Üniversite öğrencisi Timur ile Yakup Bey'in karşılaşmasıyla başlayan kitapta bir kendini bulma, yaşamında kendi olarak var olabilme yolculuğu anlatılıyor. Psikoloji bölümü öğrencisi olan Timur, yaşamında kendisi olarak var olamamış bir kültür robotudur. Toplumun beklentilerini karşılamaya programlanmış bu robot esasen kendi benliğinin farkına varamamıştır.
Bir gün sevdiği kıza yaptığı evlilik teklifi reddedilince üzgün bir şekilde yoldan karşıya geçmek üzereyken dalgınlıktan arabaların altında kalmaktan son anda kurtulur. Kendisini kurtaran kişi emekli bir psikoloji profesörü olan Yakup Bey'dir. Ve Yakup Bey şu müthiş cümleyi kurar; "hüzün ve dalgınlık yaşamın parçası, ama siz hüzünlüsünüz ve dalgınsınız diye herkesin arabasını durdurarak size yol vermesini bekleyemezsiniz.
Bugünden sonra Yakup Bey ve Timur belirli aralıklarla, farklı mekanlarda buluşarak çeşitli sohbetler eder, Timur'un yeni öğrendiği bazı kavramlar üzerine konuşurlar. Kültür robotluğu, şahsiyet olmak, yaşamında kendisi olarak var olabilmek ve gerçek özgürlük gibi kavramlar üzerinden konuşarak kendini keşfetme yolunda bir yolculuğa çıkar Timur, ve Yakup Bey'de bu yolculukta kendisine rehberlik eder.
Bu kitapta Yakup Bey, kitabın yazarı kıymetli Doğan Cüceloğlu'nu, Timur ise onun gençliğini temsil etmektedir. Doğan Hocanın kendi anlam verme sistemi içerisinde olayları değerlendirişine hayran kalarak okuyacağınız bir eser. Kendi hayatının anlamını, aslında kim olduğunu ve kendisine verilen bu hayat ile ne yapmak istediğini bulmak isteyen herkese yol göstereceğini düşünüyorum.