Nasıl güçlü bir betimlemedir bu böyle…
Kendimi o kadar tecrit edilmiş hissediyorum ki, üzerimdeki giysiyle aramdaki boşluğu bile algılıyorum.
Sayfa 127 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Waoow! Bu nasıl bir betimlemedir..
"Hiçbir dilde söylenmemiş Hiçbir dilde yazılmamış Sözler ve şarkılar içindeyim.."
Sayfa 84 - Yapı kredi yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bu nasıl bir betimlemedir ya
"Elbette çeviriyor," dedi Kaz. Sesinde taşın taşa sürttüğünde çıkan kaba bir özellik vardı.
Nasıl güzel bir betimlemedir
Sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin..
Sayfa 25 - YKYKitabı okudu
Yalnızlık için bu nasıl bir betimlemedir. İçim ürperdi resmen.
"Ama yalnız görünüyordu, kainatta yapayalnız. Atlas Okyanusu'nun ortasında bir enkaz parçası"
Sayfa 30 - Türkiye iş Bankası Kültür Yayınları sayfa 30Kitabı okudu
136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 saatte okudu
Toprak Ana - İnceleme
" En son hangi kitabı okurken ağladınız? " diye bir soru okumuştum yakın zamanda, o zaman uzunca düşünüp bu sorunun cevabını bulamamıştım, şimdi aynı soruyu sorsalar kesinlikle cevabım var artık: Toprak Ana... Cengiz Aytmatov'un kalemini, kitaplarını, kendisini çok duymama rağmen okuduğum ikinci kitabı oldu ve okurken gerçek anlamda mahvoldum, hem üzüntüden hem acımaktan hem düşünmekten hem de ağlamaktan... O nasıl bir betimlemedir ki olayların içinde yaşattı beni, o nasıl bir üsluptur ki asla bana yabancı gelen bir sözük olmadı hatta daha çok halk ağzıyla yazılmış kelimeler vardı, o nasıl bir akıcılık sürükleyicilik ki çay demlenene kadar ki vakitte hemen kitabın başına oturttu beni. Tolganay ahh güzelim Tolganay çekmediğin kalmadı derken buldum kendimi defalarca, Aliman'ın fedakarlığı, vefası yüreğimi burktu defalarca... O kadar beğendim ki. Olay kısaca şöyle çok spoiler vermek istemiyorum çünkü okumayı düşünenler kesinlikle okumalı, o satır aralarında kendi gezmeli o nedenle hemen kısaca değineceğim: Tolganay ve Suvankul evlenir üç erkek çocukları olur: Kasım, Maysalbek, Canbay. Bir de gelini Aliman var, Kasım'ın karısı. Mutlu mesut yaşarlarken hepsi, ve evliliklerinin 20. yılındayken savaş çıkıyor, köydeki tüm erkekler savaşa gidiyor, işte o zaman Tolganay ve Aliman'ın mücadelesi başlıyor. Burada bir kez daha gördüm ki savaş neleri götürüyor insanlardan... Keşke hiçbir yer de hiçbir zaman savaşlar olmasa, tüm kini nefreti öfkeyi sevgisizliği atabilsek insanların kalbinden... Kısaca mutlaka mutlaka okuyun.
Toprak Ana
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261,1bin okunma
Reklam
Bu nasıl güzel bir betimlemedir ya...
"Sözünün son kelimeleri ağzından çıktığı sırada gözlerinin her birinde yıldız gibi bir damla parlamaya ve allı sarılı yanaklarının üzerinde şafak bulutuna rastlamış yıldız yağmuru gibi seyrine doyulmaz bir güzellikle süzülmeye başladı."
Sayfa 27 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bu nasıl güzel bir betimlemedir Ahmetçim :) (:
Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da Uzun bir hastalık gibi Aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi Gökyüzüne bakmayı,dostlara mektup yazmayı Çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi Bitti. Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
Bu nasıl bir betimlemedir ya<33
Gönderi kullanım dışı
nasıl bir betimlemedir bu?
Zannediyorum ki, tasavvuru bile baş döndüren bir süratle hiç durmadan koşup giden bu hayat ve bir avuç toprağın bile doğru dürüst esrarına varamadığımız bu karmakarışık dünya beni buğday tanesi, bir karınca gibi ezip geçivericek...
Reklam
nasıl bir betimlemedir bu : )
...sanki belleğim geğiriyor da yeniden gözümün önüne geliyor her şey ...
626 syf.
