Romeo ve Juliet' in yaptıkları gibi beraber ölmeyi tercih edenlerin sayısı çağımızdaki kadar az olmasaydı, belki inanırdım ben de sadakate ama bir insanı gömmek, dostluğunu, aşkını da gömmek olduğundan ve aynı insanın içini doldurup bir heykel gibi evin en güzel yerine koymak da pek kullanışlı olmadığından, yapacak bir şey yok. Fazla bir tercih imkânı yok. Canlıların birbirlerini öldürüp yemelerini ana hareket edinmiş ekolojik sistem ne kadar faşistse, öleni gömmek de o kadar canavarca. Doğanın gereği faşistlik. Güçlünün zayıfı yenmesi faşizan ve doğal. Ölüyü gömmek de dostluk, aşk gibi kavramları yalanlayan en büyük doğa geleneği ki bu gelenek hayatta kalana unutmayı emrediyor. Unutmak için toprağa gömmeyi yoksa kokutuyor cesedi, çürütüyor gözlerinin önünde artık nefes almayan dostunu, sevgilini...
Sayfa 110
"19. yüzyılın sonlarında prusya'da ilçe düzeyindeki veriler ışığında, katoliklerle protestanlar arasındaki ekonomik başarı farkı, o dönemde yalnızca mezhepsel farklılıklardan dolayı değil, ağırlıklı olarak protestanlar arasındaki daha yüksek okuryazarlığa atfedilebilir. luther, kıtab-ı mukaddes'i latince'den almanca'ya tercüme ettiği için bu makûl bir varsayımdır, böylece hıristiyanlar incil'i kendi başlarına okuyabildiler. aynı nedenden dolayı, luther, okuryazarlığı artırmak için ilköğretimi tercih etti. ayrıca katolik kilisesi'nin, incil'i, sadece çok küçük bir elit tarafından anlaşılan bir dil olan latince vaaz etme uygulamasına şiddetle karşı çıktı. böylece, sıradan protestanlar, o zamanlarda katolik nüfustan oldukça farklı bir durum olan tanrı'nın sözlerini anlayabilmek yolunda iyi eğitimli olmak için daha büyük fırsat ve teşviğe sahip oldular."
Reklam
Ben insanı insan gibi kabul ettim. Büyük manalar yüklemedim. Etten kandan olup da en nihayetinde çürüyecek, yok olacak bir varlığın neresi ulvi olabilir ki şu zeytin ağaçlarının yanında? Ben insanı insan gibi kabul ettim ve kötüydü insan. Bunu hep bildim. Ben bu kötülüğe hiç bulaşmadan, onun yanından yöresinden geçmeyi, kaçmayı tercih ettim.
Dişiliği kabullenmek Basit gelse de kabullenmek kendi içindeki ışığı fark Edip onu inkar ettiğinizde özgür olduğunuzdan söz edemeyiz. Kabullenmek, kendinize yönelmeyen ve kendinizi daha iyi tanımaya yönelik atacağınız bir adımdır. Zihinsel olarak kendimizi kabullendiğinizi düşünebilirsiniz ama kabullenme daha çok içsel bir durumdur. Kendinizin ne
Genç Yunan erkeği Thrasonides ise aksini yaptı; aşkına öylesine sevdalandı ki sevgilisinin kalbini fethettikten sonra, övünç duyduğu ve üstüne titrediği bu ateş zayıflamasın, doymak bilmesin ve de sönmesin diye onunla sevişmeyi reddetti. Pahalılık besinlere lezzet verir. Toplumumuza özgün selamlaşma biçimi, kolaylığıyla öpüşmelerin zarafetini bozdu; Sokrates, öpüşme için "kalplerimizi çalmak için çok güçlüler ve çok tehlikeliler" der. Hanımların dudaklarını eşliğinde üç uşağı olan birine –hoş biri olmasa da– bu şekilde sunmaları çok nahoş ve sıkıcı bir gelenek; hem de çok iğrenç, Cujus livida naribus caninis Dependet glacies rigetque barba: Centum accurrere malo culilingis. "Burnu köpek burnu gibi ıslak, sert ve sakallı bir yüzü öpmektense, kıçını öpmeyi tercih ederim." (Martialis, VII, XCV, 10) Bizim bu işten hiçbir kazancımız olmaz. Üç güzel öpeceğiz diye –dünyada dağılım böyle– elli çirkini öpmemiz gerekiyor. Ve benim yaşımda olan herkes için iyi bir öpücük uğruna kötüsüne katlanmak fazla pahalı bir bedeldir.
Sadece bir saniye için hayatın da mesaisi olması gerektiğini düşündü Zargana. Yani yaşanacak zamanın tercih edilmesi gerektiğini. Gece ya da gündüz. İkisini birlikte yaşadığı için mutsuzdu insan. Kaldıramıyordu aynı hayatın içinde hem geceyi hem gündüzü. Onun için uyku vardı belki de. Ve onun için bu kadar mutsuzdu belki de uyuyamayan insanlar.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.