Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Güzel sesli bir imam var, genç, irgatların arasında, irgatlar namaz kılsın kılmasın, her sabah, öğlen, akşam, yatsı çıkıyor kayanın tepesine, ezan okuyor," dedi Müslüm Ağa gülümseyerek. "İlk günler hiç namaz kılan yoktu, sonra irgatların hepsi ona bakarak namaz kılmaya başladılar. Şimdi ben de kılıyorum. İstersen birlikte
Sayfa 417
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard _Din, gönüllü köleliktir. Herzen _Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı _Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch _Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
Reklam
Kendine bir iyilik yap ve kitap oku arkadaşım..
Hayatımızı ve özellikle gençlik çağlarımızı verimli kılacak en önemli varlık kitaplardır. Keşke hayatımız kitaplar arasında dolaşmakla ve mürekkep izlerinde fikir arama telaşıyla geçse. Bu ne güzel hayal, ne güzel bir arzu ve ne güzel bir duadır.
Ne güzel dua...
Hayatımızı ve özellikle gençlik çağlarımızı verimli kılacak en önemli varlık kitaplardır. Keşke hayatımız kitaplar arasında dolaşmakla ve mürekkep izlerinde fikir arama telaşıyla geçse. Bu ne güzel hayal, ne güzel bir arzu ve ne güzel bir duadır.
Sayfa 13 - Diyanet İşleri Başkanlığı
Keşke hayatımız kitaplar arasında dolaşmakla ve mürekkep izlerinde fikir arama telaşıyla geçse. Bu ne güzel hayal, ne güzel bir arzu ve ne güzel bir duadır.
Hayatımızı ve özellikle gençlik çağlarımızı verimli kılacak en önemli varlık kitaplardır. Keşke hayatımız kitapları arasında dolaşmakla ve mürekkep izlerinde fikir arama telaşıyla geçse. Bu ne güzel hayal, bu ne güzel bir arzu ve ne güzel bir duadır.
Reklam
İyi ki kitaplar var
Hayatımızı ve özellikle gençlik çağlarımızı verimli kılacak en önemli varlık kitaplardır. Keşke hayatımız kitaplar arasında dolaşmakla ve mürekkep İzlerinde fikir arama telaşıyla geçse. Bu ne güzel hayal, ne güzel bir arzu ve ne güzel bir duadır.
Dua tam olarak nedir?
Dua bir diriliş deneyimidir, bir yeniden doğuş, yeni bir vizyonun, yeni bir boyutun doğuşu, her şeye bakmanın yeni bir yolu ve var olmanın yeni bir şeklidir. Dua senin yaptığın bir şey değildir: O senin olduğun bir şeydir. O var olmanın bir durumudur. Onun tapınaklarda, camilerde, kiliselerde söylediğin sözlerle bir ilgisi yoktur. O varoluşla
Sayfa 51 - Ganj yayıneviKitabı okudu
Keşke hayatımız kitaplar arasında dolaşmakla ve mürekkep izlerinde fikir arama telaşıyla geçse. Bu ne güzel hayal, ne güzel bir arzu ve ne güzel bir duadır.
Başarı yollarını arayarak yıllarımızı tüketiyoruz. Hayatta en gerçek başarı, insanın öğrendiğini eylemine aktarabilmesidir. En değerli isteklerimiz de, öğrendiklerimizi uygulama yönündeki isteklerimizdir. Zira, hayatımız sadece öğrendikçe değil, öğrendiklerimizi uyguladıkça değişir. "Allah'ım, bana iyilik ver. Bana hayır ver." Anladığımız dilde birer güzel duadır. Fakat bu duayı daha da derin ve etkili kılmak için daha somuta indirgeyebiliriz: "Allah'ım, bana dürüstlük ver, bana çalışkanlık ver, bana sorumluluk ver. Eşimle ve evladımla ilişkilerimizi huzur ve güven içinde geliştirmemizi nasip eyle. Haram bir şeyi kazanmaktan, haram lokma yemekten beni koru." Dualarımız böylesine netleştikçe zihnimizin derinlerine tam olarak ne istediğimize dair ayrıntılar yerleşecek ve zihnimiz Allah'ın lütfuyla amaçlarımıza yönelecektir. Dualarımızdaki esas talebimiz bilgiyi öğrenmenin ötesine geçmek ve bildiklerimizle amel etmeye yönelmek olmalıdır. Bir kurstan veya konferanstan ötekine koşuyoruz. Övülen bir kitap duyduğumuzda hemen satın alıyoruz. Değerli bir bilgiyi hayranlıkla dinliyoruz ve kavramaya çalışıyoruz. Peki, öğrenme isteği yolunda gösterdiğimiz çalışmaların hiç olmazsa onda birini, öğrendiğimizi uygulayabilme isteği için gösteriyor muyuz? Dualarımızı bu amaçla biçimlendiriyor muyuz?
Sayfa 148Kitabı okudu
Reklam
Önce yoldaş hakikatini bir de Musa(as) penceresinden bakalım
KUR’ÂN-I HAKÎM’DE EN GENİŞ ŞEKİLDE zikredilen kıssa, Hz. Musa’nın kıssasıdır. Birçok sûreye yayılan bu kıssanın en mânidar kesitlerinden birini ise, Hz. Musa’nın ilk vahye ve ilk mucizeye mazhar olduğunda yaptığı dua teşkil eder. Rabbinin hitabına muhatap olup asâ ve yed-i beyzâ mucizelerine mazhar kılındığı anda, yani Hâlik-ı Zülcelâl tarafından
Allah’a hamdetmek, senada bulunmak, tazarru/niyaz ve duâdır. Asıl muhatap ise Yüce Allah’tır. Kalbi/gönlü gaflet perdesiyle kapanmış olan kimse bu haliyle muhatabı olan Allah’ı göremez ve O’nu müşahede edemez. Çünkü adam muhatabından gaflettedir. Sadece dilinden bir şeylerin dökülmesi, mırıldanışı sırf adet ve gelenek açısından edindiği bir alışkanlıktan ibarettir. Böyle bir kimse gerçekten başladığı namaz ile amaçtan ne kadar da uzak bulunmaktadır. Oysa ki namaz onun kalbinin cilalanmasına/parıldamasına sebep olacak ve aynı zamanda yeniden tekrar tekrar Allah’ı zikretmeyi ve anmayı sağlayacaktır. Böylece de Allah’a olan imanını pekiştirecektir. Ancak içinde bulunduğu gaflet hali, onu bundan mahrum bırakmaktadır. Oysa ki namazdaki kıraatin ve zikrin hükmü söylenen güzel hasletleri insanda pekiştirmek içindir. Ancak adamın ibadetinde böyle bir özelliğin taşınmamış olması, fiillerden apayrı olarak dilde bir lakırdı durumunda bulunması gerçeği de inkar edilecek değildir.
43 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.