“Özgürlük diye bir soru var. Bu, benim beynimde olan bir şey değil, benim vücudumda, kaslarımda, kanatlarımda, ayaklarımda olan bir şey. Ayakların yürüdükçe özgürlüğü öğrenirsin. ‘Oturun çocuklar size özgürlüğü anlatıyorum.’ Anlatılmaz! Kaslar çalışacak, sen gideceksin buradan oraya, oradan buraya! Özgürlük böyle bir şeydir. Beden bunu tanıyacak. Allah sana bu bedeni verdi. Sen bu bedeni kullanacaksın. Oturmuşuz evde, güvercinler, tavuklar, sığırcıklar gibi; biri bir şey atsın, ondan sonra biz de akşama kadar yemlenelim ve şişelim. Sonra en alt dala; kafelere ya da bir yerlere tüneyelim. Buna da hayat diyelim. Böyle bir hayat yok. Hayat daha yükseklerde, daha yukarılarda bir yerde.”
Ne Anlatıyorsun
Bir yazar için, “Ne anlatıyorsun?” sorusuyla karşılaşmak kadar can sıkıcı bir şey yoktur herhalde. Başka ülkelerde, başka iklimlerde ve kültürlerde nasıldır bilmiyorum ama, bizde bir roman yazılmaya başlandığında ya da yayımlandığında önce bu soru sorulur yazara. Hatta, romanın herhangi bir şeyi anlatmaktan ibaret olmadığını düşünen ve diline
Reklam
Sınıfta çıt yoktu. Korkulu öğretmenin sorusu bekleniyor. Bir kız öğrenci fenalaşıyor. Bir başkası defterinden yırttığı sayfayı kemiriyor. Soru geliyor: "Size soru sorma şansı versem bana ne sorardınız?" Fenalaşmış kızın sıra arkadaşı,"Öğretmediğinizde ne yaptığınızı sormak isterdim ben şahsen." diyor. "Elleriniz neden hep arkanızda diye sorardım." diyor güç duyulur bir ses. "Sizden neden korkuyoruz?" diye soruyor iriyarı çocuk. "Bu kadar yeter. Şimdi sıra bende," diyor öğretmen. "Hayır," diyor öğrenciler, "Bugün sıra bizim. Biz soracağız." Fenalaşmış kız sorma şansını yakalayamıyor.
Sayfa 61 - Notos KitapKitabı okudu
Katlanamadığınız, sinirli olduğunuz , size hata yapan insanların bir listesini yapın ve kendinize sorun” Ben bu duruma nasıl dahil oldum ? Bu ilişkiye nasıl başladım ? Beni etkileyen şeyler nelerdi? Bu davranışlarım dışarıdan bakan bir gözlemci tarafından nasıl görünüyordu? Sakın,tekrar ediyorum , sakın diğer insanın yaptığı kötü şeye odaklanmayın. Suçlayacak birisini aramıyoruz. Bunu hayatımız boyunca yaptık ve bizi hiçbir yere getirmedi. Elimize geçen tek şey bir şeyler kötü gittiğinde suçlanmış bir yığın insan listesi! Uzun işe yaramaz bir liste! Gerçek soru , sorulması gereken asıl soru şu ki’Tüm bunların içinde ben tam olarak neredeyim? Odaya giren o kapıyı nasıl açtım?’ “
Sayfa 119Kitabı okudu
Kefr Kasım katliamının gerçekleştiği gün bir anma günü olmadığı gibi, nisyanın her şeyin üstünün kapatıla­bileceği yeni bir merhale de değildir. Kefr Kasım bir nefretin tarihidir. Herzel’in, Tevrat’ın içinden doğunun yüzüne karşı kılıç çektiğinden bu yana süregelen bir tarihtir. Herkes tarafından unutulmuş, yerle bir edilen köyün sakinleri,
Sayfa 73 - Mahmud Derviş, Gazze İçin Sessizlik: Alışılagelmiş Hüznün Günlüğü, Özgür Yayınları, 1. Baskı, Mayıs 2009, s: 73-75(Yazılış Tarihi: 1973)Kitabı okudu
_Çok defa hem kendimden hem de her şeyden bıkmış bir haldeyim. _Aşık olan körleşir ve evlendikten 8 gün sonra gözleri açılıp gerçekle yüzleşir. _Espri, ince zekalıları ve avanakları ortaya çıkarır. _Dürüstlük, en mükemmel politikadır. _Ahlak bir şahsiyet meselesidir. Kişinin kusurlu olduğunu fark edebilmesi için ahlaklı olması şarttır. _Doğada
Reklam
Soru?
Atatürk’e bir sual sormuştum. Kuvay-ı Milliye’ye katılıp katılmamak, erken veya geç katılmak bir zamanlar Ankara’da başlıca tartışma konusu olduğunu söyleyerek: Bu meselede yalnız siz hoş görür davranıyorsunuz. Hatta size karşı İstanbul’da cephe almış olanları bile affetmiştiniz, dedim. Bakışları eski hatıralara doğru uzaklaşarak ve sislenerek: '' İnanmayanlar da inananlar kadar haklı idiler. Ben Erzurum’dan İzmir’e sağ elimde tabanca, sol elimde sehpa, —öyle geldim, demişti.
Sayfa 244 - Pozitif Yayın Evi
17 Mayıs 07
Sabahtan beri 27 Nisan darbesi konuşuluyor okulda. Her kafadan bir ses çıkıyor. Bizim dindarlar ateş püskürüyorlar orduya. Zaten pek hazzetmezler ya. Peki arkadaşlar. Gelin biraz oyun oynayalım. 'İnkılâpçı Müslümanın El Kitabı' için size sözüm vardı zaten. Soru: Ordu ile dindarlar arasında bir gerginlik var mıdır? Cevabı biz
Sayfa 210 - İz YayınlarıKitabı okudu
Yine “Sonun Başlangıcı” Belirtileri Don Carlos’un Ingiltere’ye girişini büyük ilgiyle okudum. Gerçeğin tekdüze, sıkıcı olduğunu; insanın kendini oyalamak için sanata, hayal ürünü şeylere yöneldiğini, romanlar okuduğunu söylerler. Benim için tam tersi: Gerçeklikten daha fantastik ve daha beklenmedik ne olabilir? Evet, bazen gerçeklikten daha
Soru şu: Dürtüsüz sevgi olur mu? Kendimiz için bir şey istemeden, çıkarsız sevebilir miyiz? Sevgimize karşılık bulamasak bile incinmeden yine sevebilir miyiz? Eğer size arkadaşlık teklif ediyorsam, siz de geri çeviriyorsanız, gücenirim değil mi? Bu gücenme duygusu arkadaşlıktan, cömertlikten, sempatiden mi doğuyor? Kuşkusuz gücendiğim sürece, kor­ku var olduğu sürece, ileride bana yardım etmeniz beklentisiyle size yardım -başka deyişle hizmet- ettiğim sürece sevgi varlık kazanamaz.
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.