" Bütün çağlarda insanlar tamahı, açgözlülüğü tanımışlardır. Ama tamah ve açgözlülük başka hiçbir çağda bugün olduğu kadar, eşyaya yönelmiş ölçüsüz, taşkın, başka her türlü duyguyu gölgede bırakırcasına ciğer sökücü bir hırs halinde kendini açığa vurmamıştı. Daha çok şeye sahip olmak, daha çok şey yapmak, daha çok şey başarmak... Bugün dünden daha çok, yarın bugünden daha ilerde. İnsanların boyunlarına binmişti ifrit. Kamçısını tam yüreklerinin başına indiriyor ve uzaklarda alayla göz kırpan yalancı hedeflere doğru dehliyordu onları. Daha yanına varır varmaz çözülüp yok olan ve aşağılayıcı bir biçimde hiçleşen hedeflere... Her başarıyı yeni ve daha parlak hedefler izliyor ve her hedefin başında onları daha acı, daha tüketici bir hiçlik bekliyordu. Ve bu dinmez bir susuzluk halinde insan ruhunu kemire kemire ta mezara kadar böylece uzayıp gidiyordu, ama kimse bu amaçsız koşunun farkında değildi, gömüyorlar, bilmiyorlardı. Hayır, öyle değil, ilerde bileceksiniz! Hayır, bir bilseniz kesin bir bilgiyle, And olsun, göreceksiniz cehennemi...
Sayfa 111Kitabı okudu
Bir zamanlar boş gezmeyi iş yapmaktan çok seven üç ar­ kadaş varmış. Bugünden yarına geçinmek, gittikleri yerlerin birinden yüz bulsalar , beşinden kovulmak canlarına tak de­miş. Alın teriyle kazanıp gönül rahatlığıyla yemeyi de göz­lerine kestiremezlermiş, çünkü elleri işe yatkın değilmiş. Bir gün, uzun bir yolculuktan sonra, yüksekçe bir tepede
Her zerresini çok sevdiğim kitap
İmza Tesellisi Hüznün kaynağı geçmiş,korkunun kaynağıysa gelecektir. Kur'ân-ı Kerîm'de "Allahın velilerine korku ve üzüntü yoktur" buyurulur (Yunus,62).Onların acıları ve korkuları hayatlarını olumsuz etkilemez.Onlar acıları ve korkuları hayatlarını olumsuz etkilemez. Onlar acı ve kederlerin kaynağı olan akıllarını imanla
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
Bir dakika önce, yani bu olay başınıza gelmeden önce başka biriydiniz; hatta yalnızca bir değil, yüz, hatta yüz bin başka kişiydiniz. Nitekim bunda şaşılacak hiçbir şey de yok. Daha ziyade, bugün olduğunuz kişinin, bugünden yarına aynı kalacağından ne kadar emin olabileceğinizi düşünün derim.
Bütün çağlarda insanlar tamahı, açgözlülüğü tanımışlardır: ama tamah ve açgözlülük başka hiçbir çağda bugün olduğu kadar, eşyaya yönelmiş ölçüsüz, taşkın, başka her türlü duyguyu gölgede bırakırcasına ciğer sökücü bir hırs halinde kendini açığa vur­ mamıştı. Daha çok şeye sahip olmak daha çok şey yapmak, daha çok şey başarmak... Bugün dünden daha çok, yarın bugünden daha ileride. İnsan­ ların boyunlarına binmişti ifrit; kamçısını tam yüreklerinin başına indiriyor ve uzaklarda alayla göz kırpan yalancı hedeflere doğru dehliyordu onları; daha yanına varır varmaz çözülüp yok olan ve aşağılayıcı bir biçimde hiçleşen hedeflere... Her başarıyı yeni ve daha parlak hedefler izliyor ve her hedefin başında onları daha acı, daha tüketici bir hiçlik bekliyordu. Ve bu dinmez bir susuzluk halinde insan ruhunu kemire kemire ta mezara kadar böylece uzayıp gidiyordu; ama kimse bu amaçsız koşunun farkında değil­di, görmüyorlar, bilmiyorlardı: •Hayır öyle değil, ileride bileceksiniz! Hayır, bir bilseniz kesin (bir) bilgiyle, And olsun, göreceksiniz cehennemi...
