Gel, ey muhakemesiz arkadaş! Sen şu sarayın sahibini tanımıyorsun ve tanımak da istemiyorsun. Çünkü istib'ad ediyorsun. Onun acib sanatlarını ve hâlâtını, akla sığıştıramadığından inkâra sapıyorsun. Halbuki asıl istib'ad, asıl müşkülat ve hakiki suubetler ve dehşetli külfetler, onu tanımamaktadır.
Çünkü onu tanısak bütün bu saray,
📍Baykar'dan sonra, şimdi de Türk Hava Yolları hedefe konmuş galiba. Üst düzey yöneticilerinin aldığı maaşlar sosyal medyanın dilinde.
Gelin size biraz meseleyi izah edeyim.
Türk Hava Yolları, tartışmasız olarak dünyanın en iyi 10 havayolu şirketi arasında ve dünyada, uçuş destinaayonları en fazla olan kuruluş. Peki bazı rakip havayolu
Girişi okuyucuyu her ne kadar gerse ve ürpertsede, sonu her şey, bunca olay ve sıkıntının nasıl basit ve kolayca çözümlenebildiği ikileminde bırakan bir kitaptı
Kalbimdeki Boşluk . Önbilgi vermiş olmaktan ziyade kitabın ilk okunuşunda verdiği bu his kayda değer bence. Yazarın kaleminin ve anlatımının gücü, olay örgülerinin bağlantısı, okuru merakta
Allah' im! Yüceler Yücesi Allah' im! Kendisiyle dügümleri çözeceğin, kederleri gidereceğin, tasa, gam ve hüzün sebeplerini
yok edecegin ve talepleri gerçeklestirecegin bir salât ile Efendimize (s.a.v.) salât eyle. Ah Rabb'im! Kendimi düzeltme, nefsimi islah etme imkânlarindan beni mahrum eyleme! Bana öncelikle dua kapilarini ardina
Selammm Canımlar
Bugün sizlere kısacık ama bir o kadar da derin olan bir kitapla geldim. Dediğim gibi o kadar kısa ki bir kaç saat içinde kolaylıkla okunacak türde bir kitap. Tür olarak psikoloji, dram ve romantizm harmanı diyebiliriz. Konusuna gelecek olursak; Eser henüz 11-12 yaşlarında bir çocukken mahallelerine taşınan kendinden yaşça büyük Müzeyyen' e aşık olur. Öyle ki Müzeyyen' in sevdiği, beğendiği ve ilgisini çeken her şeyi kendisi de sevmektedir. Bunların başını kitaplar çekmektedir. O kadar keyif aldım ki kısacık kitapta pek çok kitaba ve karakterlerine konuk oluyoruz. Bu da yetmezmiş gibi aslında Eser'in bir kitabı okurken ki hayal alemine çoğu okurun da yaşadığına yemin edebilirim. Yani kısaca çok bizden bir kitaptı. Velhasıl kelam Müzeyyen bir gün memleketine döner ve evlenir aradan biraz zaman geçtikten sonra da gazete de ölüm haberi çıkar. Bu Eser' i ne kadar yıkmış olsa da hala Müzeyyen hayattaymışçasına yaşamını sürdürür. Fakat işte tam bu noktada kitabın psikolojik yönü ağır basar ve Eser de anlamlandıramadığımız bir takım sıkıntılar vardır. Kitabın ilerleyen sayfalarında ufak çaplı şoklar yaşasak da bir bit yeniği olduğunu okuyucu olarak seziyoruz bana göre. Benim çok severek okuduğum, hayal aleminde gezdiğim bir kitap oldu. Keza kitapta o kadar yerinde ve masalsı betimlemeler kullanmıştı ki yazar, betimleme sevmeyene sevdirecek cinstendi. Yazarın kalemine bayıldım, kurgunun özgünlüğü inanılmaz güzeldi diyor ve yorumumu bitiriyorum. İlgisini çekenlere şimdiden keyifli okumalar dilerim
Zamanın YankısıSerdar Çatak · Martı Yayınları · 202423 okunma
Spoiler yok sanırım..?
Şu ana kadar okuduğum en harika kitap olabilir bu. Psikolojiye hep ilgim olduğunu söyler dururdum, ama bir kitabı açıp (en azından bu derinlikte olanı) okumak zor gelirdi, sanki yüzleşmekten korkuyordum. Bu kitap çok hayatın içinden, Yalom alanında iyi ve iyi olduğunu kanıtlayan en büyük şey de kitapları olabilir. Psikoloji
“Tamam, anlatacağım ama öncelikle siparişlerinizi verin. Bu kadar aceleci davranmaya gerek yok. Bilirsiniz. Aceleci işe, monarşi yönetimler karışır.”
