Bu gecenin düşündürdükleri.
DERDİMİN DERMANI
Ne istesem uzak kalıyor benden
Derdimin dermanı bir avuç tuzmuş
Katlana katlana nasırlandı ten
Derdimin dermanı bir avuç tozmuş
Nelereydi duam, nedir kaderim?
İçimde en eski dostum kederim
Ümitvâr olun!
Bazılarına göre manzara karanlıktır. Mehdi -aleyhisselâm- gele ki, işler düzele!... Biz böyle düşünmüyoruz. Bilâkis, İslâm Tarihinin en parlak devrinin önümüzde olduğuna kânîiz. Hele biraz durun bakalım, "Batı Roma'nın Fethi" bize sahih bir hadîs-i şerif ile müjdelenmiş değil midir? Hâmile bir kadının ağrıları, vaz'-ı hamletmeden az önce hadd-i a'zamîye ulaşmaz mı? Gecenin karanlığı en yüksek dereceye ulaştıktan sonra dönüş başlayıp perde perde şafak sökmez mi?! Her kemâli bir zevâl, her zevâli bir kemâlin takip etmesi bu âlemin temel kanunlarından biri değil mi? O halde, sizi bedbinleştiren, menfiliklerin kemâle ermiş, zevâl vaktinin gelmiş olmasıdır. Sevinsenize!
Sayfa 178 - Sebil YayınlarıKitabı okudu
![[Fatih]](https://r2.1k-cdn.com/sig/size:96/plain/https%3A%2F%2F1k-cdn.com%2Fresimler%2Fuyeler%2F518179_4db70_1613654545.jpg){kind=small}
Sessiz bir gecenin düşündürdükleri..
Ne diyordu 
Franz Kafka "Beni anlamaya ve kalbinde saklamaya çalış." İşte dünyanın en zor işlerinden ikisi: Hem anlayacaksın hem de kalbinde saklayacaksın. Çoğumuz bu konuda sınıfta kalıyoruz. Bunların yanında belki pul kadar bile değeri olmayan o kadar çok şeye kıymet veriyoruz ki bunları sıra hiç gelmiyor. Hepimiz o kadar meşgulüz ki başka işlerle görmüyor göremiyoruz asıl önemli olanı. Sonra da pişmanlıklar yazıyoruz hayat sayfalarına. Bilmiyorum acaba gerçekten o kadar zor mu bunu başarmak?
En uzun gece...
21 Aralık yani en uzun geceden selamlar sevgili kitapseverler. Okumakta olduğunuz bu yazı ne bir inceleme yazısı ne de bilimsel içerikli bir tür makale. Belki bir deneme/sohbet yazısı diyebiliriz.
Konu aslında 21 Aralık temalı olsun istedim. En uzun gecenin düşündürdükleri ve aynı zamanda hissettirdikleri üzerine bir yazı…
İnsan gün sona
Bazılarına göre manzara karanlıktır. Mehdi -aleyhisselâm- gele ki, işler düzele!... Biz böyle düşünmüyoruz. Bilâkis, Islâm Tarihinin en parlak devrinin önümüzde olduğuna kânîiz. Hele biraz durun bakalım, “Batı Roma'nın Fethi” bize sahih bir hadis-i şerif ile müjdelenmiş değil midir? Hâmile bir kadının ağrıları, vaz'-ı hamletmeden az önce hadd-i a'zamiye ulaşmaz mı? Gecenin karanlığı en yüksek dereceye ulaştıktan sonra dönüş başlayıp perde perde şafak sökmez mi?! Her kemâli bir zevâl, her zevâli bir kemâlin takip etmesi bu âlemin temel kanunlarından biri değil mi? O halde, sizi bedbinleştiren, menfiliklerin kemâle ermiş, zevâl vaktinin gelmiş olmasıdır. Sevinsenize!..