10/10 puan verdi
Jane, Edward ve diğerleri fdşldşs
*İnceleme spoiler içerebilir. O yüzden sadece linklere bakabilirsiniz. Öncelikle kitapla ilgili okuduğum ilgimi çeken bi kaç yazıyı şöyle aşağıya bırakıyorum; prismaticjaneeyre.org/maps/global-map oggito.com/icerikler/jane-... Negatif yorumlarım; Prizmatik Jane Eyre linkinden yola çıkarak, hisleri çok alamamış olabilme ihtimalime yönelmek istiyorum. Kitabın ortalarında bu kitap bittiğinde çok üzüleceğim diye düşünürken, kitap bittiğinde tam bir hayal kırıklığı yaşadım. Belki sonunu daha farklı düşündüğüm için de böyle bi hisse kapılmış olabilirim. Kitap ile ilgili okuduğum bilgilerde evet feministlik, kadınların baş kaldırısı niteliğinde bi çok söylem vardı, belki bunların daha şiddetli ifade edildiği cümleler bekledim, o yüzden böyle düşünüyor da olabilirim. Dünyanın en iyi aşk romanı kategorisinde kesinlikle okunması gerekir yorumlarını o kadar çok okudum ki, inanılmaz ya. Farklı kültürlerde yorumlama durumunu ve dönemi referans alacağım bunun için. Yoksa bu aşk hikayesine gerçekten dayanamayacağım. Pozitif yorumlarım; O nasıl bi betimlemedir, nasıl güzel bir tasvirdir. Çoğu kitapta bu betimlemeler tat kaçırıyor, uzadıkça uzuyor ve sonu gelmiyor. Ama bu kitapta gerçekten çok lezzetli bir anlatımla çıkıyor okuyucunun karşısına. 630 sayfalık kitap elimde nasıl aktı gitti bilemiyorum. Belki vaktim olsa çok kısa bi sürede bitecekti, ancak 19 günde bitirebildim. Klasiklere giriş için mükemmel bir kitap, kesinlikle şiddetle tavsiye edilir.
Jane Eyre
Jane EyreCharlotte Brontë · Can Yayınları · 201831bin okunma
Nasıl bir betimlemedir bu mübarek :))
"Sanki beynimin üstündeki kemik kapağı kaldırmışlar ve savunmasız, çırılçıplak kalan beyin boyun eğerek kana kana içine çekiyor bu kanlı ve çılgın günlerin tüm dehşetini."
Sayfa 57 - İş Bankası yayınlarıKitabı okudu
128 syf.
9/10 puan verdi
Kar soğuğu olur, karın belli bir dokusu, kar yağışının kokusu. Peki kar sesi? Nasıl sıcak bir betimlemedir bu, nasıl güzel bir öykü ismidir Havada Kar Sesi Var. Böyle övgülerle (kitaba başlarken kendi kendime bir sevinç gösterisiydi) başladım kitaba. İlk öyküyle (Havada Kar Sesi Var) yüreğe dokunuyor Erdal Öz. Hem ismi hem de betimlemeleri ile. Sonrasında yedi öykü daha var, keşke her biri daha uzun olsa denilen. Her bir öyküde o kadar o anda gibi hissettiriyor ki cümleler. Hikayeler o kadar gerçek ve betimlemeler o kadar canlı ki. Kar yağarken o pencerenin önünde, denize açılan o ailenin hemen yanında onları izlerken, annesiyle 'daha iyi bir dünyaya' yürüyen o çocuk 'ay'la konuşurken, ayrılmak istenilmeyen ama ayrılmanın en doğrusunu olduğu bilinen anlardaki' beş dakika daha' hissinde ordayız. Hatta ay gözden kaybolduğunda "Su gibi, aydınlık gibi akıp gitti. Koştum ama yetişemedim. Kızdım ona. Bir bulutun üstüne çıktım, oturdum, ayaklarımı sallamaya başladım." dediğinde o bulutun üstünde ayaklarımızı sallıyoruz. Ne kadar sevilirse o kadar sevdim. Ne kadar övülebilirse o kadar övmek istiyorum her bir öyküyü. Çünkü ah sevgili Erdal Öz! İyi ki ardında böyle güzel izler bıraktın! Okuyunuz!
Havada Kar Sesi Var
Havada Kar Sesi VarErdal Öz · Can Yayınları · 2019234 okunma
bu nasıl betimlemedir yahu!
Canlarına varana dek her şeylerini verdikleri ama yüzünü görmedikleri, karnı tok, sırtı pek bir Tanrı’nın çöreklendiği, insanların giremeyeceği kutsal bir tapınaktan söz ediyormuşçasına bir çeşit dinsel korku belirmişti sesinde.
Resim