Amerikalı Jack London'un 1902 yılında Londra'nın Doğu Yakası'na giderek buradaki hayatı gözlemlemesi, yaşam şartlarını incelemesi üzerine yazılmış bir eser... Tebdil-i kıyafet hazırlanarak Londra'nın Uçurumu diye nitelediği yerde kalmaya başlar yazar...
O dönemki Doğu Londra'da insanlar, sefil, aç ve susuz halde, pislik içerisinde bir hayat sürmektedir. Anne, baba ve çocuklardan oluşan aileler, tuvaleti, küveti bulunmayan tek göz odada, yalnız yaşayanlar ise tek göz odalarda yabancı kişilerle kalmak zorundadır... Hava kirlidir, sülfirik asit solumaktadır insanlar...
Parklarda gece uyunmasına müsaade edilmediği için evsizler gündüzleri uyumaktadır banklarda... Genci, yaşlısı aşevlerinde, düşkün evlerinde bir parça yiyecek alabilmek için saatlerce yağmurun altında beklemektedir.
Doğu Yakası'nda sefalet bu seviyede iken Trafalgar Meydanı'nda VII. Edward büyük bir şatafatla tacını giymekte, dört yüz milyon insanın imparatoru olmaktadır..
Üzerinde güneş batmayan imparatorluğun baş şehrinde 8 milyon insan açlık sınırında yaşamaktadır, köpek kulübesine benzer yerlerde barınmaya çalışmakta, bebeklerin, çocukların yarısından fazlası beş yaşına gelmeden hayata gözlerini yummaktadır...
Dönemin İngiltere'sine ışık tutan bir eser...