Şüphesiz, başkanın kızının paletindeki en kusurlu renkti Baran Tandemir.
Baran; ne kadar özgürse o kadar tutsaktı mavileri, başkanın kızı ne kadar tutsaksa o kadar özgürdü hayalleri.
İnsan sahip olduklarıyla oynardı kumarını,
Her gün farklı bir isim ile dünyaya meydan okuyan kızımız da hayallerini kaybediyordu bu kumarda.
Hayatı öğrenmeye çalışıyordu, belki de hayatı Baran'dan öğreniyordu.
Baran'ın hüzünlü mavileri de kızın kumsallarına meydan okuyordu.
Beyaz'ın gerçekliğini öğretiyordu kitap size.
Bu kitap, birbirlerini susarak dinleyen iki karakterin hikayesiydi.
Siz onların sessizliğini anlamaya çalışıyordunuz, belki cebinizdeki son parayla bir trene biniyor ve sadece gidiyordunuz.
Zaten bu kitapta kalmak isterken gidenlerin, gitmemek için direnenlerin kitabıydı.
Kalan daha çok gidiyordu, giden ise unutamıyordu.
Birbirlerine düğümlenmiş iki hayatı okuyordunuz.
Bu kitap hayattan alıntı yapmıştı her satırında...
Fırça izleri, bu kitabın parmak izleriydi ve yazar her kelimesinde daha çok boyamıştı bizi hüznün mavisine...