Ben bu hayatı yaşayamadım. Baştan başlamanın bir yolu yok mu..
KALBİM DARAĞACINDA ASILI
Kalbim orta yerinde kurulan darağacında asılı Aylardan Aralık Birazdan mürekkebim akıtacak sancılı cümlelerini Tarumar olmuş, son kullanım tarihi çoktan geçmiş bir keder gözbebeklerimde. Yeni sancılara gebe duygularım ,doğum arefesinde... Oysa hazir değildi yüreğim yeni doğumlara Kaçmaya çalıştıkca gözümün önünde vuruyor beni Itirafcı kimliğim,
Reklam
Ölüm, ruhun bedenden ayrılmasıdır. Yaşadığımız âlemden kabir âlemine yolculuktur. Ruh, Azrail Aleyhisselam vasıtasıyla "Berzah Alemi"ne götürülür. Berzah, "geçit" demektir ve berzah alemi, dünya ile ahiret arasında bulunan bir "bekleme salonu"dur. Ruhlar, orada kıyameti ve dirilişi beklerler. "Münker ve nekir taifesinden" olan sorgu melekleriyle karşılaşma, ilk mahkeme, ilk ceza ve ilk mükafat burada gerçekleşir. Berzah, başka bir tabirle kabir hayatı, hadisin ifadesiyle, "Ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur." Ancak, burada azabın veya lezzetin muhatabı, cisimden mahrum kalan ruhtur. Kabir hayatından sonra, "mahşer"de, yeniden yaratılan bedenine döner, dünyada yaptıkları için o "büyük mahkeme"de hesap verir. Sonrası, ebedi cennet veya cehennemdir. Bu menzillerde lezzet de elem de hem cisimle hem de ruhla tadılır; dünyada olduğu gibi. Kabir hayatını yeniden diriliş takip edecektir. Ruh zaten ölmediğinden diriliş beden için söz konusudur. Ba’s (diriliş) ile ruhlar yeni bedenlerine kavuşurlar ve hesaba çekilmek üzere mahşer meydanına çıkarlar. Orada vakfe denilen bir süre kalındıktan sonra mizan safhasına geçilir. İman ile ölen ve bu mizanda sevapları günahlarından ağır gelenler ebedi saadet menzili olan cennete sevk edilirler. Küfür üzere ölenler Allah’ın azap diyarı olan cehenneme giderler. Günahları sevaplarından daha ağır gelen müminler de bu günahlarının temizlenmesi için o dehşetli cehennem azabını tadarlar. Daha sonra onlar da cennete ulaşırlar.
Bazen kendimizi sorguladığımız da Daha doğrusu hayatı sorguladığım da kendime soruyorum mesela ; Bu dünyada ki herkes doğru bir tek ben mi eğri? Ben miyim yamuk .günde 10 posta doğruluk dersi almaktan , hiç bir şey yapmasam öylece baksam. Sanki her an yanlış bir şey yapacakmışım gibi alttan alttan hayatın karşılık vermesi, yani dünya da ki herkes beyaz ben karayım , herkes haklı ben haksızım, bana gelince ben ne yaptım? ,kötü bir şey mi yaptım ?, diye soruyoruz . tamam herkes kendine göre haklı olsun, ben kendime göre haksız olayım. Hayatı çiçeklerle süslemektense soluk kalmayı tercih etmek bizi biz yapan yenilgilerimiz olsun.
