Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
GAYB MESELESİ
Gaybı Allah bilir ama Nur Risaleleri'nden yaptığımız bu alıntılardan, evliyanın gaybı bildiği sonucu çıkmaktadır.(Hâşâ) Nitekim bu kanaat Nur Risaleleri'nde açık olarak belirtilmiştir: Madem Hz. Ali (R.A.) "ene medînetu'l-'ilmi ve 'aliyyun babuha" hadisine mazhardır. Hem madem Şah-ı Velayet ünvanını alarak
Sayfa 216 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Diğer taraftan bazen bir tecellînin zâhiri ile bâtırı arasında fark da olabilir. Zahiri "kahır", bâtırı "lütuf" veya bunun aksi olan hâdise ve oluşlar da az değildir. Bunları da zaman çözer!.. Bir eriğe, bir de cevize bakınız!.. Birinin kabuğu taş gibi sert, içi lezzetli meyvedir. Erikte ise, durum bunun tam tersidir. Gündüzden geceye geçişte, karanlıkların âniden Dünya'mızı istilā edemeyip tedricen ve perde perde gerçekleşmesi, bu Âlemdeki bütün tahavvülât ve tebeddülâta hâkim bir meşiyyet-i ilâhiyedir. Sabahleyin şafak sökmesi de öyle değil mi?!.. Bir de şu var ki, bu Alem'in bir "dâr-ı imtihan" olmasını dileyen Cenâb-ı Hakk'ın asıl sebep olan zâti irâdeve ihtiyârı-pek az istisna ile- mestur ve meknuzdur. Her şey zâhirde mahlûka kâbil-i izâfe bir takım esbåb ile ger- çekleşir. Bunu bilen âkil ve ârifler, vukuâta röntgen gibi derinlere işleyen ve böylece meknûz ve mestur olanı görebilen bir nazarla bakarlar.
Sayfa 174Kitabı okudu
Reklam
"Erkek olmak ve kadın olmak cinsiyetten ibaret değil ki, bu bahisteki sırri iyi bellemek gerekir. Nefis müennestir (di- Müennes nefsi islah edemeyen kişi ister erkek olsun ister kadin olsun (dişi) nefsin e elindedir. Kadınların bir akılla dokuz nefsi güttüğü ama erkeklerin dokuz akılla bir nefsin hakkından gelemediği malumdur. Asıl şaşılacak
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Meknûz ve Mestur Olanı Görebilen Bir Nazarla Bakmak...
Diğer taraftan bazen bir tecellînin zâhiri ile bâtını arasında fark da olabilir. Zâhiri "kahır", bâtını "lütuf" veya bunun aksi olan hâdise ve oluşlar da az değildir. Bunları da zaman çözer!.. Bir eriğe, bir de cevize bakınız!.. Birinin kabuğu taş gibi sert, içi lezzetli meyvedir. Erikte ise, durum bunun tam tersidir. Gündüzden geceye geçişte, karanlıkların âniden Dünya'mızı istilâ edemeyip tedrîcen ve perde perde gerçekleşmesi, bu Alemdeki bütün tahavvülât ve tebeddülâta hâkim bir meşiyyet-i ilâhiyedir. Sabahleyin şafak sökmesi de öyle değil mi?!.. Bir de şu var ki, bu Alem'in bir "dâr-ı imtihan" olmasını dileyen Cenâb-ı Hakk'ın asıl sebep olan zâtî irâdeye ihtiyârı -pek az istisnâ ile- mestur ve meknuzdur. Her şey zâhirde mahlûka kâbil-i izâfe bir takım esbâb ile gerçekleşir. Bunu bilen âkil ve ârifler, vukuâta röntgen gibi derinlere işleyen ve böylece meknûz ve mestur olanı görebilen bir nazarla bakarlar.
