Bitti. Başlarken bitirebileceğimi tahmin bile edemezken bir anda ansızın kitabı bitirdiğimi farkettim.
Zihnim dolu olduğundan mıdır yoksa kitabı okumaya başlar başlamaz okuyucuyla adeta hararetli bir tartışmaya girmiş kahraman ile karşılaşmaktan mıdır bilmem, kitap ilk başta afallamama sebep oldu. Kendimi bir masada oturmuş bu isimsiz kitap kahramanını dinler halde buldum. Bir iki gün oyalanıp ara ara okumak durumunda kaldım.
Sonrasındaysa kitabı zor bela bir şekilde yarıladıktan sonra sayfalar bir anda su gibi aktı gitti.
Yukarıda bahsettiğim okuyucuyla bir nevi tartışma içinde olan ve kendini dinlemeye mecbur eden karakterimiz; anlamsız davranışlar, kibir ve gurur fazlalığı ve ara ara (hatta çoğu zaman demek daha doğru olur.) girdiği amansız öfke ve hırs nöbetleriyle insanı gerçekten şaşırtıyor. Öyle bir seviyeye geliyor ki bazen "Yahu dur yerinde be adam! Bir sakinleş." diye sarsmak istiyorsunuz.
Aslında istenen mesaj da tam bu anlarda veriliyor okuyucuya.
İnsanların kibir, küstahlık, yersiz öfke gibi duygularını bu kahramanımız öyle dolu dolu, öyle göze batan bir şekilde yaşıyor ki kendisi bile buna hayret ediyor.
Tabi onun da kendine göre sığındığı sebepleri, çevresine olan kırgınlıkları yok değil.
Sonuç olarak; yersiz gururun , yersiz kibrin sebepsiz yere durumu nasıl berbat ettiğini kahramanımız ile birlikte yaşayıp görmüş oluyoruz.
Kendisi, kendini bir kahraman olarak görmüyor. Ancak ben, aşırıya kaçan hür iradesi ile verdiği kararları ve içinde yaşadığı duygu karmaşasını notlarına dürüst bir şekilde aktarması sayesinde bize verdiği derslerle bir kahraman olmayı hakettiğini düşünüyorum.