"Pek çabuk değişiyorum; bugünüm, dünümü yadsıyor. Merdivenleri çıkarken basamakları atladığım oluyor sık sık ve hiçbir basamak bağışlamıyor bunu. Yukardayken kendimi hep yalnız buluyorum. Kimse benimle konuşmuyor, yalnızlık ayazı titretiyor beni. Ne arıyorum yükseklerde? Benim hor görmem ve özlemim birlikte büyüyorlar; ne denli yükseğe çıkarsam o denli hor görüyorum yükseleni. Ne arıyor yükseklerde? Nasıl utanıyorum yükselmemden ve sendelememden! Nasıl alay ediyorum çabuk çabuk solumamla! Nasıl nefret ediyorum uçandan! Nasıl yoruldum yükseklerde!"
Doğru söyledin, Zerdüşt. Yükseğe çıkmak isteyeli artık kendime güvenim kalmadı,nasıl oldu bu?Pek çabuk değişiyorum: bugünüm, dünümü yadsıyor.
Merdivenleri çıkarken, basamakları atladığım oluyor sık sık, ve hiçbir basamak bağışlamıyor bunu. Yukardayken, kendimi hep yalnız buluyorum. Kimse benimle
konuşmuyor, yalnızlık ayazı titretiyor beni. Ne arıyorum yükseklerde?Benim
horgörmem ve özlemim birlikte büyüyorlar; ne denli yükseğe çıkarsam, o denli horgörüyorum yükseleni. Ne arıyor yükseklerde! Nasıl utanıyorum yükselmemden ve sendelememden! Nasıl alay ediyorum çabuk çabuk solumamla! Nasıl nefret ediyorum uçandan! Nasıl yoruldum yükseklerde?
''Zerdüşt, bir delikanlının kendisinden kaçındığını farketmişti.
Ve bir akşam, 'Alaca İnek' denilen şehri çevreleyen dağlarda yalnız başına gezerken,
işte: orada bir ağaca yaslanarak oturmuş
ve yorgun bakışlarla vadiyi seyrederken buldu o delikanlıyı.
Zerdüşt kolunu, delikanlının yaslanarak oturduğu ağaca doladı ve şöyle dedi:
"Ellerimle