Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
79 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ben bu kitabı bir kaç yıl arayla okurum. Gerçekten çok güzel
Taş
TaşMehmed Alagaş · İnsan Dergisi Yayınları · 2000710 okunma
268 syf.
·
Puan vermedi
‘Kürk Mantolu Madonna; Maria Puder’, ‘Üst Kattaki Terörist’in Alt Kattaki Komşusu; Nurettin ‘, ‘Yüzüncü Ad’ın Dul Kadını; Marta’, ‘Baltası Kadar Masum Katil; Raskolnikov’, ‘İsimle Ateş Arasında; Nihade’, ‘ 5 yaşında kocaman bir çocuk; Alper Kamu’, ‘Afili Filinta; Nuh Tufan’, ve dahası... Ben kimseyi Ömer kadar sevmedim. Öyle roman
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019170,9bin okunma
Reklam
261 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
En Alttakiler, 21 Ekim 1985 yılında yayınlanan araştırmacı gazeteci yazar Günter Wallraff'ın 1980'li yılların başlarında, Federal Almanya'daki insan hakları ihlalleri ve yabancı düşmanlığını anlatan, uluslararası bir başarı elde etmiş olan kitaptır. Kitap, Günter Wallraff'ın, Almanya'da çalışan bir Türk işçisi (Levent Ali Sigirlioğlu, daha sonraki
En Alttakiler
En AlttakilerGünter Wallraff · Milliyet Yayınları · 1985198 okunma
280 syf.
9/10 puan verdi
Tamam artık okumıycam bu işkenceyi kendime yapamam diyip kenara atıp 1 saat geçmeden geri döndüğüm kitaptır .yaşanmış olması en çokta etkiliyen bu ....acaba anlatımı davada herşeyi anlatabildimi bilmiyoruz. Yanılmıyorsam 2009da dava olucaktı aradan kaç yıl geçmiş ve ben bunu hayla düşünüyorum...kitap fazlasıyla etkiliyor .
Leyla
LeylaAlexandra Cavelius · Pegasus Yayınları · 20167,4bin okunma
400 syf.
10/10 puan verdi
Bu yıl okuduğum kitaplar arasında yer aldı. Inci Aral'ı ilk kez okudum... Konu güzeldi. Biraz da ders alınması gereken bir hikaye idi. Ben kendi adıma, bu yaştan sonra bir ders aldım doğrusu. Sonucunda da çok mutlu oldum. Inci Aral'a bu kitabı yazdığı için teşekkür ediyorum. Kuzene de kitabı bana verdiği için teşekkürler...
Ölü Erkek Kuşlar
Ölü Erkek Kuşlarİnci Aral · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2019940 okunma
Ben bir Charles Bukowski modası olduğunun farkında değilim. Yalnız yaşayan biriyim, kalabalıktan hoşlanmam; bu tür tuzaklara düşmeyecek kadar yaşlı, kuşkucu ve çakalım. Bu iki haftada yaptığım üçüncü söyleşi, ama ben buna modadan ziyade matematiksel bir tuhaflık olarak bakıyorum. Umarım hiçbir zaman moda olmam. Moda olmak lanetlenmek demektir. Bende ya da yaptığım işte bir tuhaflık var demektir. Sanıyorum 46 yaşında, 11 yıl boyunca sessizce çalıştıktan sonra böyle bir şeyden endişe etmeme gerek yok. Tanrılar benimledir umarım. Benimle olduklarını düşünüyorum.
Reklam
360 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bir kaç gündür Seattle sokaklarında 80 yıl önce karfırtınasında kaybolmuş bir çocuğu arıyorum.Uzun zamandır bir kitaptan bu kadar etkilenmemiştim.Çok sürükleyici ve de etkileyici....Ben gözyaşlarımı tutamadım..
Böğürtlen Kışı
Böğürtlen KışıSarah Jio · Arkadya Yayınları · 201138,7bin okunma
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ben bir Charles Bukowski modası olduğunun farkında değilim. Yalnız yaşayan biriyim, kalabalıktan hoşlanmam; bu tür tuzaklara düşmeyecek kadar yaşlı, kuşkucu ve çakalım. Bu iki haftada yaptığım üçüncü söyleşi, ama ben buna modadan ziyade matematiksel bir tuhaflık olarak bakıyorum. Umarım hiçbir zaman moda olmam. Moda olmak lanetlenmek demektir. Bende ya da yaptığım işte bir tuhaflık var demektir. Sanıyorum 46 yaşında, 11 yıl boyunca sessizce çalıştıktan sonra böyle bir şeyden endişe etmeme gerek yok. Tanrılar benimledir umarım. Benimle olduklarını düşünüyorum.
