ALMANYA'DAKİ TÜRKLERE TÜRKÇE ENGELLENİYOR, AMA TÜRKİYE'DE...
Alman "dostlarımız" lahana turşusunu pek sever. Tevekkeli değil: "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" deyişi de onlara pek uygun. Niye mi? Biliyorsunuz, Almanya yıllardır Türkiye'de, Lozan'a göre azınlık sayılmayan kardeşlerimizden birer azınlık yaratmaya, dahası onların eğitimlerini "anadil"lerinden (başka bir kökenden geldikleri kendilerine yutturulmuş bazılarının Türkçeden başka bir anadili olmadığı halde) görmeleri için çaba harcamaya devam eder; Alman Devleti, kendi ülkesindeki sahici azınlıkların (örn. Türklerin) kimliklerini, dillerini ciddiye alırmış gibi. Almanya'daki Türklere gelince "perhiz". Türkiye'de azınlık yaratmaya gelince "lahana turşusu". İşte bu.
Komedi. Tam da bu ne perhiz bu ne lahana turşusu, durumu; evi yıkılır, çatısı başına çökerken, birinin aynanın karşısına geçip cildini incelemesi ya da kravatını düzeltmesi; aklı fikri eğilip o elden iri bir lokma koparmak olan bir yamyama, kraliyetin gamsız, lütufkâr elini uzatmak...
Reklam
"Bu ne? Perhiz! Bu ne? Lahana Turşusu!.."
- … Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucuları, dini, üstünde değerlerin, ideolojilerin ve gücün aşılabileceği çok işlevli bir halka olduğunu öğrenene kadar , önlerinde gerçek bir engel olarak gördüler. Kurumsal İslâm'a karşı tavırları nefret dolu bir güvensizlikti. Burada onlar için, Voltaire'nin kiliseye duyduğu nefrete yakın bir vaziyet alış var. Yine de Voltaire Türk liderlerden daha özgürdü. Dini kurumun baskılarına maruz kalmasına karşın, dinin böylesi birincil işlevi olduğu bir halkı hesaba katmak zorunda değildi. Amacına ulaşmak için, M.Kemal, köylü kitlelerinin ya da taşralıların günlük yaşamlarında yeni biçimler benimsetmek için çok az çaba harcadı ve bunun yerine resmî din kuruluşlarına darbe indirmeyi yeğledi. Cumhuriyetçi lâiklik bu nedenle Janus gibi bir olaydı. İlerici yüzde Hilafet 1924'de kaldırıldı, ama diğer yüzde, 1950'lerdeki askerî eğitimlerde tepelerin "Allah, Allah" nidalarıyla yankılanmasıyla sonuçlandı...
Sayfa 164Kitabı okudu
Genel terbiye ve genel ahlak adına örtünmeleri istenen Müslüman Türk kadınlarına, milli namusun yüzüne tükürür gibi aşağılayarak söz söylemek... Sonra örtünme nedenini soran Avrupalılara, "Kadınların namusuna olan saygımızdan..." yanıtını vermek ... Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu
Fetullah Gülen, Küçük dünyasında adeta kendisini evliyalar üstü gösteriyor. Arkadaşlarının yattığı yöne, Kitaplarının bulunduğu istikamete, kıbleye karşı ve babasının kilometrelerce ötede bulunduğu tarafa ayaklarını uzatamayarak günlerce yatıp uyuyamayan... Giydiği çoraplardan, kullandığı mendillere kadar bir çok eşyaları daha küçüklüğünden beri çok büyük alim olacağı düşünülerek aile efradı ve diğerlerince kapışılıp saklanan... Kısaca, bir karıncayı bile incitmek şöyle dursun, değil bir karınca bir pireye bile haksızlık yapmadığı, aylarca, yıllarca defalarca lanse edilen Fetullah Gülen, nüfustaki yaşını büyüterek, devlet memuru oluyordu. Böylece haksız yere bir başkasının yerine göreve başladığı yetmiyormuş gibi üç sene öncesinden de hakkı olmayan maaşı cebe indirmeye başlıyordu.
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
81 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.