Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.29
Eee ne olacak şimdi ha? diye kitabın içinde sık sık soran Alexe cevap olarak:
Hikayeni okuyup bitirmem üzerine inceleme ve yorumlarımı elimden geldiği, dilimin döndüğü ve kelimelerimin yettiği kadarıyla yazıya dökeceğim sevgili kardeşim. Belki bu şekilde tüm okurlarını kardeşi olarak görerek, ‘‘ey kardeşlerim’’ diye hitap eden Alex’e yeni
334 syf.
4/10 puan verdi
<Hata>
<büyük bir hata>
Seriler kendini bozmak zorunda mı? Seri kitapları içimde sıkıntıyla, sevdiğim sahneleri sıfırlayacağından korkarak okumak zorunda mıyım? Genç Elitler ve Gül Cemiyeti'ni hatırlayamıyorum bu kitabın saçmalığı yüzünden. Çok mutsuzum.
Çok kötüydü yani böyle berbatlığından bahsetmek bile istemiyorum. Gül
Çarşamba aksamları sen anlat karadeniz yerine börüyü izleyen ve arkadan tekrar tekrarını izleyen bir insan ve bağğğyan olarak bu kitabın hedef kitlesi ben değilim. Zaten kendisini tost ekmeği almak için girdiğim marketten para üstüyle aldım. O yüzden de aldığıma değil okuduğuma pişmanım. Başima bir iş gelmeyecekse ben kitabi beğenmedim. Junior boy
İçimde tarifi imkansız bir hüzün hissediyorum. O yüzden dalgınlıkla maalesef yorum sırasında spoiler istemeden de olsa yazabilirim, yorum okuyacak arkadaşları önceden uyarmak istedim.
Diana Gabaldon... Bu kadının elinde tüm duygularım oyun hamuruna dönüşüyor. İstesem de istemesem de onunla birlikte duygularım binbir çeşit gösteriyor.
Bu kadar usta bir kalem olamaz.. Her kitabında ayrı maceralara çıkarıyor, eğitiyor, sıkmadan sizi bol bol bilgilendiriyor.
Amerika'nın Bağımsızlık Savaşı ve olayın hazırlanışı ile ilgili bu kadar dolacağımı düşünmezdim mesela..
Bu kitap bir öncekinden de iyiydi. Bitmesin diye uğraştım ama sonuna geldim ne yazıkki. Evlat acısı gibi oturdu. Hele son sayfa.. Ben pek duygusal bir tip değilimdir ama o son sayfadaki tek cümle ile dağıldım, gece gece ağladım. Yazarın bu kadar iyi olması, diğerlerine haksızlık bence.
Tek tek karakter tahlili yapmaktan vazgeçtim doğrusu. Şu zamana kadar bir sürü kitap okudum. Benim için Dagny Taggart'tan sonraki en en en güçlü karakter Claire Fraser.. Bu kadın bambaşka bir şey. Gerçek anlamda efsane..
Jamie için kelimelerim tükendi.. O da tam anlamıyla en en en başarılı karakter, tabi John Galt'tan sonra ;)
Lütfen seriyi alın, okuyun.
Ve epsilon.. 7. kitap için lütfen bizleri çok bekletme..
