Bazen güzel şeylere tesadüf edersiniz; mutluluk ve hüzün bir arada yaşanır.
İnsanın hasreti, insanın pişmanlığı, insanın sevinci, insanın huzuru, insanın korkuları kitabın ana temasını oluşturuyor.
Geçmişe duyulan özlem dikkat çeker. Okuyucuyu içine alır ve büyülü bir atmosfer içinde bırakır. Bir anda kendinizi odun sobasının çıtır çıtır, fırında patateslerin kızardığı, duvarların halı yastıklarla kaplı, sarkaçlı saatin her saat başı dini takvimin solunda çaldığı sıcacık bir köy odasında buluyorsunuz.
Mustafa Kutlu’nun akıcı, kolay anlaşılan, basit ve duygulu hikâyeleri okuyucuda saf etkiler uyandırmaktadır. Kitabı bitirip kapağını kapattığımızda aklımızda o hikâyelerin hissettirdiği içli duygular kalmaktadır. Bu da yazarın ne kadar etkileyici bir sanata sahip olduğunun en güzel kanıtıdır.
Kitabı bitirdiğimde Mustafa Kutlu’nun bütün eserlerini okumayı arzuladım. Hepsini okuyamasam da artık Mustafa Kutlu’dan elime ne geçerse okuyacağıma kendi kendime söz verdim.