Bilimkurgu-Çizgiroman ve Manga Etkinliği kapsamında yapacağım ilk incelemem olacak. Bilimkurgu’nun ilk örneklerinden olan Mary Shelley‘nin Frankenstein’ı ile inceleme yolculuğumuza başlıyoruz. #28996895
Bu kitabı okumadan önce, Netflix üzerinden yayınlanan The Frankenstein Chronicles dizisini izlemenizi tavsiye ediyorum. Dizide Londra’nın o
/İnceleme; her ne kadar bir kitabı okuduktan sonra her detayı ile değerlendirme yapmanız ve irdelemeniz gereken bir durum olsa da özellikle bu platformda kitabı okumayı düşünen okurların fikir edinmek adına da baktıkları bir alan olduğu için incelemelerimde kitabı okumayı düşünen okurlara saygısızlık etmemek adına pek detay vermeyi tercih
'İdraki olmayan doğru bilmez; vicdanı olmayan güzel eylemez.' demiş Fazlıoğlu.
Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere, konu biraz çetrefilli bir konu. Yüzyıllar önce Henry David Thoreau diye bir birey varmış. Günün birinde vergi memurluğu kisvesi altında, birtakım paragözler, insan eti ile beslenen devletgiller bu arkadaşın kapısına dayanır,
- İlk romanınızın çıkışı 1982. 20 yıl sonra 7. romanınız çıkıyor. Nasıl bir duygu?
Pamuk - Hoşuma gidiyor, kitapların okunması da, sevilmesi de hoşuma gidiyor. Bunları bitirmiş olmaktan da son derece memnunun. Her roman bittikten sonra hissettiğim gibi bir memnuniyet var şu anda. Bir boşluk duygusu oluyor. Özellikle romanı bitirirken, çok
Geceleri tek tük yanarken ışıklar, kimi evine çekilmiştir, kimi evinin yolunu arar. Kiminin ise ne bir evi, ne de onu evinde karşılayanı olmaz. Birbirine komşu yerlerde birbirine yabancıdır insanlar. Kah bir markette karşılaşılır, kah hiç gözgöze gelinmek istenilmeyen bir sokağın köşesinde. Safi adet yerini bulsun diye geçiştirilen selamlar,
«O senin bağrını yakıp kavuran ateşin adını senin gibi ben de biliyorum. Buna doyurulmamış adalet sıtması diyorum ben. Tropikadan daha öldürücü, namussuz. Tropika olsa olsa kanını ateşe verdiği insanı yok eder. Adalet sıtması ise, mutlaka dışarda bir kurban arar, ya da suçlu arar ilkin onu yok eder. Kimi zaman da kendine kıyar...»
Bir komşunuzla
Kitapla ilgili en büyük sorun ben beklentilerimi çok yüksek tuttum. Kitap için aşırı heyecanlıydım. Kitap kötü değil ama cevaplanmayan çok soru vardı. İkinci kitap yazılmalı diye düşünüyorum. Veya 100 sayfa uzun yazıp merakımızı giderebilirdi?!
Küçük karga veya cadı. Annesi dışında kimseyle daha önce iletişim kurmamış tatlı, mor gözlü bir kız.
“Böylesi bir olayı anlatmanın kimseye bir yararı yok.” Hikayede, “Olan bitenin en akıldışı yanı; yazarların böylesi konuları işlemeye kalkmaları.”
Benim değerlendirmem değil bunlar, bizzat Gogol’un kendisi diyor bu cümleleri “Burun” öyküsünün sonlarına doğru. Benzer bir durum “Palto” öyküsü için de geçerli denebilir..
Ancak her ne kadar yazar
..............👤 MY 👤 TALK 👤 BOX👤.............
100/1️⃣0️⃣0️⃣ PROFİLLERDE “Paylaştığım alıntılar onlara katıldığım anlamına gelmemektedir.” ŞEKLİNDE bilgilendirme notlarına rast geliyorum. 🤔 O halde, alıntılarınızı yorumlayın yanlış tanınmak istemiyorsanız. Yorum alanı diye bir şey var çok şükür. Böylelikle sadece yazarlara hizmet etmemiş ve
İyi günler. Aralık Ayı Hikaye Etkinliği ( #93818974 ) kapsamında isminin yayınlanmasını istemeyen başka bir okurun öyküsünü daha paylaşıyorum. İyi okumalar tekrar.
-------
Sabahın ilk ışıklarından beri yollardayım. Şansıma hava kötü, bulutlar kara. Kafamda yarı yasak düşüncelerle kaldığım odadan çantamı alıp
''dimağım paramparça
ağzımda ekşimiş şiir
tarihi dolmuş göz yaşı
ve
tedavülden kaldırılmış umut
azık niyetine
birazcık mutluluk
çok mu şey istiyorum Tanrım
sana evet demek
bu kadar ağır bir yük!'' diye uyandım. gözlerim yarı açık kapalı bir şekilde kalktım yataktan. hala sersem gibiyim. vücudumun elektiriksel devresi yerine
Keyifli bir anlatım ile kendinize dönüşmenize yardımcı olacak bir kitap.
Peki kendine dönüşmek nedir?
Bu sorunun cevabını vermeden önce yazarın kendi kitabına isim bulma öyküsüne ve benim de kitabın adıyla yaşadığım kısa anıya değinmek istiyorum. Ahmet Şerif İzgören ;
“Peki kitabın adı niye Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır? 1987
“Kazanmak mı? Kazanılacak bir şey yoktu kayıkçı.
Aptallıktı, gururdu, o kadar. Ve bir erkeğin kalbinin derinliklerinde pusuya yatmış daha ne varsa. Belki cezalandırma arzusuydu beyim. Sözümle, davranışımla affettim, ama uzun yıllar boyunca yüreğimin küçük bir bölmesinde intikam arzusunu kilitli tuttum. Alçaklık ettim, kötülük ettim ona, oğlumuza
𝐏𝐚𝐫𝐚𝐝𝐨𝐤𝐬: 𝐊𝐢𝐭𝐚𝐩, 𝐬𝐚𝐧𝐚𝐭, 𝐬𝐢𝐧𝐞𝐦𝐚 𝐯𝐞 𝐬𝐚𝐫𝐚𝐩 𝐠𝐢𝐛𝐢 𝐲𝐚𝐬𝐚𝐦𝐚𝐤 𝐢𝐜𝐢𝐧 𝐢𝐡𝐭𝐢𝐲𝐚𝐜ı𝐧 𝐨𝐥𝐦𝐚𝐲𝐚𝐧 𝐬𝐞𝐲𝐥𝐞𝐫, 𝐲𝐚𝐬𝐚𝐦𝐚𝐧 𝐢𝐜𝐢𝐧 𝐠𝐞𝐫𝐞𝐤𝐞𝐧 𝐬𝐞𝐲𝐥𝐞𝐫𝐝𝐢𝐫.
"İnsanlar", Matt Haig'den okuduğum ilk -ama asla son olmayacak- kitaptı. Başlarken yorumlardan dolayı seveceğimi düşünsem de bu kadar seveceğimi sanırım tahmin edemezdim.
Yazarımız, teşekkürler kısmında bu kitabı bir