Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Ebedi bir yoksunluğa mahkûm edildim sanki," dedi. "Bütün kapılardan geri döndürüldüm. Bazen yolumu kaybettim ve bazen de beyhude yürüdüm. Vazgeçmek kolay olandı. Vazgeçtim ama bu da kolay olmadı. Artık kabullendim olanı ve olmakta olanı. Kabullenmekle kaygılarım tükenir, acım diner sanıyordum. Ne tükendi kaygılar ne de dindi acılar, bilmiyordum."
Sayfa 66 - Timaş
Allah’ın Resulü bir gün ona şöyle dedi: -İsra ettirildiğim (Mirac’a gittiğim) gece, Cennet’te bir Köşk gördüm. Etrafında bir cariye vardı. Burası kimindir? Diye sorduğumda, Ömer’indir, dediler. İçine bakmak istedim; fakat ya Ömer, kıskançlığını hatırlayarak vazgeçtim. O an Hazret-i Ömer’in gözlerinden yaşlar boşandı ve şöyle dedi: -Size karşı da kıskançlık mı duyacaktım, ey Allah’ın Resulü?... Kainatın Efendisi çiçek çiçek bir tebessümle etrafına Nur dağıtıyordu… Ve Hazreti Ömer, bu nuru nefes nefes içine çekiyordu…
Reklam
"Korkma. Bugün buradan ayrılmak için Dr. Igor'dan izin istedim. Dolaşayım, gözlerimi son kez kapatacağım yeri kendim seçeyim istiyorum. Derken seni hastabakıcılarla boğuşurken görünce, bu dünyadan ayrılırken neye bakmak istediğimi kavradım: senin yüzüne. Ve hastaneden çıkmaktan vazgeçtim. Sen elektroşok tedavisinden sonra uyurken ben bir kriz daha geçirdim, bu kez tamam dedim, gidiyorum. Senin yüzüne bakarak, öykünün ne olabileceğini düşünerek, mutlu ölmeye hazırlandım. Ama gelmedi ölüm, kalbim bir kez daha dayandı, herhalde çok genç olduğum için." Genç adam önüne baktı. "Sevildiğin için huzursuz olma, senden bir şey istemiyorum ki. Bırak seni seveyim, bu gece son bir kez daha piyano çalayım, gücüm yeterse tabii. Karşılığında bir tek şey istiyorum senden. Birilerinden son nefesimi vermekte olduğumu duyarsan doğru benim koğuşuma gel, son dileğimi yerine getir."
Sayfa 198Kitabı okudu
Vazgeçtim ama bu da kolay olmadı. Artık kabullendim olanı ve olmakta olanı. Kabullenmekle kaygılarım tükenir, acım diner sanıyordum. Ne tükendi kaygılar ne de dindi acılar, bilmiyordum.!!
Acınacak olan
“Azizim oğulcuğum, kimse kimsenin hakkını yiyemez, yani birinin yediği illa hak değildir, zıkkımdır, kendi başını yiyordur, acele etme, sana demiyorum ama vazgeçtim sana da diyorum sen de acele etme. O onun yemi, bu da ölçülü verilmiş öbürünün. Çokluğun hayranı olmak, çokluğu bereket sanmak da bıkılmaz bir illet. Bir gece ahırda duramayan adamın hakkı nedir peki, bu tahammülsüzlüğün yeri neresidir peki, kendini de başkasını da ölçmekten bu kadar aciz bir canlının, yollara inanmayan, zamana hürmetsiz, maceraya sağır bir adamın yanındaki ineklere acımıyor musun, acınacak olan onlar,” dedi.
Sayfa 258Kitabı okudu
200.beyit260. beyitler gece lâ hâvle yiyen eşşek
200. Oğul, bizim cismimiz cevizle üzümdür. Ersen bu ikisinden de geç! Eğer sen geçmezsen Allah’nın lütfu, Allah’nın keremi seni dokuz kat gökten geçirir. Şimdi hikâyenin zahirini dinle, fakat taneyi samandan ayır ha! Hizmetçinin,hayvana bakmayı kabul etmesi, sonra da vaadini yapmaması O zevk ve huzur dileyen sofilerin zikir ve mürakabeleri, vecit
Reklam
_Küçük kılıbık adam. Korktuğun için bağırıyorsun. _Ben kim oluyorum ki kendi görüşüm olacakmış. reis ne derse o’dur. _Düşüncelerinin yanlış olup olmadığını sormadın kendine hiç? _20 yıllık olayları anımsayacak beynin yok, bu nedenle, iki bin yıl öncesinden aptalca dini sözlerini tekrar söylüyorsun. _Beni ahlaksızlıkla suçlarken doğrudan
Bırak, bırak tüm bunları diyecektim. Kimin konuştuğunun ne önemi var, biri kimin konuştuğunun ne önemi var dedi. Biri kalkıp gidecek, giden ben olacağım, ben olmayacağım o, ben burada olacağım, buradan uzaktayım diyeceğim, ben olmayacağım o, hiçbir şey söylemeyeceğim, bir öykü anlatılacak, biri bir öykü anlatmaya çabalayacak. Evet, yadsımıyorum
_Maske takarak yaşıyoruz ve maskenin içindeki gerçek beni unutup, ideal benliği gerçek sanıyoruz. Gerçek benliğimizle çatışma sonucu hastalanıyoruz. _Ortaçağda felsefesinde Tanrı, insanı kurgulayarak yaratır ve insan, tanrıya ulaşmak için uğraşır. Bu kurgu dünyası bir sınavdır. Ortaçağ ilkel insanı bu yüzden bir maske takar. Rönesans özgür
Koza. Onun burada olduğunu hissedebiliyordum, hissetmekten öte biliyordum. Nereden bildiğimi sayfalarca anlatabilirdim ama elimi kalbime koyduğumda bile onun sesini işitebiliyordum. Buradaydı, kendini ait hissettiği ve en çok korktuğu yerde. Işıklar demişti, bana. Işıklar bizim ortak noktamız. Şimdi o ortak noktamız olan yere gidiyordum, ben
Sayfa 292 - Koza - Helin (Poyraz - Saye)
Reklam
Yıllardır beni dinleyecek birisini arayıp durdum. Sebebini bilmeden, aradığımı bulursam her şeyin çözüleceğinden emin bir şekilde arayıp durdum. Sanki aradığımı bulursam her şey çözülecek gibi hissettim. Anlatırsam, kelimelerden cümleler oluşturup emanet edersem bütün kasvetim dağılacak sandım. Ama yanıldım. Ya yanlış yerde doğru şeyi arayan bir
Bu gün kimselerin hüznümü duymadığını fark ettim. Ve vazgeçtim kendimi anlatmaktan. Aslında bir ayrılık yaşadım aynı zamanda. Ayrılık araya yolların girmesi değil yada kapıların kapanması yahut gece de bir yıldız kayması. Ayrılık insanın içini dökmekten vazgeçmesi.
Birliğe ulaşmanın bir yolu da ister sanatçı ister sanatçı olsun yaratıcı faaliyette bulunmaktan geçer herhangi bir yaratıcı çalışma içinde bulunan kişi kendi dışındaki dünyayı temsil eden nesnesi ile kendini bütünleştirir ister masa yapan bir marangoz ya da Elmas işleyen bir kuyumcu olsun ister ürününü yetiştiren Çiftçi ya da resmini boyayan
Bir gece düşündüm ve vazgeçtim. Bu dünyada değiştiremeyeceğin şeyler de vardır.
Sayfa 117 - Doğan KitapKitabı okudu
102 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.