Akış
Ara
Mesajlar
1
Bildirimler
Kaydedilenler
Ne Okusam?
Profil
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.17
Kalender, dünya işlerinden elini eteğini çekmiş, ismiyle müsemma. Ta ki aşk kapısını çalıncaya kadar... Kitap bizi modern dünyadan alır ve 15.yüzyıla götürür. Karşımızda Titanic kadar olmasa da büyük bir gemi ve kaptan kim dersiniz?
Kristof Kolomb !!!!
Kalender ile Kolomb'un yolları bu gemi sayesinde bir araya gelir. Roman Müslüman ve Türk bu gencin gözüyle Batı dünyasını, Katolikleri, Kolomb'u anlatmaya başlar.
Olay örgüsünü din-aşk-hayaller üçgeninden izleriz. Serim ve düğüm bölümlerini oldukça beğendiğim kitabın bir Türk filmi kıvamında sonlanması bi hayal kırıklığı yarattı. Beyitler, kullanılan diller, betimlemeler oldukça iyiydi.
Yazarın daha önce başka kitaplarını da okumuş beğenmiştim. Bu kitabı diğerlerine nazaran daha çok beğendim, son kısmı hariç...
Tavsiye ederim.
Kitap incelemesi
Kitabı genel olarak pek beğenmedim; tasvirler uzun ve sıkıcıydı, bu tasvirlerden dolayı roman yer yer akıcılığını yitirdi. Tasvirleri okurken asıl olay neydi, diye unuttuğum oldu. Başkarakter Yvette'nin duygularını yeterince açıklanmamış çok arada kalmış gibi buldum. Yvette, bir Çingene'den etkilenip ilk defa "sevgi" duygusunu
Cumhuriyet'in İlk Yıllarında Din Kitapları
Bugün aslında ciddi bir konu üzerinden inceleme yazıyor olmanın verdiği yük ile buradayım. Her şeyden önce ben 17 yaşında bir lise öğrencisinden ileri değilim. Kendi çapımda okuduklarim ile buradayım ve din gibi hassas bir konuyu ele alabilmek de muhakkak ne kadar zor, anlayabilirsiniz.
Kitap Cumhuriyet'in ilk yıllarında ilköğretimde
Gazali bu eserinde ilimlerin sınıflandırılması, önemleri, eğitim ve ahlak arasındaki ilişki, bu eğitimleri alırken kişilerin niyet ve ihlaslarının ne olması gerektiği üzerine durmuştur.
Birazcık İbn-i Haldun'un Mukaddimesine benzeyen bir tarzda yazılmış diyebiliriz özellikle sınıflandırma ve açıklamalar açısından.
Ben özellikle münazara bahsini çok beğendim. Zira orada münazaranın ne için yapılabileceği, tehlikeleri ve afetleri üzerine tatmin edici açıklamalara yer verilmiş. İncelemeyi 1k üzerinden yapıyoruz madem özellikle müslüman olan arkadaşların bu kısmı özellikle okuması faydalı olacaktır.
Gazali kendisine bu açıklamalardan dolayı su-i zan edebilecek kişilere de şu mükemmel cevapla karşılık vermiştir.
"Eğer sen, insanlar bilmediklerinin düşmanıdır, diyerek bundan men edenleri itham edersen bu fakiri (bunu söyleyeni) böyle itham etme! Zira bu konuda gerçekten bilen kimseye tesadüf ettin. En iyisini Allah bilir."
İlk önce genel olarak seri hakkında konuşacağım, sonra da King's Men yorumumu yazacağım.
Uzun olacak çünkü KONUŞMAK İSTİYORUM HER ŞEYİ DÖKMEK İSTİYORUM
All For The Game üç(dördüncüsü yeni çıktı) kitaplık bir seri. Ve her bir kitap bir öncekinden de iyi olup daha da üstüne konularak çok başarılı bir şekilde kaleme alınmış bana göre. Ben
"Güvenli kelimeniz terebentin. Bunu söylerseniz bu iş hemen biter. Tasmayı çıkarırsınız, uzaklaşırsınız ve bir daha geri dönmezsiniz."