Bir film izledim bir gün, acını gördüm, acımı gördüm perdede. Günlerce kapına geldim. Evden çıkışını gördüm. İnsanlara nasıl baktığını, nasıl yürüdüğünü gördüm. Aynı benim gibiydin; yetişecek bi yerin yoktu. Bakmıyordun insanların yüzüne aradığın biri yoktu. Kolunda saatin yoktu zamanın bi önemi yoktu. Kimse gibi gidiyordun gittiğin yere, zaten gittiğin yerde de senin için kimse yoktu. Tam da benim gibi susuyodun gittiğin heryerde. Söylicek sözün yoktu. Ağzını açsan sövecek gibiydin. Herkese yabancı gibi bakıyodun. Tesadüf mü sandın senin barında işe başlamamı. Her gece bir sürü ayyaşla uğraşmamı. Haklıydın bi işim vardı zaten ne işim olurdu barda. “Sendin işim” Bugün karakol çıkışı yaralarını sarıp öpmemek için zor tuttum kendimi, canım yandı. Ama sana dokunduğum an tanırdın beni, bilirdin senin gibi yaralı olduğumu sabah evine geldiğimde gördüm, kapıda biriktirmişsin aşkımı. Okumadığını görüp cesaret aldım daha açık yazıyorum Adam. Bana neden Adam diyosun diye sormuştun, o dediğinden az bulunuyo çünkü bulunca da demek lazım. Bugün bi balığın ölüsüne baktığında vazgeçtim senden Adam. Biz yaşayanların sana verecek bişeyi kalmamış. Bu sana son mektubum. Ben yaralarımı sardım öyle geldim sana. Sen yaranın nerde olduğunu bile bilmiyosun. Cebimde bi tek hoşca-kal yoktu sana. Ben uyurken koymuşsun cebime.
“Hoşca-Kal”
10/10 puan verdi
·
Liked
Bir film izledim bir gün, acını gördüm, acımı gördüm perdede. Günlerce kapına geldim. Evden çıkışını gördüm. İnsanlara nasıl baktığını, nasıl yürüdüğünü gördüm. Aynı benim gibiydin; yetişecek bi yerin yoktu. Bakmıyordun insanların yüzüne aradığın biri yoktu. Kolunda saatin yoktu zamanın bi önemi yoktu. Kimse gibi gidiyordun gittiğin yere, zaten gittiğin yerde de senin için kimse yoktu. Tam da benim gibi susuyodun gittiğin heryerde. Söylicek sözün yoktu. Ağzını açsan sövecek gibiydin. Herkese yabancı gibi bakıyodun. Tesadüf mü sandın senin barında işe başlamamı. Her gece bir sürü ayyaşla uğraşmamı. Haklıydın bi işim vardı zaten ne işim olurdu barda. “Sendin işim” Bugün karakol çıkışı yaralarını sarıp öpmemek için zor tuttum kendimi, canım yandı. Ama sana dokunduğum an tanırdın beni, bilirdin senin gibi yaralı olduğumu sabah evine geldiğimde gördüm, kapıda biriktirmişsin aşkımı. Okumadığını görüp cesaret aldım daha açık yazıyorum Adam. Bana neden Adam diyosun diye sormuştun, o dediğinden az bulunuyo çünkü bulunca da demek lazım. Bugün bi balığın ölüsüne baktığında vazgeçtim senden Adam. Biz yaşayanların sana verecek bişeyi kalmamış. Bu sana son mektubum. Ben yaralarımı sardım öyle geldim sana. Sen yaranın nerde olduğunu bile bilmiyosun. Cebimde bi tek hoşca-kal yoktu sana. Ben uyurken koymuşsun cebime.
“Hoşca-Kal”
Ben daha önce içerisinde kendime bu kadar rastladığım, "işte bu ben" dediğim, beni anlatan bir kitapla karşılaşmadım. Çoğu şarkıda kendimi buluyorum ama hiçbir kitap bana ayna olmadı bu kitap kadar.
Ben daha önce bu kadar kasvetli bir kitap okumadım.
Ben daha önce hiçbir kitaba 10 üzerinden 10 vermedim.
Tarık Tufan! Bilmem daha önce bu
Bu kitabın anısı bende çok başka..
Bana aşık olan adam bu kitabı okuduğumu öğrenip içinde ne var diye merak edip gece yarıları bu kitabı aramaya başlar fakat açık kitapçı bulamaz ve kitaba ulaşamaz.. 2 ay sonrası.. Bana aşık olan adamla sözlendik ve kitapta ikimizin imzası ile " vazgeçmedik.." diye not aldık...
Ve iyi ki vazgeçmemiş vazgeçmemişiz..
