Dimyata pirince giderken...
“Otuz beş senelik evlilikten sonra şeytan dürttü galiba. Bunca yıllık evlilikten bir çocuğumuz bile yoktu ama kusurlu olan karım değil bendim. Karım bunu bildiği halde bir gün bile yüzüme vurmamış, ‘Üzülme hayatım kısmetimizde yokmuş. Sanki çocuğu olmayan tek çift biz miyiz...’ deyip beni teselli etmişti. Dedim ya şeytan dürttü diye. Bir gün
542 yılında çin topraklarına yaptıkları akınlarla seslerini duyuran gök-türkler, 545 yılında reisleri bumin'le çin'deki batı wei devletiyle siyasi münasebet kurdular. ilk defa bir başka devletle diplomatik ilişkiler kurmaları onlar için dönüm noktası oldu. arkasından töles boyları adını taşıyan çok sayıda diğer türk boyunun bağlı bulunduğu grubu kendine itaat ettirdi. artık, gücünün iyice arttığını gören bumin, kendisini bağımsız hissetmeye başlamıştı. bundan dolayı vassalık şeklinde bağlı bulunduğu moğol juan-juan hükümdarı a-na-kuei'e elçi göndererek kızıyla evlenmek istediğini bildirdi. juan-juan hükümdarı onun bu teklifine çok kızmış ve "aslında gök-türklerin, kendilerinin demir işlerinde çalışan bir kölesi olduklarını nasıl elçi gönderip de evlilik teklifinde bulunabilirler" diye hakaret etti. bunun üzerine 552 yılında juan-juan'ları yaptığı ani bir baskınla mağlup eden bumin, onların devletini ortadan kaldırdı ve gök-türk devletini resmen kurdu
Reklam
HAKSIZ YERE BİTEN HAYATLAR
Yasin Bey’in sağ kolundan tutan bir asker, sol kolundan tutan diğer askerle birlikte rutubet dolu, dar, karanlık koridorda ilerliyorlardı. Yasin Bey etrafı detaylıca inceliyordu. Nasıl olsa ömrünün geri kalanını burada geçirecekti. Dar uzun koridordan bir süre daha ilerledikten sonra sağ koluna girili olan asker Yasin Bey’in kolunu bırakıp
Suç,Suçlunun Nazariyesi ve Fırsat
Tüm cinayetlerin mukaddimesi, yapacağını kendine makul hâle getirmedir. Cinayetler, savaşlar,kırmaklar, üzmekler;insanı zedeleyecek neler varsa bunlar önce kafalarda işleniyor. Bir kere makul geldikten sonra bir cinayet,onu işlemekte ne var ki? Bir insanın ölmesi gerektiğine gerçekten inanan biri niçin vicdan azabı çeksin ki? Bir adamın malında
158 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
1920 yılında Nobel Edebiyat Ödülünü kazanan Norveçli yazar Knut Hamsun'un Açlık eseri yaşamakta olduğumuz şu zor günlerle ve şahit olduklarımızla birlikte düşündürücü bir kitap oldu. Ekmeğin ve genel bir ifadeyle toprağın gücünü anlamamak elde değil kitapta. Barınmak ve yemek. Ruhsal ve fiziksel yaşamın ön koşulları. Bu kitapla bunu çok iyi anlayabilirsiniz. Şöyle ifade edilecek olursa açlığın bir insanı ruhen ve bedenen ne ölçüde etkilediğini gözler önüne seriyor. Kitap genç bir yazarın açlıkla,parasızlıkla birlikte yavaş yavaş nasıl tükendiğini, açlıkla baş edebilmenin türlü yollarını denemesini anlatıyor. Aynı zamanda kitapta, bu çaresizlik içinde insani değerlerinden ödün vermeden,insan olma onurunu koruyarak kendisine acıyarak ve yardımda bulunmak için ona yaklaşanları kendisine bir hakaret görerek zorlu yaşamını devam ettirmeye çalışan bir adamın hikayesini okuyacaksınız. Duygusal olduğu kadar düşündürücü konusu olan bir kitap.