Onu iki yıl sonra ilk görüşüm bu. Karaköy'de, Nişantaşı dolmuş kuyruğunun sonlarındayım. O da hemen karşıdaki Şişli kuyruğunun önlerinde. Bilmiyorum, fark etti mi beni. Yine güzel. Saç biçimi ve rengi aynı. Biraz zayıflamış. Az sonra dolmuşuna bindi ve gitti. Öyle anlar vardır ki bir merhaba, Ufak bir selam her şeyi yeniden
Reklam
Erdal .. Mamak Askeri Cezaevi'nde idam hükümlüsü bir gencin, Erdal Eren'in son fotoğraflarını çekmiştim yıllar önce. Yarım saat kadar yanında kalıp, koşullar elverdiğince konuşup, yaklaşık 2 'makara' fotoğraflayıp ayrılmıştım oradan. Deklanşöre son defa basıp, parmaklıklar arasından 'sessiz sitemsiz' bakışını dondurduğum o günün gece yarısında
Atlantik'in dibinde bir kitap var. Anlatacağım, işte onun öyküsü. Belki nasıl sonuçlandığını biliyorsunuz: o tarihte gazeteler yazdı, bazı yapıtlarda da belirtildi: 14 Nisan 1912'yi 15 Nisan 1912'ye bağlayan gece, Titanic gemisi, Newfoundland açıklarında battığında, en ünlü kurbanlarından biri de, İranlı bilge ozan, gökbilimci Ömer Hayyam'ın
"Acı var," dedi Shevek ellerini açarak. "Gerçek. Ona yanlış anlama diyebilirim, ama var olmadığını veya herhangi bir zamanda yok olacağını var sayamam. Acı çekme, yaşamımızın koşulu. Başına geldiği zaman fark ediyorsun. Onun gerçek olduğunu anlıyorsun. Tabii ki, tıpkı toplumsal organizmanın yaptığı gibi, hastalıkları iyileştirmek, açlık ve adaletsizliği önlemek doğru bir şey. Ama hiçbir toplum varolmanın doğasını değiştiremez. Acı çekmeyi önleyemeyiz. Şu acıyı, bu acıyı dindirebiliriz, ama Acı'yı dindiremeyiz. Bir toplum ancak toplumsal acıyı -gereksiz acıyı- dindirebilir. Gerisi kalır. Kök, gerçek olan. Buradaki herkes acıyı öğrenecek; eğer elli yıl yaşarsak, elli yıldır acıyı biliyor olacağız. En sonunda da öleceğiz. Bu doğuşumuzun koşulu. Yaşamdan korkuyorum! Bazen ben- çok korkuyorum. Herhangi bir mutluluk çok basit gibi geliyor. Yine de her şeyin, bu mutluluk arayışının, bu acı korkusunun tümüyle bir yanlış anlama olup olmadığını merak ediyorum... Ondan korkmak veya kaçmak yerine onun... içinden geçilebilse, aşılabilse. Arkasında bir şey var. Acı çeken şey benlik; benliğin ise- yok olduğu bir yer var. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Ama gerçekliğin, rahatlık ve mutlulukta görmediğim, acıda gördüğüm gerçeğin, acının gerçekliğinin acı olmadığına inanıyorum. Eğer içinden geçebilirsen. Eğer sonuna kadar ona dayanabilirsen."
Bu yıl keşf etdiğim benim için özel 10 kitap: 1.Uçurtma Avcısı-Khaled Hosseini ( bu kitapta hiçmi gülmedim, evet hiç gülmedim ) 2.Ustam ve Ben - Elif Şafak ( yeri başka bu kitapın Çoto deyince yüzüm güler ) 3.Şeker Portakalı-José Mauro De Vasconcelos ( ağladığım ilk kitaptır kendileri :) ) 4.Yağmur sonrası-Sarah Jio ( aşk kitabı deyince henüz aklıma bu kitap gelir ) 5. Beyaz gemi- Cengiz Aytmatov ( Orozkulu öldüresim geldi :) Sonu şaşırtıcı güzel bitti ) 6.Fareler ve İnsanlar-John Steinbeck (aşktan başka da şeyler var hayatta sadakat ve dostluk gibi ) 7.Bin muhteşem güneş- Khaled Hosseini ( Khaled Hosseiniye şapka çıkarasım geldi kadınları bu kadar derinden anladığı için ) 8.Aşk- Elif Şafak ( bu kitap özeldir çünki yarım bırakıp ardından 1 yıl sonra başlamıştım ) 9.Böğürtlen kışı- Sarah Jio ( bir oyuncak ayı için bile gözleri dolarmı insanın :)) ) 10.Leyla- Alexandra Cavelius (2014ün tüylerimi diken diken eden kitabı)
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.