İmam Kastalani
İmam Kastalani
{
Mevâhib-i Ledünniyye
Mevâhib-i Ledünniyye
} adlı eserinde şöyle der: "Bil ki, hiç kimse sallallahu aleyhi ve sellem'in marifet denizinden bir noktayı bile tamamıyla kavrayamaz. Allah'ın marifet bulutlarından O'nun gönlüne düşürdüğü katrelerden bir tanesini bile tam idrak edemez. Allah'ın O'na bahşetmiş olduğu hikmetli, özlü söz söyleme
Yazarlar ya da kitaplar insanı iyi kılar mı? Sanatın veya edebiyatın öyle bir gücü gerçekten var mı?
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
'in okurlarına temenni içeren vasiyetini hatırlatayım: 1) Benim kitaplarımı okuyan katil olmasın; Savaş düşmanı olsun. 2)İnsanın insanı sömürmesine karşı çıksın; Kimse kimseyi aşağılayamasın.
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
'i, Sait Faik'i, Orhan Kemal'i, Saramagoyu özümseyerek okuyanın dünyaya,insana ve diğer canlılara en ufak bir kötülüğünün dokunacağı düşünülemez bile. Bu edebiyatın insanı iyi kılma gücüyle açıklanabilir ancak. (
Sait Faik Abasıyanık
Sait Faik Abasıyanık
,
Orhan Kemal
Orhan Kemal
,
José Saramago
José Saramago
)
Reklam
Grafolojiye göre el yazımız kişiliğimizin üç özelliğini ortaya koyar. Kelimenin altında kalan herhangi bir çizgi, örneğin küçük g veya y harflerinin kuyrukları bilinçaltınla ilgili ipuçları verir. Yani Freud'un id dediği şeyle ilgili. Bu, en hayvani yanındır. Kuyruğun sağa dönük olması, geleceğe ve çevrendekilere güvendiğini gösterir. Kuyruk sola dönükse, geçmişine takılıp kalmış ve kendine bakıyorsun demektir.
Eve girdiğimizde önce şaşkın bir vaziyette odanın ortasında kalakaldım. Evimi daha önce görmüş olması bir yana birlikte yaşadığımız onca şeyden sonra bile böyle hissediyor olmam çok tuhaf. Komik ama erkek arkadaşını ilk defa evine çağıran liseli bir kız gibi mahcubum. Jamie hala spada bu durumda ev tamamen bize kalıyor. Damien da benim
Sayfa 149
Tek başına bir olay, boyutları ne denli geniş olursa olsun, hiçbir tarihsel gerçeği açıklamaz; olay daha önce belli bir insan yaşamı türünün genel çerçevesi içine yerleştirilerek bütünleştirilmelidir. Kalanı tarih günlüğünün ölü verileridir, oysa tarih demek, geçmişe yeniden can verme, geçmişi hayalinde yeniden yaşatmaktır. Tarih bir mumyalar müzesi olmaktan çıkmalı, gerçekte neyse o olmalıdır: coşkulu bir canlandırma denemesi. Ölüme karşı açılmış bir şanlı savaştır tarih. İşte bu nedenle, bir şeyi gerçekten anlatmış olmak istiyorsak, bir şeyin tarihini yapmış olmak istiyorsak, içinden fışkırdığı bitimsiz kaynaktan doğduğu anda göstermeliyiz onu, insanoğlunun yaşamını oluşturan insanca şeylerin tümünün gerçeği oradadır; yoksa istediğimizi gerçekleştirmiş sayılmayız.
Sayfa 55 - Yine Kuşak Kavramı
Fransız Filozof
Gabriel Marcel
Gabriel Marcel
'e göre, insanlar genellikle kendilerini sahip olduklarıyla bir ve aynı görmek eğilimindedirler. Bu eğilim onları nesne konumuna indirgemekte ve insan olmaları bakımından değerlerini yok etmektedir.
Reklam
Peki insana neden sormaz Yaratıcı yaratılmak ister misin istemez misin, diye
Bu varoluşa bir isyan sorusu, bu isyan hali iki õnemli sorun barındırıyor kanaatimce Doktor. Birincisi, insan yoksa, bir hiçse ona var olmak isteyip istemediği nasıl sorulacak? Yok olan bir şeye soru sorulamaz. Yok olan bir şey ancak var edilir, var kılınır. Hastan y eksi 3 yılında bir embriyo bile değildi; sadece Yaratıcının (lminde, ilim cinsinden bir varlığı vardı. Yok olduğu için, var olmak nedir bilmiyordu. Yoktu ve var olmak gibi bir niyeti de yoktu. Sonra bir gün anne babasının cinsel birleşmesinin ardından yaratıldı. Varoluşunu annesine de, babasına da borçlu değildi. Anne ve babası, her kim iseler, sadece buna vesile oldular. Kısacası var edilip edilmeyeceğini sormak için önce onu var etmek gerekir. O zaman da insan za ten var olmuş olur ve bu soru gereksizleşir. İkincisi, bu sorunun altında yatan saik, benliğin Yaratıcı kar- şısında kendi varoluş konumunu ayarlayamamasıdır. Yok ve hiç iken insana varoluş imkânı tanınması, tüm sahip oldukla- rının Yaratıcı tarafından verildiğini, sunulduğunu gösterir. Yani insan mutlak ācizlik, mutlak fakirlik, noksanlık ve mutlak ek- siklik mertebesindedir. Varoluş kimliği hiçlik olan bir insanın, kendisine varoluş imkânı tanıyan Mutlak Varlığa 'Beni neden yarattın, yaratırken bana mı sordun?' demesi bir sınır sorunu- dur. Mutlak Varlık, varoluş kimliği hiç olan bir şeye, 'Seni var etmek istiyorum, ne dersin?' diye niye sorsun ki? Böyle bir so- runun sorulması gerektiğine hakkı varmış gibi iddia etmek, Yaratıcı karşısında bir konum elde etme çabası, Yaratıcıyı bir nevi hesaba çekme girişimidir ve ciddi bir sınır ihlalidir."
