Değirmen
Öykü okumaya iyi ki Sabahattin Ali ile başlamışım diyiyorum. Değirmen adlı kitabında birbirinden etkileyici öyküler mevcuttu. Aşk, aile, arkadaşlık, hapishane, kan davası, kadın, yalnızlık, köylerin sorunları vb. gibi konulara değinilerek öyküler oluşturulmuştu. Benim kalbime dokunan öyküsü Değirmendi. Atmaca adında bir çingene delikanlısı göçebedir. Bir gün geldikleri yerde değirmencinin kızına aşık olur. Ama kızın sağ kolu yoktur. Atmaca için bu durum sorun değildir. Çünkü kalbi onun kalbinde çiçek açmıştır. Kıza baktıkça gözleri kusur değil büyük bir sevgi görür. Ve bu aşkta kız kendi durumundan dolayı Atmacanın sevdasını kabul etmez. Yürekten vurulan Atmaca ise kendi kolunuda değirmende kestirir. Şimdi aşklarına bir engel kalmaz. Gerçek seven neler yapmaz ki? Aşk, onun için kendinden vazgeçecek kadar yürekli olanlara yakışır. Atmaca ve değirmencini kızının aşk hikayesi bir fedakarlık işi, kısacası aşk gibi aşktı. Kitapta daha kalbe, hayata dokunan birbirinden güzel öyküler var. Viyolonsel adlı öyküde de çok güzel bir aşk var. Kadın aşkı için viyolonselden vazgeçer ama adam kadını kaybedince ömür boyu kadının başında viyolonsel çalar... Kitabı çok beğendim.Okuyun, okutturun Sabahattin Aliyi.
Alıntılar
Ve Keskin kokulu portakal bahçeleri...
Çünkü içten duyulan şeyler hep yanlış anlaşılır.
Ve aşk ne kadar kudretlidir!
İçimde sönmez bir acı vardı.
Odamda beni kitaplarım bekler. Bu yegâne tesellidir.
Halbuki en çok okuduğum bir kitabın en çok okuduğum bir satırı bile bana bazen başka şeyler söyleyebilir.
İnceleyen: Elif SEVİL