" 'Size ölmeyi emrediyorum!' dedi mi?.. Atatürk hayranlığı ile bilinen Ruşen Eşref Ünaydın ropörtajın 'Size ölmeyi emrediyorum!' bölümünü Atatürk'ün ağzından naklediyor: 'Ben kuvvetlerimi bırakmıştım, efrad on dakika istirahat etsin diye, düşman da bu tepeye gelmiş...
Kaçan efrada:
-'Düşmandan kaçılmaz' dedim.
-'Cephane kalmadı' dediler.
-'Cephaneniz yoksa, süngünüz var' dedim bağırarak süngü taktırıp yere yatırdım, düşman efradı da yere yattı. Kazandığımız an bu andır.
1. soru: askerler gerçekten kaçıyorlar mıydı yoksa yerlerini taze kuvvetlere bırakıp geri mi çekiliyorlardı?
2. soru: panik halde kaçan askerleri bir sözle durdurmak mümkün müdür?
3. soru: vatan derdini unutup can derdine düşen insanların emir dinlemeyeceğini psikiyatristler söylüyor. Bunlar bir cümle ile duruyor. Bu nasıl oluyor?
4. soru: Çanakkale Zaferi kaçarak mı kazanıldı?
Ama birisi size soru sorduğu zaman ya da karşılık verilmesi gereken bir şey söylediği zaman, şıp diye konduruveriyorsunuz karşılığını. Apaçık, dobra dobra! Bu nasıl iş böyle?
Herkesin bir annesi var, benimse tam on yedi. Bir genelevde yaşıyorum annelerimle. Siz onlara “orospu” diyorsunuz, bense “anne”…
Size kendimden ve annelerimden bahsetmek istiyorum. Bir orospu çocuğu konuşacak gözlerinizin içine bakarak…
Hamamböcekleriyle dolu bir oda hatırlıyorum. Beni yemeye başlamış hamamböcekleri ve ben ses etmemişim hiç.
Sen.
Makinenin başındaki adam, atölyedeki adam.
Yarın sana su boruları ve yemek kapları yapmayı bırakıp
miğferler ve mitralyözler yapmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!
Sen.
Tezgâhı ardındaki kız ve büroda çalışan kız.
Yarın sana el bombalarını doldurmanı ve keskin nişancı tüfeklerine dürbün takmanı
( LÜTFEN OKUYUN!!!)
Kanser Hastanesi'nde baş hekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı bu hastam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurt dışına gitmek istemesine rağmen , bazı formaliteler sebebiyle o imkanı bulamamıştı . Serap'ı özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına alındım. Ve kısa bir süre sonra da Allah'ın