Merhaba kitapseverler
#Uyuyangüzeliuyandırma#AslıhanSavaş#Distopya#ozlemli_kitaplar#okudumbitti
"Buda bir ada öğretisiydi sonuçta.Son öğretisi.
Buraya uyutularak geldiğimizi ve gözlerimizi bu güzelliğe açtımızı düşünürken asıl uyuyanın ada olduğunu farkettim acı bir şekilde. Tıpkı rüyalarımdaki gibi. Geldik ve bu saklı güzelliği uyandırdık. Saklandığı yerden çıkmış,hapsolduğu alandan taşmış, güzellik uykusundan uyanmıştı sonuç itibariyle. Yüzlerce yıllık hikâyesi bizlerle birlikte dilden dile yayılmaya başladı ve bir şekilde başka kulaklara kadar ulaştı. Bilirkişi ' nin anlattığı masallarla hem ben hem de masalın kendisi uyandı."
" Bizim kadar tecrübeli olmasada bizler savaşın aynı zamanda terbiye ettiği çocuklardık. Hayatın akışına kendimizi kaptırsak bile bir şekilde yolumuzu bulabiliriz. Buna yeniden başlamak da dahil"
Eski dünyadan uzak ,yeni hayat misyonu yüklenen ada halkının sorunları ,gün geçtikçe başka boyutlara taşınırken, savaştan kaçıp sığındıkları ada onları korumaya yetecek mi?
Yazarın "Dişital Ada" serisinin devam kitabı olan #uyuyangüzeliuyandırma kitabında distopik bir eser sizleri bekliyor . Bu türü sevenlere önerim olsun. Sağlıcakla kitapla kalın
@perseusyayinevi
Aylin Sezersan
“Algımızın kaynağı, görme şeklimiz arşiv bilincimizde yatar. Eğer on kişi bir buluta bakarsa, ortaya on farklı algı çıkacaktır. Bulutun bir köpek, bir çekiç veya bir palto olarak algılanması zihnimize üzüntümüze, anılarımıza, öfkemize bağlıdır. Algılarımız bunlarla birlikte bütün öznellik hatalarını taşır. Sonra algılarımıza bağlı olarak överiz, suçlarız, aşağılarız veya şikayet ederiz. Fakat algılarımız elemden şiddetli arzu, öfke, cehalet, yanlış görüşler ve önyargıdan oluşur. Mutlu olmamız veya acıyı çekmemiz geniş ölçüde algılarımıza bağlıdır. Algılarımızın derinine bakmak ve bunların kaynağını anlamak önemlidir.”
“Bir marangoza, tahtaya, zamana, beceriye ve daha pek çok nedene ihtiyacımız vardır. Ve bu nedenlerden her birinin diğer nedenlere ihtiyacı vardır. Tahtanın ormana, güneş ışığına, yağmura v.s. ihtiyacı vardır. Marangozun ebeveynlerine, kahvaltıya, taze havaya v.s. ihtiyacı vardır. Ve bunların her birinin de diğer şartlar tarafından ortaya çıkarılması gerekir. Eğer bu şekilde bakmaya devam edersek hiçbir şeyin dışarda kalmadığını görürüz. Bu masayı bize getirmek için evrendeki herşey bir araya gelmiştir. Güneş ışığına, ağaçların yapraklarına ve bulutlara derinlemesine bakınca masayı görebiliriz. Tek herşeyin içinde görülebilir ve herşey de tekin içinde görülebilir. Bir sonuç ortaya çıkarmak için tek neden hiç bir zaman yeterli değildir. Bir neden aynı zamanda bir sonuç olmalıdır ve her sonuç da başka birşeyin nedeni olmalıdır.”
Farkındalık kapısı açıldığı zaman kapatamazsınız.
Olan herşeyin süreksiz,özsüz ve birbirine bağlı doğasını gözlediğimiz zaman yaşama karşı hoşnutsuzluk hissetmeyiz.
Bize acı çektiren süreksizlik değildir.Bize acı çektiren sürekli olmayan şeylerin sürekli olmasını istememizdir.
Gümüşi bir kuş sonbahar gölünün üstünde uçuyor.
Geçip gittiği zaman gölün yüzeyi kuşun imgesini tutmaya çalışmıyor.
Hiç ıstırabınızın olmamasını istiyorsanız ,hiç sevincin olmamasını kabul etmelisiniz.
Eğer birini gerçekten seviyorsanız,kendinizi bir dinleyici olmak için eğitin.
Sevgimiz anlayıştan oluşmadığı sürece,bu gerçek sevgi değildir.
Algının olduğu yerde aldanışta vardır.
Her adımla ,gerçekliğin yüreğine dokunursunuz
Farkındalık kapısı açıldığı zaman kapatamazsınız.
“İnsanlar hiç durmadan acılarından ve sevinçlerinden bahseder. Fakat acı çekilecek veya sevinilecek şey nedir?
Duyusal zevkten gelen sevinç her zaman acıya yöneltir, ve Yol’u uygularken acı çekmek her zaman sevinç getirir.
Sevincin olduğu yerde acı vardır.
Hiç ıstırabınızın olmamasını istiyorsanız hiç sevincin olmamasını kabul etmelisiniz.”
“Yalnızlık, iyi bir iletişim, anlayış ve sevgi dolu müşfiklik olmadığı sürece sadece iki bedenin bir araya gelmesiyle azalmaz.”