2-DİYALEKTİK ve TARİHSEL MATERYALİZM: Diyalektik materyalizm, Marksist-Leninist partinin dünya görüşüdür. Doğa olaylarına yaklaşışı, onları inceleme ve anlama yöntemleri diyalektik, doğa olaylarını yorumlayışı, bu olayları kavrayışı ve teorisi materyalist olduğundan, bu dünya görüşü diyalektik materyalizm adını almıştır. Tarihsel materyalizm,
Sırça Köşk
Bir zamanlar boş gezmeyi iş yapmaktan çok seven üç arkadaş varmış. Bugünden yarına geçinmek, gittikleri yerlerin birinden yüz bulsalar, beşinden kovulmak canlarına tak demiş. Alın teriyle kazanıp gönül rahatlığıyla yemeyi de gözlerine kestiremezlermiş, çünkü elleri işe yatkın değilmiş. Bir gün, uzun bir yolculuktan sonra, yüksekçe bir tepede
3 MAYIS'I ÜÇ İSİMDEN DİNLEMEK Hakan Paksoy, Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Prof. Dr. İskender Öksüz ve Sadi Somuncuoğlu Hakan Paksoy (HP): Millî Düşünce Youtube kanalı izleyicilerini selamlıyorum. Bugün önemli bir konuyu, Türk siyaset ve fikir hayatında ve devlet hayatında önemli olmakla birlikte çok da fazla üzerinde durulmayan bir olayı
Mühim işlerimizi tehir etmeyi severiz. Bazılarımızda bu, tembellikten ve ihmalden ziyade, mükemmeliyet aşkıdır. O işi ehemmiyeti nispetinde muhtaç olduğu geniş zamana, huzura bırakırız. Benim de öyle yıllardan beri gününü bekleyen projelerim var. O gün nasıl gündür? Evvelâ çok uzundur, yirmi dört saat değil, yirmi dört yıl sürecek gibi gelir;
Sayfa 60
Peygamberimiz Aleyhisselâm, ahirette kazanacakları üstün sevapları anlatarak, Müslümanlara cihadı özletmeye çalıştı. Malî durumları elverişli olanları da, ahirette karşılığını görmek üzere, askerlere yiyecek ve binecek yardımında bulunmaya davet ve teşvik etti. Bunun üzerine, hali vakti yerinde olan Müslümanlar, mükâfatını Allah’tan umarak, mal
Biraz da kâğıt almak istemez misiniz efendimiz? Kâğıt mı? Ne kâğıdı? Kâğıt, efendimiz yazmakmak için. Ne yazmak için? Benim büyük ve mustarip bir ruhum yok ki Olric. Ben on ikinci dereceden resmî bir Türk vatandaşıyım. Törelerime bağlıyım. Yazamam ben. Ben fakir bir Turgut’um. Turgutların en önemsizi. Şimdiye kadar yaptırdığım bütün tahliller
“Din” sözcüğünün Kur’an’daki bu apaçık anlamını, yirminci yüzyılın cahiliye ortamında tüm insanlar unutmuş görünmektedir. Cahiliye yanlıları da kendilerini müslüman olarak niteleyen bazı kimseler de bu gerçekten tümüyle habersiz durumdadırlar! Bu tipler “din” dediklerinde, sadece inanç ve ibadet esaslarını anlıyorlar… Ve bir kimse Allah’ın
Bir dakika önce, yani bu olay başınıza gelmeden önce başka biriydiniz; hatta yalnızca bir değil, yüz, hatta yüz bin başka kişiydiniz. Nitekim bunda şaşılacak hiçbir şey de yok. Daha ziyade, bugün olduğunuz kişinin, bugünden yarına aynı kalacağından ne kadar emin olabileceğinizi düşünün derim.
Resim