Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Neden hiçbir yenilik benim için yoktu? Hiçbir bilinmezlik, hiçbir tat, hiçbir rüya? Ve ben neden bu kadar uzun yaşamıştım. Yirmi üç sene ve gelecek yıllar için hiç yeni bir şey kalmamıştı.
Araştırıcıların her yerde ve her zaman dikkatini çeken bir husus da şudur: Temizlik ve yıkama hakkındaki bu yüksek peygamber tavsiyeleri onbeş yüzyıl önce belirlenmiştir. O devirde dünya ne hamamları, ne de yıkanmayı biliyordu. Hatta müslümanlar dışında kalan dünya bin sene sonra bile müslümanların temizlik konusundaki o seviyesine ulaşamamıştı.
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
İşin kötüsü de bu ya! Gezegen her geçen sene daha hızlı dönüyor ama yörünge değişmedi!
Sayfa 50
Osmanh Hilafeti, İslami bir hilafettir ve bütün İslam uleması bu konuda ittifaktır. Osmanlı Hilafeti'nin kökü Peygamber Efendimiz tarafından Medine'de kurulan devlete dayanıyor. Osmanlı Hilafeti'nin ışığı dört yüz sene bütün Arap topraklarını, bütün İslam dünyasını, hatta bütün dünyayı aydınlatu ve İstanbul bütün İslam dünyasının merkezi haline geldi. Türklerle bizim aramızda öyle bir yakınlık var ki Gazzeli bir çocuğun annesi İstanbul'da, İstanbullu bir çocuğun annesi de Gazze'dedir. Bizim kalplerimiz, cesetlerimiz birdir.
Del Fiore vs Niccolo Fontana Kapışması
1535 yılında Del Fiore bu defa Niccolo Fontana Tartaglia adında Venedikli bir bilgine meydan okuyor. Tartaglia 35 ya- şında ve henüz önemli bilimsel bir eser yayınlamamış. Del Fiore neslinin en iyi matematikçilerinden olacak birine hitap ettiğini bilmiyor. İki bilgin birbirlerine yenilenin yenene otuz ziyafet borçlanacağı bir meydan okuma için otuz soruluk bir iste veriyorlar. Haftalar boyunca Tartaglia Del Fiore'nin gönderdiği üçüncü derece problemlere kafa yoruyor ve sürenin onuna sadece birkaç gün kala formülleri buluyor! Otuz problemi birkaç saat içinde çözüyor ve karşılaşmayı ezici bir üstünlükle kazanıyor. Hikâye burada bitebilirdi ama devamı var: Tartaglia yöntemini halka açmayı reddediyor. Bu durum dört sene boyunca orada kalıyor.
Kütü'l Âmmare Zaferi Bildirisi
Arslanlar; 29 nisan 1916 1- Bugün Türklere şeref ü şan, Ingilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın müşemmes semasında şühedamızın ruhları şad ü handan pervaz eder- ken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum. 2- Bize iki yüz seneden beri tarihimizde okun- mayan bir vakayı kaydettiren Cenab-ı Allaha hamd ü şükür
Reklam
Muayene sırasında yaşımı sordu. 36-37 yaşında olduğumu söyledim. Hayretle: -Pek çabuk general olmuşsunuz. Sizin memleketinizde sizin yaşınızda başka genç general var mıdır? Harbiye Nazırımız da gençtir dedim. Bu soru karşısında kaldığım zaman, 21 sene Mısır'ın Kahire'sinde bulunmak ve Arapçayı anadili gibi konuşmak tecrübe ve tetkikatında bulunmuş olan ve bu itibarla Doğu'yu, doğuluları az çok tanımış olduğuna şüphe olmayan Doktor Vermer'in, içinden, "Zavallı Türkiye bu çocukların eline düşmek için ne hale gelmiş bulunmalısın!" dediğini hisseder gibi oldum. -Doktor, dedim; bizim ordumuzda ihtiyar generaller de vardır. Benim ve emsaliınin pek genç kabul ettiğiniz yaşta general oluşumuz, herhalde, ahval ve fevkalade hadiselerin, yapılmasını bize nasip ettiği önemli vazifelerin vatana çok faydalı oluşundandır.
Sayfa 176 - Karlsbad’da Geçen Günlerim (30 Haziran 1918-28 Temmuz 1918)Kitabı okuyor
Ne zaman bir eğlenceye versem kendimi, düğüm kendisini hatırlattı yine boğazımda. O Hep bir sarhoşluk, hep bir uykuda olma hâli insanlar boş zamanlarında ‘inanç var mıdır’ı tartışırken, ben sadece inanıyordum... Birkaç insanın işine yaramak için daha çok çalıştım bu yıl. Yedi milyon evin olduğu ülkemde, acaba bir evim olur mu’ hayalleriyle yetmiş sene geçiren insanlarla takıldım
"Bu bir sene içinde, birkaç defa, kendimi zapt edemedim, ağladım. Fakat bunların hiçbirisinde bu gece gözkapaklarımın içini yakan yaşlarındaki acılık yoktu. O vakit, sadece gözlerim ağlamıştı. Bu gece gönlüm ağlıyor."
Sayfa 338 - İnkilâpKitabı okuyor
Thedore Herzl'in ilk ziyaretinden 4 sene sonra Osmanlı Devleti'nin Selanik Mebusu Yahudi Emmanuel Carasso, Siyonist bir heyetle 17 Eylül 1901 de Sultan II. Abdülhamid'in huzuruna çıkarak, Rusyada zulüm gören Yahudilerin Filistine yerleştirilmeleri ve Yahudilere Filistin'de muhtariyet verilmesi karşılığı olarak 20 milyon altın teklif etmiştir. Bu tekliflere sinirlenen Sultan II. Abdülhamid, heyeti huzurundan kovmuştur.
Reklam
"Yedi sene, yedi sene bu, az mı? İnsan üç günde nasıl unutur? Alıştık birbirimize," diyordu.
Sayfa 61 - ÖTÜKEN YAYINLARIKitabı okudu
Yüz sene sonra bugünkü dünyadan Bir tek insan kalmadığı gün, Sicilya sahillerinde yaşayan balıkçı Bir yaz sabahı ağlarını atarken denize Her zamankinden daha geniş gökyüzüne bakıp Benden bir mısra mınıdanacak şarkı halinde Bu dünyadan MehmetAli isminde bir şairin Gelip geçtiğini bilmeksizin. Bu güzel düşüncenin Olmıyacağından eminim Fakat nedense bu iş Benim pek tuhafıma gidiyor.
Altı sene hasret çektiği İstanbul’dan uzakta gelen bu ölüm, Molla’yı yıldırım yemiş bir çınara döndürmüştü. Karısını hala seviyor muydu? Burası bilinemezdi. Fakat eğri bir bıçağın kını gibi, onun bütün hususiliklerini almış olan bu kırk yıllık dosttan ayrılmak, onu yabancı bir toprağa bırakıp gitmek, gerçekten tahammül üstünde, güç bir şeydi.
Sayfa 36
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.