Merhaba Sevgili Kitapseverler
Bugün sizlere Ömer Yatbaz ‘ın yazmış olduğu “bize yaşanmayacak bir gelecek yazdım” kitabı ile geldim. Kitabımız gerçek bir hikayeden uyarlanmış. Yazardan okuduğum ilk kitap olsa da meğerse bu kitap, yazarımızın yazmış olduğu üçüncü kitapmış. Aynı zamanda edebiyat dergilerinde de şiirleri mevcutmuş.
"-bizim
Denizin Son Martıları/ Nurullah GENÇ
Cümle İslam aleminin Ramazan bayramını can-ı gönülden tebrik ederim.
Bir önceki paylaşımımda söylemiştim tekrar edeyim, Ramazan ayı benim için çok özel çok güzel ve çok verimli geçti. İnsanın zaman zaman manevi anlamda içine dönük okumalar yapması gerektiğini net anladım. Ramazan ayı da bir nevi öyle bir
Avrupa Bilimler Akademisin'in ve Amerikan Bilimler Akademisin'in ilk Türk üyesi, Rus Bilimler Akademisin'e
Fuad Köprülü'den sonra seçilen ikinci Türk, Türkiye Bilimler Akademisin'in en genç kurucu üyesi, TÜBİTAK Bilim ödülü kazanan en genç bilim adamı... İki şeref doktorası, Paris'te Collége de France'ta profesörlük,
... kötü bir cümle kurmak istemiyorum. gerçekten... hayal kırıklığımı ifade etmeye çalışırken son derece zorlanıyorum. Sonucu iyi ya da kötü olsa bile bir iş için harcanılan emeğe ve zamana saygım var. Ama bu kitap... 1 vermek bile kötü hissettiriyor. Katiller çetesi başlangıçta sevdiğim ve 3. kitabı favorilerime giren bir seriydi. (Bugün re read yapsam kesinlikle girmez - playlisti hariç.) Bana kalsa bu seri bu kadar uzatılmamalıydı. Büyük ve altı dolu bir olay örgüsü yoktu. Max 3 kitap olabilirdi ama o bile gözüme fazla geliyor. Eğer daha güçlü karakterler, diyaloglar ve olay örgüsü yaratsaydı güzel bir seri olabilirdi ama yazar o potansiyeli harcadı. Yazarın baştaki amacı neydi bilmiyorum ama bence ilk kitaptan son kitaba gelene kadar amacının ne olduğunu unutmuşa, hikayesinden kopmuşa benziyor. Final kitabı anlamsızlıklar silsilesiydi. Seriyi artık sonlandırmak için duygudan yoksun, anlamadığımız gereksiz onca detayı yazmış. Karakter gelişimi denen bir şey yok. Karakterlerin arasında içimize işleyen bir duygu yok. Saygı duymaya çalışıyorum ama yazar kendi emeğini göz göre göre harcamışken gerçekten de zorlanıyorum. Keşke devam etmeseydi. Son zamanlarda okuduğum en kötü final kitabıydı.
En Karanlık TarafJ. A. Redmerski · Ephesus Yayınları · 2023101 okunma
Merhaba arkadaşlar. Malemute Kid karakteri ile doya doya bir Western macerası yaşamaya hazır mısınız? Şimdiden iyi akşamlar ve iyi iftarlar dilerim hepimize. Yordam Kitap kaliteli baskılarıyla uzun zamandır dikkatimi çekiyordu. Alfa ile aralarında kaldım, elektronik kitapta bile kalite gerçek anlamda fark ediyor bunu bir kere daha anlamış oldum.
Büyük Selçuklular hakkında siyasi,kültürel,ekonomik yönleriyle bilgi edinmek isteyenlerin başvurabileceği ,şekil olarak konu değil Selçuklu sultanları ve dönemlerinde olan olayları kronolojik sıra ile okuyup öğrenebileceğiniz bir kitap.
Buraya uzun uzun hangi sultan zamanında ne olup bitmiş yazmak niyetinde değilim.Herzamanki gibi okuduğum
Güzel bir konunun nasıl heba edildiğini konuşacağız bugün. Öncelikle yorumuma başlamadan önce sevgili dex yayınlarına bu kadar kötü çeviri ve editörlük yapabildikleri için tebrik etmek istiyorum. Çeviri ve editörlük ancak bu kadar kötü yapılabilirdi. Bir kitaba yüzlerce lira verip devrik, anlatım bozukluğu ile dolu cümleler ile bitmeyen yazım
Yavaşla, Kemal Sayar’ın en çok okunan kitaplarından birisidir. Kitapta bir çok noktaya değiniliyor. Merak edenlere kitabı okumalarını tavsiye ediyorum. Yazar, bizlere “Bu dünyadan bir defa geçeceksiniz” diyor. Acaba bunun farkında olarak hareket edebiliyor muyuz? Bu üzerinde kafa yorulması gereken güzel bir konu.
Benim kitaptan yola çıkarak değinmek istediğim başka bir nokta var. Kitapta, “Var olmak, sırtını ötekine yaslayabilmektir.” cümlesi yer alıyor (sayfa 242). Üzerinde düşünülmesi gereken bir cümle olduğu kanaatindeyim. Günümüzün en önemli problemlerinden birisine dikkat çekiliyor. ‘Güvenmek’ ya da ‘Güvenememek’… Hem toplum olarak hem de birey olarak kimse kimseye güvenemiyor. Eskilerin dediği gibi ‘insan, insanın kurdu’ oluyor da ‘insan, insanın yurdu’ olamıyor. İş yerlerimizden tutun da arkadaş ortamlarımıza kadar her yerde güvensizlik hakim. Maalesef, var olmak için sırtımızı kimseye yaslayamıyoruz. Hepimizin yaşadığı ancak kimseye söyleyemediği/söylemediği huzursuzluğun sebeplerinden birisinin de bu olduğunu düşünüyorum. Yavaşla kitabını okumayı bugün bitirdim ve kitabın son sayfalarına doğru okuduğum bu cümle yüreğimin derinlerine bir sızı gibi saplandı. Güven, güvensizlik, güven eksikliği…