Sayfa 175 - Sebil YayınlarıKitabı okudu
Üzeyir Garih üzerinde büyük etkisi olan Varlık Vergisi olayını daha sonra Zaman Gazetesi’nden Aydın Haskebapçı’ya da anlatıyor. 31 Ocak 2000 tarihli Zaman gazetesi’nde yer alan söyleşide Garih, “Musevi asıllı bir işadamı olarak ülkemizde zaman zaınan bazı zorluklarla karşılaştınız mı? sorusuna, “Hayır, Türkiye’de geniş bir mozaik var. Onun için
Reklam
_Aklı başındalık, düşünüp-taşınıp, tartıp, tercih etmeye yönelik bir erdemdir ve bir anlamda pek çok erdemin ustasıdır. Bu bağlamda basiret ve zeka gibi yine ruhun bu kısmına ait erdemler, aklı başındalığın kalfası, ruhun diğer kısmındaki karakter erdemleri ise çırağı konumundadır. Öte yandan erdemlere yönelik doğal eğilimin söz konusu olduğu
_Mustafa Kemal, bir Türk’tü; Türk olmaktan gurur duyuyor; “Türkiye Türklerindir” parolasıyla yaşıyordu. Ne Tanrı’dan, ne bir kişiden ne de kurumdan çekinmeyen, tam bir devrimciydi. Onun için resmi ya da kutsal olan hiçbir şey yoktu. Türkiye’yi Padişah’ın ehliyetsizliğinden ve despotizminden olduğu kadar, yabancıların pençelerinden kurtarmakla
_Evrenin sırlarını bulmak istiyorsanız; enerji, frekans ve titreşim cinsinden düşünmelisiniz. _3, 6 ve 9 sayılarının azametini bilseydiniz evrenin anahtarını elde edebilirdiniz. _Nefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi, bütün dünyayı aydınlatmaya yeterdi. _Evren enerjiyle doludur. Nesiller sonra makinelerimiz, evrendeki herhangi bir noktadan
_Tanrı, "Işık hızından daha hızlı gitmeyeceksiniz!" deseydi mesela. Halk da, bu buyruğun ne hakkında olduğunu bilmiyoruz ama tüm diğer buyruklar gibi ona da uyuyoruz mu diyecekti? Anlamadan körü körüne bir şeye bağlanmak bağnazlıktır. Gelecekte karşımıza Maxwell çıkar ve bizi manyetizma ve ışık hızı hakkında aydınlatır mı diyeceklerdi?
Reklam
_Çok defa hem kendimden hem de her şeyden bıkmış bir haldeyim. _Aşık olan körleşir ve evlendikten 8 gün sonra gözleri açılıp gerçekle yüzleşir. _Espri, ince zekalıları ve avanakları ortaya çıkarır. _Dürüstlük, en mükemmel politikadır. _Ahlak bir şahsiyet meselesidir. Kişinin kusurlu olduğunu fark edebilmesi için ahlaklı olması şarttır. _Doğada
Birtakım eylemlerin sonuçlarının, en az eylemler kadar önemli olduğunu, hatta çoğu defa sonucun,eylemin kendisinden daha önemli olduğunu söyleyenler olmuştur. Onlar bu yüzden başlarına gelen olaylara dikkatlerini veremiyor,sonuca odaklanıyorlardı. Burada bir istisna olabilir. Belki yolun kendisi, kendinin bir sonucudur. Hem ne diye icat edilmiş mantığı yaşama uydurmak yerine yaşamı mantığa uydurmaya çalışırız ki? Evrene kıyafet biçmeye çalışmaktayız. İlla bir hedef mi olmalıydı? İlla bir sonuç mu alınmalıydı? Yolun kendisi,eski Arnavut kaldırımları,manzarası ve üzerinde taşıdığı diğer yolcularla ,varılacak yahut da varılacağı ümit edilen yerlerden güzel olabilir. Yol bir uzam makinesidir.
UMUT VE ÇÖKÜŞ İÇ İÇE YAŞANIYOR
18 Nisan Çarşamba Berlin sürekli bombalanmakta, şehrin göğü kızıl renge bürünürken Başbakanlık binası da alev alev yanmaktadır. Sovyet birlikleriyse Berlin’e doğru süratle ilerlemeye devam etmektedirler. Hitler’in Propoganda Bakanı Goebbels’i bakanlığın merdivenlerinde yakalayan bir gazeteci Goebbels’in yanına sokuldu ve “Roosevelt öldü!” dedi.
Bütün bu anlatılanlara yönelik bir diğer istisna da imgelemimizdeki bir fikir veya bir resmin ortada bizim bilincinde olduğumuz hiç bir sebep bulunmaksızın aniden aklımıza geliverdiği birtakım durumlar tarafından ortaya konmaktadır. Yine de çoğu kez böyle bir durum, bir yanılsamadan ibaret olur, zira fikir öylesine önemsiz ve saçma sapan bir
DARÜLFÜNUNUN KARA, DAHA DOĞRU BİR TABİRLE, YÜZ KIZARTACAK LİSTESİ
Darülfünunun ıslahatının zamanı yaklaştıkça darülfünunun müderrisleri ve muallimleri arasında gittikçe artan telaş ve dedikoduları yakından seyretmek, ibretle bakılacak bir levhadır. Memleketin ilim ve irfan ordusunun bu başı bozuk erkânı harpleri yeni yapılacak darülfünunun kadrosunda bir yer alabilmek, yahut da arkadaşının ayağını kaydırarak
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.