Bunun 'Grinin 50 Tonu'ndan ÖNCE yazıldığını belirtmek muhtemelen anlamsız ve bu nedenle insanların benzerlikler hakkında sızlanmayı bırakıp bir an düşünmeleri gerekir: Bu yazar sizin değerli 'Grinin 50 Tonu'nuzu çalmadı.
Bunun yerine öncelikle başka bir şeye odaklanmak istiyorum: Neden herkes hayran kurgu yazarlarının yayınlanmasından sızlanıyor? Birisi sizi kitaplarını almaya mı zorluyor? Biri seni bunları okumaya mı zorluyor? Hayır. Ve hayır. Peki ne oldu? Bu yazarlar aynı zamanda hikayelerini yazmak için de çalıştılar, insanların çalışmalarını yayınlamasına karşı değilim. Görünüşe göre bunun için bir pazar var, yoksa yayınlanmazlardı.
Hayran kurguları ve romanların tamamen farklı iki şey olduğunu iddia etmeyeceğim ama neden, ah neden, başkalarının okumak istediği bir şey için yazarı suçlayalım?
Kusura bakmayın, kendimi tutamadım, sinirlerimi bozuyor.
Kitaba gelecek olursak hikayeyi beğendim. Çok fazla düzenlenmediğini veya en azından bana öyle geldiğini biliyorum. Biraz Wattpad kitabı gibiydi ve çoğu olay ayrıntılı anlatılmayıp kısa bir cümleyle atlanmıştı.
Abigail King adlı bir kızın bir Dom olan Nathaniel West'e itaat etmesini konu alan bir kitap. Abigail ile onun için uygun bir yardımcı olup olmadığını tartışmak üzere buluşmasıyla başlıyor.
BDSM kısmı "standart"tı ve sert bir şey değildi ve muhtemelen erotik okuyucuların çoğunu korkutmayacak.
Kesinlikle okuduğum en iyi kitaplardan biri değildi ama ilgimi çekti ve birkaç saat içinde okudum.
Yakın zamanlarda okuduğum en akıcı kitaptı..
Kitabımız kendi halinde, geçim zorluğu çeken, hayata pragmatik bakan Avery isimli kızımızın birden bire kendisine manyak büyüklükte bir miras kalması ile başlıyor ve olaylar gelişiyor.
Kitap su gibi aktı desem yeridir. Olayların bağlanış şeklini beğendim. Kurgu eh bazen höh artık dedirtse de keyif verdi bana. Karakterlerin hiç birine güvenemememizi sevdim. Hepsinden gerçekli sebeplerle şüphelendik, hepsi bir şekilde aklandı.
Baş kadın karakterimiz yani saftirik değildi, akıllıca kararlar verdi, gerçekçi bir karakterdi kısmen. Sadece bu kadar ayran gönüllü oluşu bir tık iğreti etti beni. Onu da hayatı boyunca yalnız kalmış ve içinde ilgiye muhtaç kız çocuğu vardı, zengin bebelerde etrafında dört dönünce kafası karıştıya bağlayabiliriz tabi.
Bilmeceler kısmı açıklamaları gelince eğlenceliydi ama elbette arada çeviri durumu olunca bir çok bulmaca istesek bile çözemeyeceğimiz kıvama geliyor doğal olarak. Orijinalden okuyanlara o kısmında ekstra keyif verdiğine eminim.
Ben kitabı sevdim. Seriye de devam edeceğim. Zengin draması, eğlenceli bulmaca, kaotik ve çarpık ilişkiler ile akıcı bir kurgu okumak isteyenlere tavsiye edilir.
İyi okumalar..
Herkese selamlar #highlandguard serisinin 7. kitabi olan #avcı yi geçtiğimiz ay @kitaplariayarlamaenstitusu ile okumuştum ama sohbeti bugüne kısmetmiş
Her zamanki gibi yazar araştırmacı kişiliğini kullanarak İskoçya tarihinin gerçeklerine dayalı bir kurgu yazmıştı. Böyle de olunca yazardan okuduğum her kitabın, isimler dahi gerçek olaylar ve
Romantik komedi türk sineması tadında.
