184 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
"Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret Ve asıl biz biliriz kederi." Ahmed Arif... Damarlarından kan değil sevda akan adam. İçinden geçenleri kağıda ustaca işlemek hüner ister. "İşçiyim ben!yürek işçisi" demesi boşuna değilmiş. Sevdasını, umudu, memleket hasretini, kavgasını, direnişini o kadar güzel işlemiş ki... Sevmelerin şahı tek bir sevdaya tutunup yaşanır kılmış dünyayı. Hasretinden prangalar eskittiği kadın onu sevse belki sevdası bu kadar yoğun olmazdı. Zaten şairler aşklarına karşılık bulsa şu an bir çoğunu tanımadan devam edecektik yaşamaya. İyi ki sevilmemiş demek bencilce olacak, iyi ki sevmiş diyerek şükredelim. Bu kitabındaki çoğu şiirleri sevdiği kadına yazdığını zaten okuyunca anlıyoruz. 77'de son kez aldı kalemi eline sevdiği kadın(Leyla Erbil)için. Başka mektup yollamadı. İkisi de başkalarının eşi olarak, parmaklarına başka alyanslar takarak devam ettiler hayata veya devam eder gibi davranarak 'yaşamak görevini' tamamladılar. Keşke o zamanlarda yaşasaymışım ve böyle içten sevilseymişim diyor insan böyle duygu yüklü şiirleri okurken. Geç tanıdım Ahmed Arif'i ama iyi ki de tanımışım geç de olsa... Bu dünyadan çok naif şairler geçti işte Ahmed Arif de onlardan biri, sevdasıyla yüreğimizde iz bırakan adam...
Hasretinden Prangalar Eskittim
Hasretinden Prangalar EskittimAhmed Arif · Metis Yayınları · 201740.2k okunma
184 syf.
9/10 puan verdi
Ahmed Arif... Damarlarından kan değil, sevda akan adam. Ahmed Arif’e karşı hangi sözcükleri seçeceğimi bilemeyecek kadar heyecanlı, hiçbir zaman içimdeki yerini tam olarak anlatamayacak kadar yetersizim bu kez. Hayranım ve sebebim çok! Kavgaya, sevdaya, yokluğun içinde iliklerine kadar var olabilene içimden sönmeyen bitmeyen parıltılı şeyler dökülüveriyor. Ben sevdaya değil Ahmed arif’e inanıyorum. İçinden kopanı ustaca işlemek kağıda hüner ister. ‘İşçiyim ben! yürek işçisi’ demesi boşa değilmiş! Sevmelerin şahı tek bir sevdaya tutunup yaşanır kılmış dünyayı. Hasretinden prangalar eskittiği kadın onu sevse belki sevdası bu kadar yoğun olmazdı. Zaten şairler aşklarına karşılık bulsa şuan bir çoğunu tanımadan devam edecektik yaşamaya. İyi ki sevilmemiş demek bencilce olacak iyi ki sevmiş diyerek şükredelim. 77 de son kez aldı kalemi eline sevdiği kadın için. Başka mektup yollamadı. İkisi de başkalarının eşi olarak parmaklarına başka alyanslar takarak devam ettiler hayata veya devam eder gibi davranarak ‘yaşamak görevini’ tamamladılar. “Ben buralarda, bu hastanelerde, bu topraklarda değil, gene oralarda, Dicle kıyısında bir çadırda ölmek isterim. O kadar güzel ağıt yakar ki o kadınlar… Hiçbir müzik o kadar dokunaklı olamaz…” Dedi ve gitti. Ölüm sebebinin kalp krizi olması o kalbin içindekilerin taşması mıdır kim bilir?
Hasretinden Prangalar Eskittim
Hasretinden Prangalar EskittimAhmed Arif · Metis Yayınları · 201740.2k okunma
Reklam
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Ben küçükken her gece anneme masal anlattırırdım. Bazen aynı masalları anlattığını anlayınca; "Başka masal anlat bunu anlattın." derdim. İşte benim masallar ile yolculuğum böyle başladı. Şimdi sizi içinde benim de masalımın olduğu on altı farklı yazarın masallarına doğru yolculuğa çıkaracağım. Bu güzel yolculuğa hazır mısınız? İçinde on
Bu Benim Masalım
Bu Benim MasalımKolektif · Elephant Yayınları · 20196 okunma
248 syf.
9/10 puan verdi
Bir Madımak Şairi olan Behçet Aysan...
