“yavru deve annesine sormuş:
-anne bizim niye hörgücümüz var?
-çöl sıcağında susuzluğa dayanabilelim diye.
-anne bizim tırnaklarımız niye bu kadar geniş?
-çölde ayaklarımız kuma batmasin diye.
-anne bizim boynumuz niye bu kadar uzun?
-çölde uzaktan gelebilecek tehlikeleri görebilelim diye.
-peki anne, allah aşkına bizim Atatürk Orman Çiftliği’nde ne işimiz var?
bu ülke Atatürk Orman Çiftliği’nde yaşayan develerle dolu. yetenekleri ile alakası olmayan işlerde çalışan sürüyle mutsuz insan…
Okullarda hayatla ilgili gerçek hiçbir şey öğretilmediği,öğretmenlerin öğrencilerin ideallerini kaybettiğini gördük! Etraftaki insanların bomboş bilgilerle ve ülkelerine herhangi bir sevgi taşımadan büyüdüklerini gördük! kameraların köprülerden atlayanları zevkle çektiğini, binanın üstüne çıkmış bir adamı aşağıdan" atla, atla"diye
Bu ülke Atatürk Orman Çiftliği’nde yaşayan develerle dolu;
yetenekleriyle alakası olmayan işlerde çalışan sürüyle mutsuz insan... iyi ki 1991 yılının o soğuk Şubat sabahı, Balıkesir Saat
Kulesi’nin altında, kendime “Ben kimim, neden buradayım ve yapmak istediğim şey bu mu?” diye sormuşum, pardösüm artık
üzerime oturuyor olmasına rağmen.
Yavru deve annesine sormuş:
-Anne bizim niye hörgücümüz var?
- Çöl sıcağında susuzluğa dayanabilelim diye.
- Anne bizim toynaklarımız niye bu kadar geniş?
- Çölde ayaklarımız kuma batmasın diye.
- Anne bizimboynumuz niye bu kadar uzun?
- Çölde uzaktan gelebilecek tehlikeleri görebilelim diye.
- Peki anne Allah aşkına bizim Atatürk Orman Çiftliği’nde ne işimiz var?
Bu ülke Atatürk Orman Çiftliği’nde yaşayan develerle dolu; yetenekleriyle alakası olmayan işlerde çalışan sürüyle mutsuz insan …