Öncelikle çok beğenerek okuduğum bir kitap oldu yani bir dizi gibi hemencik işimi bitirip yer fırsatta kitaba koştum gerçekten etkileyici ve akıcı bir kitap olmuş.
Sorun olarak gördüğüm 3 şey vardı birincisi iki karakterin konuşmasında bazı yerlerde tekrarlanması (sonradan kısa tekrarlar olmuş)
İkincisi son kısmı kısa olması biraz daha uzatılabilir hatta ikinci kitap da çıkabilirdi
Üçüncüsü ise yazıların ufak olması benim gibi gözleri sıkıntılı insanlar bi tık zorlanabilir genelde büyük yazıları daha rahat okuyabiliyorum onun dışında cok beğendim hatta acaba şunun mu işin içinde parmağı var acaba bu mu intikam peşinde gibi hep bir merak ve şüphe içinde okudum heyecanlı ve tum duyguları hissettim kendi adıma
Özet ise
Ecrin adlı sıradan ve çılgın deli dolu yasayan bir kızın hayat hikayesi ve şaşırtıcı gerçekleri , demir adında mafya babasının yaşadığı hayat hikayesi ve birbirlerine aşık olmaları bu süreçte yaşanan komik sürtünmeliri, evlilik süreçleri ve arada bir başlarına gelen belaları ,geçmişlerinin acımasız bir şekilde çakışması vs komik romantik, maceralı guzel bir ask hikayesi vardi farklıydı iki karakterin zit ama ayni gibi olmasi hersey çok güzeldi aklımda kalan sayılı kitaplardan olacağına kuşkum yok sonu türk sineması tadında olmuştu hala sonundan tereddüt edemeden duramıyorum acaba biraz daha farkli ve uzatılmış olmasi daha mı iyi olurdu ki neyse elinize emeğinize sağlık bayıldım yinede..
Kitabı 10 dk önce bitirdim ve kitap hakkında bir şekilde birileriyle konuşmam,en azından iletişime geçmem gerektiğini fark ettim . kitabın genel konusunu spoiler (bu kelimenin Türkçe karşılığını bilen var mı ?)vermeden yazmam gerekirse : sakin bir Karadeniz kasabasında bir cinayet işlenir , işlenen cinayetin ardından cinayetle ilgili araştırma yapmak isteyen bir gazeteci kız bu kasabaya gelir ve olayla ilgili bildiklerini öğrenmek için emekli ,hayatının geri kalanını kitap okumaya adamış yaşlı bir adamla konuşmaya karar verir .Bu konuşmalar esnasında adam ve ikizinin hayatına doğru bir yolculuğa çıkarız . Kitabı genel olarak beğendim .2 günde bitirdim , boş günlerimdi ama genelde 300 sayfalık bir kitabı 2 günde okuyamam ,yani akıcı olduğunu söyleyebilirim . Tavsiye ederim ,kitapta geçen bazı fikirler beni okul hayatımın tamamının toplamında düşünmediğim kadar düşündürdü .Kitabı okumak istiyorsanız pek fazla inceleme okumadan , direkt okumanızı tavsiye ederim . Ve kitap hakkında yazarken aynı yazarın "Serenad" adlı eserini önermeden geçmek istemem ,özellikle az da olsa tarih okumayı seviyorsanız beğeneceğinizi düşünüyorum. Şimdi kitap hakkında konuşmak istediğim asıl kısmı konuşmak için isteyenleri biraz-spoilerlı kısma davet ediyorum :
----------------------------------------------------------------------------------------------
Kitabın sonunu asla asla asla asla aslaaa öyle beklemiyordum . Psikolojimi bozdu .Nasıl yaaaa (999x) diye tekrarlayıp durdum kitabı bitirdikten sonra.Ve hala durup durup Nası yaaa diyesim geliyor.Kitabın sonu kitabı çok ayrı bir yere taşımış bence. (kitabın sonundaki berbat Türkçe için kusura bakmayın :)
Spoilersız ve Spoilerlı inceleme
Katip olmak isteyen ve bunun için yetiştirilmiş kızımız Violet, Biniciler General'i Lilith Sorrengail'in kızıdır. Soyunu devam ettirmek için Violet'i zorla Biniciler Bölüğü'ne gönderiyor ancak Violet fiziksel olarak buna hiç yatkın değil. Bir de isyancılarımız var ve bunların başında Xaden Riorson. Daha sonrasında biz
Kitabı beğendim akıcıydı ve dili anlaşılırdı. Fakat yaşanan aşk hikayesi bana çok ütopik geldi açıkçası . Pek gerçekle bağdaştıramadım. Onun dışındaki kısımlar güzeldi.Kitabın finali çok güzel ve ters köşeydi bu kısmı sevdim .puanlayacak olursam 8/10 derim .