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Varlık Yayınları · 201727,6bin okunma
Ulus Baker'le ilgili şimdilik son yazıdır. Keyifli okumalar... KES KULAKLARI, GEÇİR SİCİME… Ulus Baker’in babası Sedat Baker ruh bilimci bir doktordur. Kıbrıs savaşı zamanında çalıştığı hastaneye yaralı askerler tedavi edilmesi için getirilir. O sırada Ulus ise babasının yanında oturup, çocuk haliyle getirilen yaralıları ve tedavi sürecini
Reklam
Aylardır hatta ne ayı yıllardır süren savaşa sesini çıkarmayan güruh İran israil saldırısı için"savaşın kazananı olmaz olan sivillere, çocuklara oluyor böyle yapmayın bu savaşa son verin" diye ciyaklıyor. Nasıl bir yüzsüzlüktür bu Allah aşkına. Kendinizden de mi utanmıyorsunuz? Çocuk her yerde çocuk sivil her yerde sivil değil mi? Arap diyordunuz cart curt ediyordunuz aklınız neredeydi de ölen yaralanan parçalanan onca çocuktan sonra mi aklınıza geldi savaşın kazananı olmayacağı çocukların bi yerlerde öldüğü! Size söylenecek bir sıfat bir ad bir hakaret bile yok hepsinden alçaksınız!
232 syf.
9/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
Erkekler kadınlara âşık olmaktan vazgeçeli beri böyle şarkılar yazılmadı.
Swastika geceleri… Kütüphanede kitaplıkların arasında gezinirken gözüme çarpmıştı bu eser. Hem ismi hem de kapağıyla dikkatimi çekmişti. Bir zaman Holokost ilgi alanlarımdan biriydi ve tarihin karanlık dönemlerinden biri olan bu dönemle ilgili filmler izlemiş, kitaplar okumuştum. Hayli zaman olmuştu bu konuda bir eser okumayalı. Her kitabın insana
Swastika Geceleri
Swastika GeceleriKatharine Burdekin · Encore Yayınları · 2014757 okunma
“Yanlış üslup doğru sözün katilidir.” diyor Şirazlı Sadi. Bu böyledir. Ne söylediğimizden çok, nasıl söylediğimiz önemli. Kötü bir üslupla güzel şeyler söyleyip, insanları rahatsız edebilir. Güzel bir üslupla hakaret edip, insanların hoşuna gidebiliriz. Üslup, kimliğidir insanın.
6 )Sözel judo: eleştiri ateşi altında olduğunuzda karşılık vermeyi öğrenin değersizlik hissinizin nedeninin süregiden de öz eleştirileriniz olduğunu öğreniyorsunuz Bu durum sürekli kendinize nutuk çektiğiniz ve sertt gerçekçi olmayan bir şekilde zulmettiğiniz üzücü bir iç konuşma şeklini alır Genellikle öz eleştiriniz başka birinin sert bir
Sayfa 143
Reklam
Böyle bir toplum(!)Nasıl bu hale geldi Ülkemiz?!..
~•~ Böyle bir toplumda kahramanları da hain sayan bir şarlatanlık ve dalkavukluk edebiyatı olmuştur. Böyle bir toplumda felsefe, inkâr hezeyanlarının, mantık yoksunluğunun zavallı hırıltılarıdır. Böyle bir toplumda bilim, ezber ve taklitçilikle hafızaya yüklenmiş kör bir yığın aktarma bilgilerdir. Böyle bir toplumda basın, ahlâksızlık propagandası, cehalet reklamcılığı, kendi ülkesinin öz değerine hakaret, yabancı ve düşman kültürlerin salgıladığı kalitesizliğin ifrazat bataklığına saplarıp kalmaktadır. ~•~
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.