Neydi hayat şu kâinatın yaşadığının önünde... Bir an, belki de bir an içindeki bir an kadar kısa. Neden uzun gelir insan oğluna hayat? Neden an dediğimiz o zaman diliminde yaşamaz ki kendini? Geçmişten bu güne bakarsan hep görürsün hayaller ve hedefler koyarak mutsuz yaşayan nice insanı. Nice gözleri açık gidenler var bu hayattan ve sormak lazım onlara gerçekten varsa diğer Dünya'da, "Sen ne anladın onca bekleme içinde kendi hayatından?". Eminim ki verecekleri tek cevap sadece " Hiç" olacaktır. İnsan yaşamalı bu hayatı ruhumdaki ruhum. İnsan hissettiği için insan ise eğer, yaşamalı en derinine kadar bu an'ı, bu hayatı. Hiç ölmeyecekmiş gibi sevebiliyor ise, hiç ölmeyecek kadar uzun hedefler ve hayaller kurabiliyor ise, o zaman da her an ölecekmiş gibi yaşamalı içinde ne varsa. Bu günün sabahını düşün! Düşün sen gözlerini açabilmiş iken ne kadar çok açamayanların da olduğunu. Bunların çoğu yaşlı ve çoğu da çocuk. Yaşa ruhum. Yaşa kendini, sevgini, aşkını, hayatını, kendini yaşa. Almak istediğin ne varsa gelmesini beklemeden yaşa. Onu tut bırakma ve al. Ne diyor Ali Şeriati; Bir yerde yangın varken biri seni ibadet etmeye çağırıyorsa, bil ki bu bir hainin davetidir. Dışarda yangın var ruhum. Ve ben seni asla içine kapanmaya davet etmem. Gel savaşalım diyorum. Bu güne kadar bizden alınan ne varsa onu gerekirse koparıp alalım. Başaralım, kazanalım. An dediğimiz şeyin hakkını verelim. Hakkını verelim bu savaşın, kendimizle savaşın... Yalnız Bir Yolcu
Tolstoy diyor ki:"Belki de her şeyi kabullenip hayatı akışına bırakmak lazım. Zorlamak bazen çözüm değildir. Ve zorla olan hiçbir şey güzel değildir."
Reklam
Gönül Sadası
Bir muhabbeti dinlerken edindiğimiz bilgiler ve muhabbetin ruhumuzdaki etkisi birçok ansiklopediyi okumaya bedel oluyor bence. Prof. Dr.
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
ve Prof. Dr.
Kemal Sayar
Kemal Sayar
hocaların düzenleyip sunduğu Gönül Sadası radyo programını 3-4 yıl önce ilk kez dinlemeye başladım. Yeni bölümlerini kaçırmam hemen dinlerim. Gönül Sadası radyo programını dinledikçe
Nietzsche Ağladığında bunla kapışır...
Spoiler yok sanırım..? Şu ana kadar okuduğum en harika kitap olabilir bu. Psikolojiye hep ilgim olduğunu söyler dururdum, ama bir kitabı açıp (en azından bu derinlikte olanı) okumak zor gelirdi, sanki yüzleşmekten korkuyordum. Bu kitap çok hayatın içinden, Yalom alanında iyi ve iyi olduğunu kanıtlayan en büyük şey de kitapları olabilir. Psikoloji
YAZMAK İÇİN
Bu akşam ben Yazmak için yazacağım sadece İyi insanlardan biri olduğum için Ya da bir amaç uğruna değil Siyah, beyaz, alev rengi Ya da içimden geldiği gibi değil Günahlarımdan kurtulmak Geçmişi unutmak için hiç değil
üslup insanın kimliğidir derler Zehk... tatlı dilli konuşan, güzel, tatlı bir kimliğe sahiptir. sert, kaba saba konuşan,
Reklam
Kendilik bilinci ilkel ve eksik olan kimseler bu hayatı böylece yaşayıp gideceklerinden habersizler.
Hayat
Hani derler ya, " Hayatı bu kadar şey yapmayın " diye. Aynen öyle...
... -İnsanlar bunu biliyor mu? +Sheldon, insanın yüzünde gördüğün her zaman kalbindeki şey değildir. -Bu her şeyi değiştirir kime güveneceğimizi nasıl bileceğiz? +Bilemeyeceğiz hayatı ilginç kılan şey de bu. #YoungSheldon