Bir yanilsama= dinsel yanilsama
"Yanılsama" ile "hata"nın aynı şey olmadığı, yanılsamaların insanın arzularından kaynaklanan hatalar olduğu, bu yönüyle psikiyatrik hezeyanlara yakın düştükleri ayrımı yapılmış bu kitapta. Bu kısmı ilginç buldum. "İçgüdüsel özveriler" in (mesela cinsel gelişimin geçe bırakılması) insanları "uygarlık düşmanlığı"na yönelttiği anlatılmış.
Freud'un bahsettiği "bir yanılsama" dinsel yanılsamadır.
Henüz ilgi duymayan ve muhakeme gücünden yoksun olan çocuklara, dini doktrinlerin verilmesinin olumlu ve olumsuz yönleri anlatılmış. İnsan gelişiminde çocukluğun çok önemli olduğu ve topluma uyumlu yetişmeleri için dinsel doktrinlerin gerekli olduğunun gerçekliğini de anlatmış burada Freud. Ama bunun orta yolunun bulunabileceğini ima etmiş gibi geldi bana.
Zamanla insanın baba figüründen yani dinden bağımsızlaşarak hayatın zorluklarıyla başa çıkabilen ve bunu kendi öz kaynaklarına dayanarak yapan bireylere dönüşmesi için bu konuda daha esnek olunması gerektiğini anlatmış.
Kitabı çok çarpıcı buldum. Çok kolayca okuyamadım. Birçok yeni terim vardı. Çok beğendim herkese cesurca okumayı tavsiye ediyorum. Dindar bir insansanız bile bu kitabı okuyun ve kendiniz bu tartışmaları içinizde yapın.
"Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider gelirdi..."
Öncelikle kitabı çok beğendim. Cengiz Aytmatov'un büyük bir hayranı olarak beğenmemem imkansızdı zaten. Bütün romanları gibi bu romanı da çok akıcıydı ve bir nefeste bitti adeta. Bu metin ilk yayımlandığında aslında Gün Olur Asra Bedel'in içinde yer almaktaymış. Fakat dönemin siyasi koşulları sebebiyle bu kısım kitaptan çıkartılmış. Aytmatov yıllar sonra bu kısmı ayrı bir kitap olarak yayımlamış. Gün Olur Asra Bedel'de akıbeti ve yaşadıkları muallakta kalan Kuttubayev karakterinin yaşadıkları ayrıntılı bir şekilde bu romanda verilmiş. Kuttubayev'in haksız ve hukuksuz bir şekilde hapsedilişi, Rus gizli servisinin gayri ahlaki çalışma sistemi, Kuttubayev karakterinin yaşadığı acı, özlem, hasret, öfke duyguları muhteşem bir şekilde işlenmiş. Hikayenin sonu çok duygusal ve üzücü bitti. Son olarak bu kitabın Gün Olur Asra Bedel ile art arda okunması gerekiyor, diğer türlü olay örgüsü tam olarak kafada oturmuyor.
Dune serisine ilk üç kitabını okuduktan sonra uzun bir ara vermiştim. Ancak Denis Villeneuve'un çektiği yeni "Dune" filmiyle birlikte, evrenin büyüsü beni tekrar etkisi altına aldı ve dördüncü kitapla birlikte seriye kaldığım yerden devam etmeye başladım.
Tanrı İmparatoru’na başladığımda beklentimi olabildiğince düşük tutmaya
