Bir zamanlar çok yazan biriydim. Uzun uzun yazardım, insanlara açmazdım kendimi, dökmezdim içimi. Şimdilerde hiç yazamıyorum ama dökmüyorum da içimi birilerine. Her geçen gün daha güvensiz biri mi oldum dersin? Kağıda, kaleme bile güvenmez bir insan mı oldum? O kadar dolu ki içim; saatlerce, sayfalarca yazmak istiyorum. Hani 'anlatsa roman
Darmadağın kafamın içi, galiba bu yolculuk histerisi: O kadar gitmek ki unutmak güzergahın ayak izlerini Beni kendimle toplama kamplarında bırak eksilmeyelim Ayan beyan hayaletini, ziyan olan şarapta yad edelim İster misin? En sadık migreni kuşluk vakti çağır Alacakaranlık yatıya kal, müebbet kapkara beşiğinde zıbar Tavan arasına rap rap tırmanan akıl şatafatlı bir sandık olur Azalır hatıralar çuvalı, tıka basa gerçeklik çok sıkıcı Bak deli ağzım yine başladı car car küfretmekle mükellef Arabalar yıkıldı binaların üstüne dağların ardına gayet Bak dünya ben yıllardır hazırım, tebdili kıyafet
Reklam
Yine akşam oldu, Yalnızlık omuzlarıma çivisini çaktı yine, Uzaklık aynı gerçi, Heryerdeyken olan uzaklığın pek değişmedi, Yine akşam oldu orda olduğu gibi, Görebiliyorum seni burdan da, Aynısıydı ordayken de, Uzaklıktan korkmuyorum belki de, Orada da aynıydı uzaklık gerçi Donuklaşmış oldu artık bu, Bir o kadar da hüzünlü romanlar gibi, Galiba ben baştan kaybetmişim, Belki de ben baştan kazanmışım, insanlık kaybetmiş...
Sezai Karakoç
Sezai Karakoç
Bizi düşünenler (!) lütfen artık düşünmesin...
Galiba artık hepimizin burnunun tam ucunda kitaplardan fırlamış gibi davranan kişisel gelişimci (!) furyası var. Bu grup garip bir şekilde başkalarında arıza tespit ediyor ve terapist edasıyla yüzleştiriyor(!) maruz bırakıyor(!) çözmeye çalışıyor(!) Bilmiyor ki yaptığı terapistlik veyahut yardım etmek değil tam aksine hayatı boyunca maruz kaldığı yargılanma eleştirilme kabul görmeme yaralarını gizlemek için "güçlü, kendi meselelerini halletmiş ve üstüne başkalsrımkini de halledebilir" konumuna kendini iğreti şekilde oturtmaya çalıştığıdır. Lütfen başkasına doğru tuttuğun elindeki silahı bırak ve aynaya bak. Bi bak bakalım asıl senin yaran nerede...Sanırım bütün bunlar " Arkadaşlarımı çok iyi dinlerim, sorunkarını çözerim çok iyi akıl veririm benden iyi psikolog olurdu" diyen grup "psikoloji okumaya ne hacet ben kişisel gelişim kitaplarını okuyorum sosyal medyada takip ediyorum bir psikolog kadar biliyorum" diyen grup "okumadım ama hayat okulundan mezunum insan sarrafıyım insan" dlyen grup ile "Ben psikoloji okudum şıp diye insanın gözünden anlarım" grubu birleşince oldu.... Eskiden kusura bakma denildiğinde cevaben "Biz kusur görenlerden değiliz" denilirdi. Kusur görmek(!) iyileştirmek (!) kimin haddine gerçekten? Bi da zahmet edip düşün bakslım bu karşı tarafa nasıl gelir? Tövbe haşa en iyisini biz biliriz sormaya ne hacet(!)..
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.