Bir cümlede insanla diğer canlıların ayrımı bu kadar güzel anlatılabilirdi.
Bazen koca bir balık yakalarsın beyim, tam sandala çekerken göz göze gelirsin mübarek hayvanla, sana öyle acıklı bakar ki kıyamazsın, denize salarsın gerisin geriye.
Bir gülüş ancak bu kedder güzel anlatılabilirdi:
Dudaklarında anladığını belli eden samimi bir gülücük dolaştı. Aslında anlayışlı olmaktan öte bir gülüştü. Hayatta dört ya da beş kez görebileceğiniz ender gülüşlerden biri. Karşısındakini sonsuza dek rahatlatabilirdi. Bir an sonsuzlukla yüz yüze gelmiş ve tüm gördükleri içinde sizi seçip, size yönelmiş duygusu veriyordu insana. Sizi, istediğiniz ölçüde anlayan, size kendiniz kadar inanan ve karşınızdakine en iyi halinizle göründüğünüzü kabul eden bir gülüş!
Reklam
Birisini öldürme sahnesi daha ne kadar güzel anlatılabilirdi.
Tellal suyu geçti, Kurtboğanın karşısında durdu. Şimdi apaydın lik, her şey silinmiş, bir aydınlık ortasında onu görüyordu. Bıyıkları yayılmış bir ikircik içinde gülüyordu. Birden yüzü soldu, apak kesil- di, yüz çizgileri bir delilikte oynadılar, keskinleştiler, karmakarış karıştılar. Tellal tabancasını çekti, tabanca güne gelince menevişledi, şim şekledi. Soğukkanlı: «Bu bir, dedi. Kurtboğa sandalyasında sallandı. Hiç bir yerinde kan yoktu. Eğilip bükülürken sese benzer bir şey çıkardı. «Bu iki...>> Yarı yarıya sandalyadan aşağıya kayarken, bu da üç. dedi. Kurtboğa sandalyadan kaydı, ağzı yukarı yere serildi. Sol eli sandal yaya asılı kalmış, sağ bacağını karnına doğru çekmişti. Bir anda bü tün yüzü kan içinde kaldı. Tellal, elinde tabancası, yüzü düz, soğukkanlı, ciddi, para sayar gibi. «Bu da üç.>> dedi. Sonra ölünün yöresinde bir kere döndü, eski durduğu yere gel- di, tabancasını doğrulttu, ne kadar kurşunu kalmışsa Kurtboğanın göğsüne boşalttı. Kurşunlar pat pat değdikçe Kurtboğanın ölüsü bir irkiliyordu. Kurşunları bitince tellal gözleri ölüde, yöresinde üç dört kere gitti gitti geldi, bir an durduktan, küçümser bir tavırla ölüye bak- tıktan sonra hiç bir şey olmamış gibi çarşının öteki ucuna, demirci- ler çarşısına yürüdü.
Sayfa 373Kitabı okudu
Bu kadar güzel anlatılabilirdi...
GOETHE PROMETHEUS Karart göklerini Zeus, Duman duman bulutlarla; Diken başlarını yolan çocuk gibi de Oyna meşelerin, dağların doruklarıyla. Ama benim dünyama dokunamazsın, Ne senin yapmadığın kulübeme Ne de ateşini kıskandığın ocağıma. Şu evrende siz tanrılardan Daha zavallısı var mı bilmem: Kurban vergileri Dua üfürükleriyle beslenir Haşmetli
Aşkın bitişi ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi...
Sonra bir gün hiçbir sözün kalbinizi karşılamadığını görürsünüz. Sizin hikayeniz değildir harflerin çatısı altındaki o ayrılıklar, köpüren bakışlar, arzulu parmaklar. Sizi göklere çıkaran boşluk, yerin altına doğru çekmeye başlamıştır. Herkes baş dönmesini unutmuştur. Akşam gün ortasında gelir.
Sayfa 104 - Kırmızı Kedi Yayınevi 4. BaskıKitabı okudu
Empati yoksunluğu ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.
... diğerlerinin duygularına karşı cahildi.
Sayfa 425Kitabı okudu
Reklam
167 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.