Muzaffer İzgü (29 Ekim 1933 - 26 Ağustos 2017)
Telsizler hemen çalıştı: “Konuk, ayı avlamak istiyormuş!” Konuk ki ne konuk, en büyük devletin en büyüklerinden… O büyük devletle öyle sıkı fıkıyız ki, kardeşten öte. Ne buyurursa o büyük devlet,biz hemen yerine getiririz, bir dediklerini iki etmeyiz; babamız, ağabeyimiz gibi bir devlet işte. Bu koskoca dost devletin, koskoca büyüğü, ayı
Tavoletta infazlardan bir gün önce her sokak köşesine asılan tahta levhalardır, üzerlerine mahkumların isimlerinin, mahkumiyet nedenlerinin ve cezalarının nasıl infaz edileceğinin yazıldığı bir afiş yapıştırılır. Bu ilanın amacı dindarları, mahkumlara içten bir pişmanlık bahşetmesi için Tanrı'ya dua etmeye çalışmaktır.
Sayfa 450 - TÜRKİYE İş Bankası Kültür Yayınları 1.Basım
Reklam
ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: Gizli Riddle
“Nasılsın Tom?” dedi Dumbledore, ona doğru yürüdü ve elini uzattı. Çocuk bir an tereddüt etti, ama sonra elini tuttu ve tokalaştılar. Dumbledore, Tom'un yanında duran hayli sağlam görünen bir sandalyeye oturdu, bu şekilde tıpkı bir hastanedeki hasta ve ziyaretçisi gibi görünüyorlardı. “Ben Profesör Dumbledore.” “Profesör?” diye tekrarladı
Sayfa 250Kitabı okudu
Bu nasıl içten bir dua ...
Bir yenilgi ile başladı her şey... Bir inançla, Bir gülüsün gizinde; Bir kış gecesinin ateşinde... Ve kapattım gözlerimi, "Yarabbi Rima'yı bana bağışla!"
Sayfa 336Kitabı okudu
Topu topu bir günde yirmi dört saat! Su gibi akıp gider.” diyebilir misin? Denir denmesine, ama yirmi yılın yirmi dörtlük dilimleri dağlar oluştururlar. Aşılması imkânsız yalman, sarp dağlar dikilir önüne. Silahların, copların, ustalaşmış cellâtların, elektrik yüklü dikenli tellerin, pislik dolu varillerin sarmaladığı dağların doruğunda ise Golgota -cefa ve çile mekânı- bulunur. Mahküm doruktadır! Püfür püfür esen yeliyle serinleten, kuş cıvıltısıyla dolup taşan, güneşin okşadığı doruk yirmi yıllığına onundur! Orada görünmez bir haça çivilenmiştir! Topu topu yirmi yıllığına! “Eh, sayılı yıllar. Geçip giderler. Bir gün biterler.” diyebilir misin? Bu kadar edebi bir gerçekçilikle, bu kadar masumane bir açıklıkla tanıtıldıktan sonra Belene için farklı söylemlere inanmak zordur. Hatta imkânsız denilebilir. Burada bazen en ince teferruatına varıncaya dek planlanmış yalan haberler devreye sokulur, doruğa çivilenmişlerin nefesi kesilir. Konuşamazlar, yaşam anlamını yitirir. Neden ve nasıl halen ayakta durabildiklerine şaşarlar. Gerçekler masal gibi gelir onlara. Bazen çarmıhtakilerin kalplerine süküt ve sessizlik çöker. Boğulurlar adeta! Belki bir hüzünlü şarkı mırıldanmak çare ve kurtuluş olabilir. Fakat şarkı söylemek akıllarından bile geçmez. Golgota'da şarkı okuma yasağı yoktur, çünkü okuyan da yoktur. Okunmayacağı bilinir. Burada şarkı okumak delilik emaresidir. Belene’de içten ağlanır, gizlice dua edilir. Umutlar doğurulur ve öldürülür!
Sayfa 112Kitabı okudu
böylesine içten bir duanın bir takım mekanik bedeni hareketlerle birleştirilmesi beni nedense biraz tedirgin ediyordu bir gün, biraz ingilizce bilen hacı' ya bu konuyu sordum; allah'ın sizden ona duyduğunuz saygıyı eğilerek, diz üstü oturarak ve yere kapanarak göstermenizi istediğine gerçekten inanıyor musunuz? insanın sadece kendi , içine
Sayfa 118 - Namazın manasıKitabı okudu
Reklam
107 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.