Sayfa 234
Y- Neden adımla hitap etmiyorsun? D- birine renk ismi ile hitap etmek rahatsız edici bu kahverengi veya mor demek gibi Y- adım mor değil ama D- evet Y- kahverengi de değil D- biliyorum Y- yani neymiş adım ? D- yürü artık dolunay surat !
"Alemde var olan kötülük, Tanrının iyi olduğunu hatırlamaya hizmet eden bir şeydir. Aksi takdirde alem de Tanrı olurdu ki, bu da aslında alemin var olmadığı anlamına gelirdi." -
Frithjof Schuon
Frithjof Schuon
ÇÎRVANOK (MASALLAR)
Hebû tunebû, rehmet li gora dê û bavên min û we bû, li gundekî sê bira hebûn. Ji malê dinê tenê du kerê wan hebûn. Bi van keran ji çiyê êzing dibirin bajêr difirotin û jiyana xwe pê dom dikirin. Rojek ji rojan, ev herdu kerê wan hatin dizîn. Çol û çiya gişt geriyan nedîtin. Berê xwe dan malên gundiyan, dîsa nedîtin. Her sê bira li ser
Reklam
Vizigot kralı Alaric (y. 370-410) 410 yılında Roma'yı kuşatıp ele geçirdiği ve yağmaladığı zaman -bu son derece önemli olay, imparatorluğun nihai çöküşünün başlangıcını teşkil eder- Roma hukukunu oluşturacak mater­yaller henüz resmi bir şekilde toplanmamıştır.
Sayfa 106Kitabı okudu
"Acı çekmek bu dünyanın olumlu bir unsurudur, hatta bu dünya ile olumluluk arasındaki tek bağlantıdır. " -
Franz Kafka
Franz Kafka
Bilemem, belki bu yüzden Ben sana yanlış bir yerden edilmiş bir büyük yemin gibiydim. Beni hep aynı yerimden yaralayan o eve Yine de döneyim döneyim istedim.
Sayfa 33 - MetisKitabı okudu
Bunca
Aklımda.ki yorgunluk duyguındu, Hep bilmekti benim sanısızlığıın. Aklım anılarla yorgunluğumdu. Uykumda bile bu yalnızlığım Vardı. anlamadıklarını duydumdu. Ne kadar geçmiş varsa orada oldum. Aramak, hep alnımda bulduğum, Hiç usanmadan duyduğum duyu Ve bütün gelecekler için kurduğum düş, Y iizyıllar ötesinde uyuduğumdu.
Her gün bir kez bu kitabın başına geçtim. Her gün bir kez dışa­rı çıktım kırık bir bulutla yürüdüm, her gün bir insana bakıp, yüzümü yere eğdim. Her gün bir gazeteye boş gözlerle baktım. Her gün birileri konuştu, onları dinliyor gibi yaptım. Her gün bir kez "neredeyim" diye sordum kendime. Her gün bir kuzey kışı indi içime. Her gün karşımda duran fotoğraflarına baktım. Bir kez öfkelendim her gün bir kez sordum kendime neden bu kadar bağlandın. Her gün adalet ve zalimlik üzerine düşündüm. Belki de her şey. Her gün bir barbar, bir medeni ile gezdim so­kaklarda. Minareleri her gün sabaha ezan sesleriyle ben açtım. Her gün bir perdeyi aralamaya çalıştım. Her gün hiçbir şeyi an­lamadığımı düşündüm, her gün her şeyi anladığımı düşündüm. Güvercinleri yolculadım. Her gün, günlere dayanamadığımı düşündüm. Kitapları alt alta dergileri kıvırarak yan yana diz­dim. Ne idüğü belirsiz yerler benimle yürüdü. Gördüğüm her "cümle" bana bir bıçak gibi battı, anlamadım. Her gün bir taş parçası söktüm içimden. Her gün uyku beni koynuna alsın diye yalvardım. Her gün, gün bitiyor gece bitmiyor dedim. Her gün işlerin beni avutmadığını gördüm. Ayrılık günlerini sonradan
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.