UĞUR CANBOLAT İÇİMDE KOŞAR DELİ TAYLAR KOŞTURUP duruyorlar. Kimi zaman aşkın yokuşlarında nefes nefese can bulmaya çalışıyorlar, kimi zaman sevdanın közünde esecek bir deli rüzgâr için niyaz halindeler. Bu deli taylar hiç yerinde durası değiller, çok heyecanlılar… Pek bir hareketliler… Uzağı uzak bilmiyorlar, ateşi yakar bilmiyorlar… Zorluğu kolaylık sayıyorlar. Ve durmadan aşkın memleketi olan yüreğimde cirit atıp duruyorlar! Ne yapacağımı bilemiyorum… Gece uykuya bürünmüyor, gündüz güneşinde yanmıyor, çöl fırtınasında göz yummuyorlar! Hiç dinlenesi değiller! Baktım zapt etmek mümkün değil çare aramaktan vazgeçtim. Coşsunlar… Koşsunlar… Bulsunlar bulacaklarını… Ah deli taylar… Ne hallere koydunuz beni!
Bu gece öyle bir fırtına koptu ki kalkıp uyumaktan vazgeçtim. Saat daha 5 bile değil, gece kapkaranlık, dışarıda yağmur suları sel gibi akıyor. Kulenin üst katında kaldığım odanın sekiz penceresi var, rüzgâr her birini sarsıyor. Az sonra, denize bakmaya gideceğim. Gerçekten korkunç bir gece; insan kendini güvende hissetmiyor; camları patlatacak, kapıları yaracak, daha da güçlü bir rüzgâr geliyor akla; bir evin çatısı çabucak uçup gidecek, o zaman göğün altında, güçlükle ayakta duran, sonra pes eden bir evin titrek duvarlarının arasında ışıksız bir aile görülecek. Özellikle acıklı olayın başında, rüzgâr içeri girmesin diye var gücüyle kapıya dayanan babayı düşünüyorum...
Sayfa 221 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Geri155
560 öğeden 551 ile 560 arasındakiler gösteriliyor.