Mutlu olmadığın bir hayatın merkezindeysen ne olmuş?
En fazla gün boyu suratına taktığın maskelerle kalabalığa karışır, geceleri korktuğun o gerçeklerle yüzleşir 'neden' diye sayıklayarak kabus sandığın bu hayatın bitmesini bekleyerek sabaha merhaba dersin.
Göz kapaklarına sızan yaşları susturman gerekir, dilinin ucuna gelen kelimeleri yutman, duymak zorunda kaldığın itici cümleleri unutman gerekir. Ne olmuş yani, yaşadığın hayatın başrolünde olan ölü biri isen?
Gözlerini kapatır, etrafında kalabalıktan çok kargaşadan oluşan o sessizliğe inat hayal kurarsın. Gözlerin açıldığı gibi yıkılan hayallere bir yenisi eklenir ve umudun en ince yerlerinden tekrardan incinir
Henüz kurumamış olan yaralarına bir yenisi kabuk bağlayarak katkı sağlar kendince. Sızlayan yaraların hiç kurum az, yuttuğun kelimeler hiç bitmez, gördüğün sahneler hiç gitmez, duyduğun cümleler hiç çıkmaz aklından.
Bu döngü hep devam eder; fazladan acılarla, eksik umutlarla ilerlersin hayat denen bu uzun ince yolda.
Önemli olan şu:
Mutlu olmadığın bir hayatın merkezinde sen varsan, yaşamanın anlamını bir an önce öğrenmeli ve ona göre kendini yaşama bağlayarak ilerleyeceğin bir yol kat etmelisin.
Korkma, yanında seni senden iyi bilen bir gölgen var,her daim ona göre davran..