Bedevi bir kadına bir gün en çok hangi çocuğunu sevdiğini sormuşlar. Kadın şöyle yanıt vermiş: "Hasta olanı iyileşene kadar, en küçüğü büyüyene kadar, yolda olanı da eve dönene kadar.
Önünde yine kapanırsa kapılar, bitenin hayatın olmadığını, sadece hayatlarından ilki olduğunu, bir başkasının başlamak için sabırsızlandığını söyle kendine açıkça.
Bir Acem doktoruyla bir Osmanlı prensesinin evliliği. Bu evlilikten doğan Osmanlı prensinin Ermeni dostunun kızıyla evliliği ve bir çocuk; İsyan. İsyanın tıp eğitimi, bir yandan da Fransa’da Alman işgaline karşı direnişi. Ortadoğu’nun türlü karışıklığı arasında İsyan Kitabdar’ın Yahudi Clara ile evliliği, kardeşinden gördüğü zulüm. Hamile karısı Clara’yı bırakmak zorunda kalması. 16-17 yıllık tutsaklık ve hasret. Bir öğrenciden bir direniş kahramanına; Bir kahramandan bir deliye yolculuğun hikayesi. Ve sonunda kavuşma. Ya sonrası? Orası muallak.
Karakterlerin işlenmesi de mekanların betimlenmesi de yetersiz olmasına karşın, hikâyenin sürükleyiciliği, olay örgüsü ve hissettirdikleri kitabı bir çırpıda okumaya itiyor insanı. Yüzeysellik insanı ne kadar merakta bıraksa da olayların ilerleyiş biçimi insanı daha çok kendine çekiyor, kişi ve olayların derinliğini düşünmekten alı koyuyor.
Doğu'nun LimanlarıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202132,5bin okunma
"...ama zaman denen şey bir yanılsamadır. Geçmişin, saatlerin ve günlerin ve haftaların ve on yılların kül kadar ağırlığı vardır; gelecek zamansa, isterse sonsuza dek sürsün, daima saniye saniye yaşanır."