Küba'nın tıpta ve eğitimde çok ilerde olduğunu belirtiyor Vefa ağbi. Her mahallenin muhtarı gibi, özel doktoru varmış. Vizite ücreti falan yok. Doktorun işi pahalılaştırmak için değişik ameliyatlar önermesi söz konusu değil. Doktorun maaşı belli, hastanın maaşı belli, tıp bedava! İlk başlarda ciddi bir öğretmen eksi­ği ve çok sayıda okuma yazma bilmeyen varmış. Za­man içinde öğretmen eksiğini kapamak için yetiştiri­len genç öğretmenler fazlası oluşmuş, derse girme­yen bu onbin kadar öğretmen maaşlarını almayı sür­dürerek değişik üniversite kurslarında kendilerini yetiştirip uzmanlaşıyorlarmış. -İşsizlik? diyorum. -Öyle bir şey yok. Devlet sana işini buluyor. Beğenmedin, eyvallah, buyur işsizlik maaşı! Bu arada devlet sana başka işler öneriyor. Onu beğenmedin, peki. Bunu beğenmedin, peki. Belirli bir iş öneri sayı­sından sonra, diyelim sana önerilen onikinci işi de beğenmedin, devlet o zaman diyor ki : "Senin hemen bir üniversite okuman gerek, senin eğitiminde bizim bir eksiğimiz var yoldaş!". Şak üniversiteye yazılıyorsun! Devlet eğitim masraflarını karşılıyor. -Yok yahu? Tam bana göre memleket, oku­yamadığım ne kadar çok üniversite var! diye gülüyorum.
Sayfa 146 - Ortaoyuncular YayınlarıKitabı okuyor
Sultan Melikşah'ın fermanı
Her biriniz memlekete dair düşünüp saltanatımız devrindeki aksaklıkları tespit ediniz. Dergâh, divan ve sarayımızda yerine getirilmesi gerekirken es geçilen yahut gözümüzden kaçan durumları gözden geçiriniz. Ayrıca evvelki padişahların icra etmiş oldukları halde bizim de yapmamız gerekirken icrasından geri kaldığımız durumları saptayınız, üzerlerinde fikirler eyleyelim, bu fikirleri hayata geçirelim de din ve dünya işlerimiz yolunca yordamınca idame etsin diye gerek Selçukluların gerek başka padişahların töre ve âdetleri üzerinde mütalaalar edip bu mütalaaları açık seçik olarak kaleme alarak bize sununuz. Bize arzı yapılan bu çalışmalardan makul olanını hayata geçirelim ki her bir iş kurahnca yapılsın. Mevla’ya ısmarlayalım işlerimizi ardından. İlahi gazaba uğramamak içün memlekette hakkıyla yapılan yahut fe-sada bulaşmış her ne var ise haberdar olalım. Zira Allahü Teâlâ bu memleketi bize ihsan buyurmuştur, Allahü Teâlâ bizden dünya nimetlerini esirgememiştir. Zira Allahü Teâlâ düşmanlarımızı kahr -u perişan eylemiştir. Bundan ötürüdür ki memleket dâhilinde bundan böyle Hakk Teâlâ’nın şeriat ve emirlerine muhalif yahut mugayir bir iş ne olmak ne süregelmelidir.
Reklam
Cümle yolculara selâm ederim. Dilerim yolları uğurlu olsun, aydınlık olsun. Havalar günlük güneşlik, Tuttukları altın olsun… Bir gün, belli olmaz, bir bakarsın Turnam, Şu kuru başımı alır ben de giderim… Varıp Âşık İkramî’yi bulurum – Gelmişleyin birkaç gece kalırım. Onun sazı omuzunda, Benim torba sırtımda – Bir ay doğar Pasın’dan,
"Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim..."
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, Ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak, Bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, Yok edin insanın insana kulluğunu, Bu dâvet bizim.... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine, Bu hasret bizim...
Siyonizm
Beşeriyeti bir kâbūs gibi sarmış olan siyonizm, önüne durmak isteyen her çeşit meşrů kuvveti, her çeşit gayr-i meşrú silaha müracaat ederek devirir. Bilhassa kütleleri perçinleyici bir ana kuvvet olan îman ile, millî değerleri ezmek, temel prensibidir. Maalesef bu arada, bizim gibi teşkīlātsız, hatta başsız olan hamiyetli vatan evlatları ise, şuurlu memleket aşkımız ve îman kaynaklarımızdan dolayı, suçlu ve geri kimseler olarak umûmî efkâra takdim ediliriz.
Sayfa 290 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.