Bir süre sessiz kaldıktan sonra devam etti, "Ah, yavrum... Yaşamdan keyif alamayıp sığ fikirlerle basmakalıp kalanlar, ömürlerini tek bir amaca odaklayanlardır. Onlar vasatlardır.
Karanlık aniden aydınlansa da, her şey eskisi gibiydi.
Reklam
Santoku, "Bilmesinler... Bilmesinler... Bu onlar için daha iyi." dedi ve sakince ekledi, "Ateşin ne olduğunu bilmeyen cehennemde nasıl yansın?"
"Nasıl yani? Hepimiz aynı metalden yapılmadık mı?" dedi Tırtıklı.
Haftalar geçti, günler birbirlerine yapışmış makarnalar gibi suyun içinde süzüldü.
Osmanlı medeniyeti şifahi (sözlü) bir medeniyetti. Bu şifahi kültür, nesilden nesile gürül gürül akar ve cehaleti sürüp götürürdü. Burçaklar veren tek buğday danesi gibi hoca talebesine ilmini giydirir, usta kalfasına, kalfa çırağına hünerini öğretirdi.
Sayfa 96 - İstanbul Fetih Cemiyeti 1982 BaskısıKitabı okuyor
Reklam
1,000 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.