Veni vidi vixi
Değilmi ki o derin acılarımla şimdi Buna destek olacak tek bir kolda yoksunum Ve çocuklara bile zorlukla gülüyorum Ve açmıyor içimi çiçekler renkleriyle Anlamalıyım artık: yaşadın yeterince! Değilmi ki ilkbahar kuşatınca her yanı Doğayı şenlik yerine çevirdiğinde tanrı Bu görkemli sevdaya aşksız bakıyorum Değilmi ki gün-gece ışıktan
ben eylül sen haziran
Bir eylüldü başlayan içimde  Ağaçlar dökmüştü yapraklarını  Çimenler sararmıştı  Rengi solmuştu tüm çiçeklerin  Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı  Katar gidiyordu kuşlar uzaklara  Deli deli esiyordu rüzgar  Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa 
Reklam
Söylediklerin önemli ama yaptıkların daha önemli.
Cemal Süreya ve Sezai Karakoç üniversitede sınıf arkadaşıdır..Ve sınıflarında 'Muazzez Akkaya' isminde bir de kız varmış..İkisi de bu kızı gizliden gizliye severlermiş..Sınıfta gün boyu aynı kıza duydukları ilgiyi birbirlerine anlatırlarmış..Hatta Muazzez'e yazdıkları şiirleri birbirlerine okurlarmış..Sonra bu aşk, zamanla kızışmış ve birbirlerine
13- 20 sayfa aralığı şiir bulunmaktadır.
I.AŞK VE ÇİLELER MONNA ROSA Monna Rosa, siyah güller, ak güller Geyvenin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah, senin yüzünden kana batacak Monna Rosa siyah güller, ak güller
Sayfa 13 - Diriliş Yayınları İlk şiirler 2. Baskı Birinci Basım Agustos 1998
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak. Kanadı kırı...k kuş merhamet ister. Ah senin yüzünden kana batacak. Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Ulur aya karşı kirli çakallar, Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Reklam
Sultan Murad da yiğit, gözünü daldan budaktan esirgemez bir padişah imiş. Bağdat üstüne sefer eylemeye karar vermiş. O kavli kararında olsun, Murad’ın anası birgün padişah oğlunu huzuruna çağırmış, “oğlum Murad,” demiş, “sefere gidiyorsun Bağdat üstüne, hayırlı uğurlu, kademli olsun. Osmanlı büyük bir devlet, senin de yer götürmez askerin var, var
Sayfa 306 - Görsel YayınlarKitabı okudu
o plajda onsuz
- 1. İki beyaz martıdır ellerinle gelirsin Gizli bir yerinden tutuşmuş yanar Kederinle gelirsin Yorgun bir yelkenliyim hayatının ufkunda İntihar ihtimali gözlerinle gelirsin Sinsi bir deprem sürer gider Durgunluğunda 93 senesinin en uzun
Karanlığın Çağırışı
Ben böyle olsun istememiştim Ya sana çok yakın Ya senden çok uzak olmalıydım Aramızda aşılmaz engeller olsun istiyordum Büyük dağlar, derin denizler olsun istiyordum Sana gelmeye gücüm yetmemeliydi Çaresizliğimin bütün hıncını mesafelere yüklemeliydim Dağda yanan bir çoban ateşi gibi Gökte bir yıldız gibi Seni görmeli Seni yaşamalı Ve
Parmaklarım acı içinde yanıyordu ama gülü elimden bırakmadan konuştum. "Onları terk ettiğim için neden böylesine büyük bir utanç duyuyorum, bilmiyorum. Resim yapmak neden böyle bencilce ve korkunç geliyor? Böyle hissetmemeliyim, değil mi? Biliyorum, böyle hissetmemem gerektiğini biliyorum ama kendime engel olamıyorum işte." Gül elimde gevşekçe sarktı. "Tüm o yıllar, onlar için yaptıklarım... Ama sen beni almaya geldiğinde karşı koymaya bile çalışmadılar." Eğer biraz daha içimde tutsaydım beni ortadan ikiye bölecek olan içimdeki o bu yük acıyı kusmuştum sonunda. "Bunu yapmalarını neden bekledim, ya da o akşam Puka'nın yarattığı görüntü hilesinin gerçek olduğuna neden inandım, bilmiyorum. Neden bunu hâlâ kafama taktığımı da bilmiyorum. Neden hâlâ önemsediğimi." Tamlin uzun uzun susunca, devam ettim: "Senin dertlerinin yanında, sınırlarda yaşananların ve büyünün zayıflamasının yanında, kendi dertlerim çok komik kalıyor, değil mi?"daha
Sayfa 224
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.