'Bir şey kesseler karnımdan iyi gelecek sanıyorum,' dediydi bir gün... Bir igneden sonra uyuyordu. Elleri yorganın üstünde... Saçları terden alnına yapışmış... Solukları yüreğimi parça parça etti. Boğuşuyordu ölümle... Her zamanki gibi titiz, sinirli, hamarat... Çöp gibi bileklerine dalmış gitmişim. Öldü gibi geldi bir aralık... İrkilip dikildim. Savaşta... Gece vakitleri... Ön siperlerde olur ya da düşman topraklarında haber almaya çıkarsın... Baktım hayır! Ölmemiş... Kaç kere böyle öldü sanmışımdır. Kaç kere öldü sandımsa, o kadar taze ölüm acısı çektim. Ama sevdiğimiz insanın acı çekmesini seyretmek, ölüm acısından çok daha zor gelmiştir bana... Kıvranırken, karnından vurulmuş adamlara benziyordu. Savaşta karnından vurulmuşları ben çok gördüm. Hep bundan korkmuşumdur. Ateşe tutulunca kendimi yüzükoyun yere attım mı, toprağa bir daha minnet duyardım. Bugün bile toprağa yalnız toprak olduğu için saygım vardır. Sancılar başladı mı, bizi başından savmak isterdi. Gülmeye çabalardı, dudaklanını çiğneyerek... Hele Kadir odadaysa, neler çektiğini ben bilirim. Güçlü kadındı senin Fatma teyzen... Yürekliydi. Mütarekede 'Kuvayi Milliye Bölüğü' adını takmıştık. Mahpushaneye bir zafer müjdesi getirişi vardır. Kaç kere anlattım, biliyorsun. Kar fırtınasının içinden bir başka fırtına gibi geldiydi, kara çarşafını savura savura... Kadir'i elinden tutmuş... İnönü Zaferi'nin müjdesini getirdi bize... Çok sevmişimdir Fatma teyzeni... Yeniden yeniye... Kat kat sevdim.