BU AŞK, BU ŞEHİR, BU KEDER 1. hoşça kal ayak izim serseri sokaklarda hoşça kal kendine bir başka gökyüzü büyüten kardeşim
Düello
DüelloBehçet Aysan · Kırmızı Yayınları · 2008678 okunma
88 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 26 hours
Ah be Cibran'ım! Gencecik yaşında ne derin, ne yakıcı bir sevda yaşamışsın? Boşuna değilmiş o kaleminden dökülen yürek dağlayan, iç sızlatan, zihni yoran kelimeler.  Ve Selma ile olan aşkınız ne kadar da tükenmez ve ruhunuza işlenen bir sevdaymış.  Selma Cibran aşkını daha önce duymuş ve okumuştum. Üzülmüş ama bu kitapta okuyana kadar bu denli sarsılmamıştım. Cibran'ın hem  şiirsel dilini okumak hem de yaşanılanın iç yüzünü onun kaleminden öğrenmek müthişti. Bir o kadar da üzücü...  Burada Halil Cibran ve Selma Karami'nin kavuşmaları imkamsız olmasına rağmen, her geçen gün büyüyen aşklarını anlatmayacağım. Daha da iyisini yapıp bu kitabı mutlaka okuyun diyeceğim. Çünkü Cibran'ın bana göre herkes okumalı, tanımalı. Ondan çok kitap okudum hâlâ da okuyacaklarım var. Ama keşke bu kitabı ilk okumuş olsaydım. O kitapların nasıl bir yürekten çıktığını daha iyi anlardım.  Bir de Mary konusuna değinmek istiyorum ki, yazar bu kitabı ona adamış. İlk başta anlamamıştım: neden bir erkek kadına olan sevdasını yazdığı kitabı, bir diğer dillere destan sevdasına adamış olsun? Ama sonra düşündüm ki, o da bir incelik göstergesi. Yıllar önce yaşadığı ve ölümüne de tanık olduğu imkansız bir aşkı var, onu yazmalı. Ama birlikte olduğu kadına da verdiği değeri göstermeli... Harikulade bir davranış bence. Hele ki ithaf cümleleri şunlarsa; "Bu kitabı gözlerini kırpmadan güneşe bakıp, elleri titremeden ateşi tutabilene; bu kör dünyanın çığlıkları ötesinden Evrensel Ruh'un ezgisine kulak vermeyi bilene; Mary Elizabeth Haskell'a adıyorum! Cibran" 
Kırık Kanatlar
Kırık KanatlarHalil Cibran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20189.7k okunma
146 syf.
·
Not rated
Sevgi Hanım; Alzheimer Hastası Annesi için kendi hayatından birçok fedakarlık yapmıştır, mesela eşinden ayrılması, tek oğlu Tekin'e gerekli zamanı ayıramaması, çevresinde kim varsa zamanla kendisinden uzaklaşması ve dört kardeşten yalnızca kendisinin Annesine karşı bütün sorumluluğu yükleniyor olması... daha nicesi... Ama bütün bu olan her şeye rağmen şikayeti olmaksızın zamanla herşeyi affetmesiyle ve de hastanın kendi dünyasına girip onu anlayarak, ona göre davranmasıyla biraz daha sakin hayatı sağlaması... ... Hüzünlü bir hikaye olsa da yazarın bu konuyu akıcı dille anı/günlük tarzında ele alması, güldüren sohbetleriyle okunmasını sevdiriyor. Alıntılar eklemek isterim; *Ok oluyor tüm sözlerin, ruhumun özüne giriyorlar. Özüm akıyor Anne, kaybolmama ramak kaldı... *Yaşın kaç olursa olsun hayat yorgunluğu, yürek kırgınlığıymış anladım... *Karanlıkları tadabilmek için illa da geceler gerekli değildir ama gecede yaşanan karanlıkların tadı hep bir başkadır. Buruk da olsa sevinç taşır geceler. Çünkü sabah olacaktır. Sabahlar hep umut doludur. Hiç bitmedi benim sabahlarım, o yüzden hala umudum var... *Mutluluk şartlara bağlı değilmiş, onu öğrendim. Suçladığın her şeyi affettiğinde ve bulunduğun anı yaşadığında kendiliğinden gelirmiş...
Anılar Silinirken
Anılar SilinirkenSevda Sarıkaya · DNZ Kitap · 201523 okunma
Reklam
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.