1980'ler şairlerinin dergilerinde mistik, metafizik şiir yazan "Müslüman şair" diye adlandırılan isimlere yer vermeleri estetik bir tercih olduğu kadar politik bir tavırdır da. Önceki on yılda majör olan şiir, kitleleri harekete geçirmek, bir derdi anlatmak gibi "tek boyutlu" genel bir görünüme sahipken 1980'ler şiirinde bu anlayış değişime uğramış, edebiyata atfedilen işlevsel rol de ortadan kalkmıştır.
Sayfa 13 - Cenk Gündoğdu, Yakın Dönem Türk Şiirine BakışKitabı okuyor
Koku Yerine Renkli Görmeyi Tercih Ettik
Gilad, renkli görmenin geliştiği primatlarda genellikle çok sayıda koku geninin işlevsiz kaldığını bulmuştur. Buradan çıkarılacak sonuç açıktır: Biz insanlar, koku duyusunu görme duyusu ile değiştokuş eden bir soydan geliyoruz. Artık, görme duyumuzu koku duyumuzdan daha fazla kullanıyoruz; genom da bu değişiklikleri yansıtıyor. Değiştokuş sırasında, koku duyumuz ikinci plana atılır ve çoğu koku geni işlevini yitirir.
Sayfa 176-177
Reklam
Bazen insanoğlunun hayatını hayvanlarınkiyle karşılaştırıyorum, alıcı gözle bakıldığında göze çarpan mühim bir fark göremiyorum. Bazıları için belki arada çok ciddi bir fark vardır ama o bazıları da dahil insan ve hayvan arasında ben pek bir fark göremiyorum.Sanki insanlar da hayvanlar da bir bilinçsizliğin patlamasıyla hayatın içine öylece atılıvermişler. Bir şaşkınlığın ortasında öylece bekliyor ve bu bekleyiş esnasında kımıldayan varlıklarıyla kendilerini oyalıyorlar. Hepsi kendince bir şeyler yapıyor ve bazılarının hareket alanı daha geniş. Hem hayvanlara hem de insanlara baktığımda, yaşamlarını sürdürmek için aynı şeylere ihtiyaç duyuyor ve gün bittiğinde ya da başladığında aynı döngüde yer alıyorlar. Bundan daha büyük bir benzerlik örneği olabilir mi? Her ikisinin de var olmak için aynı şeylere ihtiyacı var. Birinin yemeği çok pişmiş ötekinin çiğ tercih etmesi durumu pek de değiştirmiyor.Güneşte yuvarlanan bir kediden ne kadar farklı olabilir insan, onun da yuvarlandığı alan başka. Ama nihayetinde aynı eylemin benzerini tekrar eder. İnsanın bir kediye oranla hayatı ne kadar karmaşık olursa olsun, vakti geldiğinde uyur. Bir varoluşu sürdürmenin sırtlarında yer alan yüküyle hayatları boyunca bu eylemi tekrarlamak zorundalar.Belki de hayvanlar bazı konularda daha şanslı; örneğin ölüm gibi. Onlar bu gerçeğin farkında değiller. Öleceklerini bilmezler, içgüdüsel olarak kendilerini korurlar ama ölüm bilincine sahip değiller. Bu bilince sahip olmayınca da bir anlamda ölümsüzler. Oysa insanın bu anlamda sahip olduğu korku bile tüm hayatını ezip geçmesi için yeterli.
Ruh Eşine Dair
Buradan çıkarılabilecek ilk sonuç, insani gereksinimlerin en temel, en büyüleyici ve en karmaşık olanlarından birinin, ebedi bir eş bulma arzusunun tatmin edilmesinin hiç de daha kolay bir hale gelmemiş olmasıdır. UNICEF rakamlarına göre, bugün dünyadaki evliliklerin %55'i hâlâ aileler tarafından ayarlanıyor olsa da -yalnızca %6'lık
Sayfa 243-244
Değerli yalnızlık...
Akıllı adam her şeyden evvel ıstıraptan ve tacizden (harici sıkıntıdan) azade olmak için çabalayacak, sessizliği ve boş vakti, dolayısıyla mümkün olan en az sayıda beklenmedik ve tehlikeli karşılaşma ile birlikte sakin, mütevazı bir hayatı arayacaktır; ve böylelikle sözüm ona hemcinsleriyle çok az bir ortak tecrübeyi paylaştıktan sonra, münzeviyane bir hayatı tercih edecektir, hatta eğer büyük bir ruha sahipse büsbütün yalnızlığı seçecektir. Çünkü bir insan ne kadar kendi kendisine yeterse, başka insanlara o denli daha az gereksinim duyacaktır; haddi zatında başka insanlar da ona o kadar az tahammül edebilecektir. Yüksek bir zihin düzeyinin bir insanı toplum dışına itebilmesinin nedeni budur. Doğrudur, eğer zihnin niteliği nicelikle telafi edilebilseydi, bu insanların büyük dünyasında bile yaşama zahmetine değerdi; fakat şükür ki yüz tane ahmak bir araya gelse bir tane akıllı adam etmez.
FİLİSTİN İN SEÇİLMESİNİN NEDENİ...
"Yahudiler, Filistin'i Tevrat'taki yeri ve kendi dini inançlarındaki değeri dolayısıyla veya ölü denizin sularının buharlaşması neticesinde oluşan üç milyon dolar değerindeki maden ve madene benzer ürünler sebebiyle tercih etmiş değillerdir. Aynı şekilde Filistin topraklarının petrol rezervlerinin Amerika'nın petrol rezervlerinin yirmi katına eşit olmasından dolayı da tercih etmiş değillerdir. Bilakis, Filistin Asya, Avrupa ve Afrika'dan gelen yolların birleşme noktası, bütün dünya güçlerinin toplanma yeri olması ve dünyaya hükmetmede stratejik konuma sahip olması dolayısıyla tercih etmişlerdir." Yahudilere devlet kurmaları için başka yerler de teklif edildi. Uganda, Sina Çölü, Doğu Afrika ormanlıkları, Cavas Necso Dağları gibi yerlerin yurt edinilmesini isteyen bu gibi teklifler Yahudiler tarafından kabul ve destek görmemiştir. Vaizmen, İngiltere başbakanına: "Eğer ki, Musa kendisi bile Yahudileri Filistin'den başka bir yeri yurt edinmeye çağırmış olsaydı, bir tek kişi peşinden gitmezdi" diye söylemiştir. Hertzl'in ve Veizman'ın çabaları ile 29-31 Ağustos 1897 tarihinde Basel Kongresi düzenlendi. İsviçre'nin Basel şehrinde toplanan bu kongre, uluslararası siyonizmin ilk kongresidir. Kongreye, çağırılanlardan 204 delege katıldı. Delegeler, Yahudiler için Filistin'de bir devlet kurulmasına karar verdiler. Hertzl bu devletin kuruluşu için en az beş yıl gerektiğini ileri sürdü ve: "Fakat elli yılı da geçmeyecektir." diye söyledi.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.