Birden asık yüzü değişen Burcu, bir süre gülmesinin ardından neşeyle arkadaşına şöyle cevap verdi:
‘’Ah, Berkant! Çok tatlısın ama az önce bahsettiğin atasözünü yanlış söylediğinin farkında mısın? Bildiğim kadarıyla bu atasözü, ‘aceleci işe, şeytan karışır.’ olacaktı. Bugün espri anlayışının müthiş olduğunu söyleyebilirim. Ama zevzekliği bir kenara bırakıp bir an önce asıl konuya girsen iyi olur. Herkes gibi ben de nasıl bir sürprizle karşılaşacağımı merak ediyorum doğrusu.”
“Hiçbir atasözü olduğu gibi görünmez.” diye yanıtladı. Berkant. Yüzünde beliren alaycı gülümsemesiyle!
On yıl içinde, lstanbul'da yirmi dokuz yangın olmuş. 50.000 ev yanmış. Yangın alanlan beş milyon metre kareyi aşıyormuş. Bu savaşı kazansaydık da, demek baş kentimizi yangın yeri halinde bulacaktık. Nasıl olur komutanım!
Bu kadar kanlı boğuşmalardan sonra, biz, hiçbir şeyi savunama mış mı olacaktık? Lanetlenmektir bu ... Neden bıraktı Tanrı bizi böyle yüzüstü? ... Neden umut kapılarım kapattı yüzümüze? ...
Neden komutanım? N'aptık biz? Lütfen söyler misiniz, nedir bi zim işlediğimiz bu korkunç suç ki bağışlanmaz?
Çıkarcı Iago'nun, Othello'nun sevdiği kadın Desdemona'ya iftira atmasını, saf Othello'nun söylenenlere olduğu gibi inanmasını, daha sonra da Desdemona'yı deliler gibi kıskanmasını, derin üzüntüsünü, öfkesini ve intikam hırsını konu alan bir tiyatro. Çok seven insan sevdiğinin değil de başkasının sözüne bu kadar inanıyorsa sevgisinden şüphe etmek gerekir. Othello'ya da üzülmedim bu yüzden.
Iago karakteri zaman zaman akıllıca konuşsa da (özellikle şu cümleleri çok akıllıcaydı: #239293865) aklını daha güzel şeylere yorsun isterdim. Nedir bu şeytanîlik? İkna kabiliyeti de takdire şayan. Laf cambazı... Diğer karakterler de tersine, fazla aptaldı.
Kitapta özellikle de Osmanlı'nın Kıbrıs'a girişi olmak üzere tarihten birçok ayrıntı verilmiş. İngiliz deyimlerini okumak da güzeldi. Mesela "Su kadar oynak" olmak, çok değişken, güvenilmez olmak anlamına geliyormuş.
Shakespeare'in tiyatrolarında kendine has bir şiirsellik, coşkulu ve teatral bir duygu aktarımı oluyor; bunları okumak hoş. Fakat kitaptan çok etkilenmedim açıkçası.
OthelloWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202020,3bin okunma
Bu kitap elime ulaştığı için kendimi öylesine şanslı hissediyorum… Kitabı okuduktan sonra İstanbul’a gidip abartılmasına hak verdiğim her bir yanından buram buram tarih kokan bu şehri birde bu kitap sonrası gezip görmeye o kadar heves ettim ki umarım en kısa zamanda seni görmek nasip olur İstanbul haricinde tarih din bilim o kadar iç içe girmiş bu kurguya sahip mükemmel bir makale adeta. Herkesin okuması gerektiğine inandığım ve abartılması gerektiğini düşündüğüm bi kitap. İçindeki konular ispatları ile sizlerin karşısına çıkıyor. Okurken tüylerinizin diken diken olacağını hissedeceğiniz ve elinizden düşürmeyeceğinize inandığım bi serüvene girmek isterseniz naçizane tavsiyemdir :) Keyifli okumalar !
deneyim Zehk...
" başkalarının hayatlarından ders alın,
insan bütün hataları,
tek başına yapacak kadar...
uzun yaşamıyor. " diyor Tolstoy.
biz ne kadar ders alıyoruz?
Acaba iyi bir şey olacak mı? Hayır, dedim kendime. İyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiçbir şey çıkmaz.
İlk başta burnunun direğinden tuz eksik olmaz. Bu kadar kolay akmazdı dersin gözümün yaşları, olur olmadık yerde de bu kadar fütursuzca akmazdı...
Sonra zaman tuza su katar, seni de kendiyle birlikte sulandırır. Hayat telaşesi dersin cart dersin curt dersin ama ölümün mucizeviliği yine seni suspus eder. Bu kadar yakından var olan sesini, yüzünü bir anda yok eder ve hayretler içerisinde kalır"gerçektende var mıydı "dersin.