Değilmi ki o derin acılarımla şimdi
Buna destek olacak tek bir kolda yoksunum
Ve çocuklara bile zorlukla gülüyorum
Ve açmıyor içimi çiçekler renkleriyle
Anlamalıyım artık: yaşadın yeterince!
Değilmi ki ilkbahar kuşatınca her yanı
Doğayı şenlik yerine çevirdiğinde tanrı
Bu görkemli sevdaya aşksız bakıyorum
Değilmi ki gün-gece ışıktan
Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgar
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
Cemal Süreya ve Sezai Karakoç üniversitede sınıf arkadaşıdır..Ve sınıflarında 'Muazzez Akkaya' isminde bir de kız varmış..İkisi de bu kızı gizliden gizliye severlermiş..Sınıfta gün boyu aynı kıza duydukları ilgiyi birbirlerine anlatırlarmış..Hatta Muazzez'e yazdıkları şiirleri birbirlerine okurlarmış..Sonra bu aşk, zamanla kızışmış ve birbirlerine
I.AŞK VE ÇİLELER
MONNA ROSA
Monna Rosa, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Monna Rosa siyah güller, ak güller
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırı...k kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Sultan Murad da yiğit, gözünü daldan budaktan esirgemez bir padişah imiş. Bağdat üstüne sefer eylemeye karar vermiş. O kavli kararında olsun, Murad’ın anası birgün padişah oğlunu huzuruna çağırmış, “oğlum Murad,” demiş, “sefere gidiyorsun Bağdat üstüne, hayırlı uğurlu, kademli olsun. Osmanlı büyük bir devlet, senin de yer götürmez askerin var, var
- 1.
İki beyaz martıdır ellerinle gelirsin
Gizli bir yerinden tutuşmuş yanar
Kederinle gelirsin
Yorgun bir yelkenliyim hayatının ufkunda
İntihar ihtimali gözlerinle gelirsin
Sinsi bir deprem sürer gider
Durgunluğunda
93 senesinin en uzun
Ben böyle olsun istememiştim
Ya sana çok yakın
Ya senden çok uzak olmalıydım
Aramızda aşılmaz engeller olsun istiyordum
Büyük dağlar, derin denizler olsun istiyordum
Sana gelmeye gücüm yetmemeliydi
Çaresizliğimin bütün hıncını mesafelere yüklemeliydim
Dağda yanan bir çoban ateşi gibi
Gökte bir yıldız gibi
Seni görmeli
Seni yaşamalı
Ve
Parmaklarım acı içinde yanıyordu ama gülü elimden bırakmadan konuştum. "Onları terk ettiğim için neden böylesine büyük bir utanç duyuyorum, bilmiyorum. Resim yapmak neden böyle bencilce ve korkunç geliyor? Böyle hissetmemeliyim, değil mi? Biliyorum, böyle hissetmemem gerektiğini biliyorum ama kendime engel olamıyorum işte." Gül elimde gevşekçe sarktı. "Tüm o yıllar, onlar için yaptıklarım... Ama sen beni almaya geldiğinde karşı koymaya bile çalışmadılar." Eğer biraz daha içimde tutsaydım beni ortadan ikiye bölecek olan içimdeki o bu yük acıyı kusmuştum sonunda. "Bunu yapmalarını neden bekledim, ya da o akşam Puka'nın yarattığı görüntü hilesinin gerçek olduğuna neden inandım, bilmiyorum. Neden bunu hâlâ kafama taktığımı da bilmiyorum. Neden hâlâ önemsediğimi." Tamlin uzun uzun susunca, devam ettim: "Senin dertlerinin yanında, sınırlarda yaşananların ve büyünün zayıflamasının yanında, kendi dertlerim çok komik kalıyor, değil mi?"daha