eser çalmak da dahildi…
Fakat Siğli Sarayı’nda özgürce dolaşmak sandığından çok daha zordu. Brie’nin tek seçeneği, düşündüğü gibi kötü kalpli olmayan Siğli prensi Ronan’ın gelin adaylarından biri rolünü oynamaktı. Kalbinin dikkatini dağıtmasına müsaade etmeyen Brie, kendince farklı amaçları olan bir Nasiğli çetesiyle işbirliği yaptı. Ama gizemli çete lideri Finn ile vakit geçirdikçe onun baştan çıkarıcı cazibesine karşı koyamadı.
İki tehlikeli sarayın arasında kalan Brie, bağlılığının kime ait olacağına karar vermeliydi… ve kalbinin."
Puanları çok iyi olmamasına rağmen ben severek okudum, eğlenceli ve sürükleyiciydi. Yine peri dünyası içeren bir kitap, yine bir insan kızımız mecburi sebeplerle peri dünyasına gidiyor olaylar başlıyor.
Klişe doluydu ama beğendim ben.
Yine de kızın saflığı beni yordu o kadar güçlü, yetenekli kız, Sebastian da Sebastian diye diye bir hal oldu. Sebastian ise saf iyilik meleği, hayatının aşkı güya ama hiç sevmedim bu karakteri benim favori karakterim, kötü görünen Finn oldu. Ben seviyorum bu gece perilerini yaa. Finn'e de yazık etti bu vicdansız kız. Neyse bu seriyi bitirip bir süre peri falan okumayacağım tekrara düşmeye başladı. 2. kitaba başlayalım bakalım.